banner240
banner237
banner238

100 Gün, İtiraf ve Seferberlik!

Açıklamaya damgasını vuran başka bir olaysa, elbet de ABD ile yaşanan gerilimdi. Planın bir kısmı, bu gerilim nedeniyle ortaya çıkan olumsuz sonuçları ortadan kaldırmaya yönelikti.

***

Erdoğan'ın açıklamaları, aslında ekonomide yaşanan başarısızlığın da itirafıydı. Kapıya gelip dayanan sorunlar ne kadar dış güçlere bağlansa da, dışa bağlı, ranta ve sıcak paraya dayalı, sanayi ve tarımsal üretimi dışlayan, kamu kaynaklarını disiplin ve denetimden uzak keyfi biçimde kullanan, insanı dışlayan anlayışın kaçınılmaz sonucuydu bu.

***

100 günlük eylem planında en dikkat çeken bölüm, yine inşaat sektörüne ve ranta yönelik yatırımlardı. Ki, Kanal İstanbul ve çevresine yapılması tasarlanan iki ‘butik şehir’, katlı raylı taşımacılık, kamu giderlerini ister istemez çok arttıracak yatırımlar olacak. Kaynağı belirsiz beton ekonomisi!

Oysa Erdoğan’ın da vurguladığı gibi tasarrufa şiddetle ihtiyaç duyulduğu bir dönemden geçiliyor. Bir yandan kamuda tasarruf deyip, öte yandan kamu kaynaklarını yiyip bitirecek, ülkeye ne yarar getireceği belli olmayan maceracı-şaşalı yatırımlara girişmek büyük çelişki.

***

Kaynak deyince Erdoğan, umudunu yine yastık altında olduğu kabul edilen dolar ve altına bağladı. İktidar çevreleri ve iktidarın propaganda aracına dönmüş yandaş medya bir yandan ‘’Doların artması bizi etkilemez’’ yaklaşımında ama, şu anda Erdoğan’ın en büyük beklentisi burada.

Yastık altında 2 bin 200 tonun üzerinde altın ve 100 milyar doların üzerinde de nakit olduğu düşünülüyor.

Erdoğan, darbe girişiminin ardından 3 ayda 2.80 TL’den 3.50 TL’ye yükselen dolar kuru nedeniyle 2 Aralık 2016’da seferberlik çağrısı yaptı. Bir kısım vatandaş bu çağrıya olumlu yanıt verip dolarını bozdu.

Gelin görün ki dolar şimdi 5 TL’yi geçti. Yani o gün Erdoğan’ın çağrısına uyarak dolar bozduranlar, çok büyük zararlara uğradı.

Vatandaş ülkesi için elbet de gerekirse böyle bir özveride bulunur. Ancak çok ama çok ciddi bir güven sorunu var. Erdoğan’a oy veren seçmen dahil, iktidara ve piyasaya güvensizlik zirvede.

***

Toplantıda bir başlık da, 46 milyar TL’lik 400 projenin yaşama geçirilmesi. Ki doğrudan Erdoğan ya da onun talimat verdiği memurlar tarafından seçilmiş şirketlerden söz ediyoruz. Kaynağın büyük kesimi, iktidara yakın az sayıda büyük şirket tarafından kullanılacak.

Kamu kaynaklarının, siyasal tercihlere göre seçilmiş şirketlere verilmesi adalete, çağdaş yönetim anlayışına ve kaynakların kullanımında fırsat eşitliğine ne kadar uygun? Hele, denetim mekanizmalarının olmadığı ve kaynakların yandaşlara dağıtılmasında mahir olmakla eleştirilen bir iktidar söz konusuysa!

***

100 günlük eylem planında durgunluğa, hatta batağa giden Türk ekonomisinin kurtarılması açısından hiç de doyurucu çözümler sunulmadı.

Türkiye’nin temel ekonomik sorunlarına çözüm yok. Hatta çözüm diye sunulanlar, sorunu daha da arttıracak boyutta.

Bu planda insan yok, doğa yok. İstihdam ve üretici yatırım belirsiz! Fırsat eşitliği yok. Tarım ve hayvancılık yok. İstikrar yok. Güvence yok. Bilim ve teknoloji, araştırma ve geliştirme yok. Demokrasi ve hukuk yok.

Eylem planı buysa vah Türkiye’nin haline vah!

***

Oysa hükümet, ülkenin çıkarlarını ve geleceğini düşünüyorsa, hak ve özgürlüklerin kullanımında değil, ekonomide olağanüstü hal, hatta sıkıyönetim ilan etmeli.

Her şeyden önce toplumu yanıltmayı, insanları hayal alemine sürüklemeyi bir yana bırakmak ve halka gerçekleri söylemek gerek.

Ülke ekonomik ve siyasi bir baskı altında kalabilir. Bunun aşılması için toplumsal bir seferberlik de gerekebilir. Ama önce ülkeyi yönetenlerin ya da bu özveriyi toplumdan isteyenlerin, gerekçelerini gerçeğe uygun ve doğru biçimde halka anlatması; gerçekleşebilir, ülkenin ve halkın çıkarına, inandırıcı önlemler alması, politika ve projeler üretmesi şart.

***

Ve ekonomide ne kadar doğru kararlar alsanız da bu, siyaset, toplumsal yaşam, dış politika başta olmak üzere diğer alanlarla uyumlu olmalı.

Monarşik bir yönetimle, toplumun neredeyse yarısını ötekileştirerek, sarayın çıkarlarını ülke çıkarlarının önüne koyarak, dışarıda tutarsız ve yanlış politikalara imza atarak, demokrasi ve hukuku dışlayarak ekonomide başarılı olmazsınız.

Bu zihniyetle memleket çok daha kötü bir ortama yuvarlanabilir.

Eğer zihniyet değişimi sağlanabilirse, her türlü zorluğu aşmak çok daha kolay olacaktır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1

banner220



Günebakış Trabzon Haber