Hep takıyye yapıyoruz, hep kendimizi kandırıyoruz. Hep sahtekârız... Türklük, Müslümanlık hepsi sahte... Hep ikiyüzlü, riyakâr, münafığız...
-“Müslümanız, elhamdülillah” deriz ama İslam’ın yasakladığı, Hıristiyan gelenekleriyle yaşarız.
*Yılbaşıymış; güya çocuklarımızı mutlu etme uğruna çam ağaçlarıyla süslemeler ve eğlenceler düzenler onların beyinlerine BU KÜLTÜRÜ nakşederiz.
*Mumlar yakıp, söndürerek doğum günleri kutlarız...
Fazla değil, 20 yıl sonra artık bir kültür haline gelecektir bu.
*İçip içip zom olup, yatak giysileri ile birlikte, çırılçıplak gece sabaha kadar kadın erkek kim kime, dumduma eğlencelerde dolaşırız... Dokuz ay sonra da doğacak çocuğun babasını ararız televizyonlarınkarşısındas...!
-“Türk’üz, gururluyuz “ deriz ama ne kadar gavurce yazılar varsa onları kullnırız.
*Dükkanlarımızın duvarında; bayrak, istiklal marşı ve Mustafa Kemal’in resmi ile bir köşe gururla donatılmıştır.
*Yine iş yerlerimizin tabelalarına gavurce ifadelerle yazarız, ezan okununca da her vakit camiye koşarız.
*Milli bayramlarda bayrağımızı takmak için dükkanımızın kapısında özel bir bayrak askı yeri bekler.
*Yabancı markaları alır, giyeriz. Ne yazıldığını da bilmez, onlarla camiye gideriz. Küfür yazsa bile farkında değiliz.
Ecdadın kemikleri sızlarken bayrağın rengi soluyor, haberiniz yok...
YALAN MI?
Bugün bu kültürü çocuklarınıza aşılarken, yarın, o hıristiyan kültürüyle yetişen öz evladın seni tekme vurup, kapının dışına atacaktır, unutma... Çünkü sen istedin bunu. O kültürü çocuğuna sen aşıladın... Müslüman ve Türk kültürü yerine Hıristiyan kültürünü onun beynine sen koydun, sen...
(Mümin Sağlam)