banner240
banner237
banner238

Bir insanın inancı ne olursa olsun önemli olan SAYGIN olabilmesidir. Çünkü saygı, aynı zamanda KUL HAKKI ile de bire bir bağlantılıdır.

İslam’ın da, imandan sonra en önemli unsurunun SAYGI olduğunu, birçok ayetin içeriğinde ve efendimizin yaşantısında görmekteyiz. Zaten onun yaşantısı başlı aşına saygı unsuruyla, merhamet unsuruyla doluydu...

Saygı, insanlar arasında en önemli bağı oluştur, birlik ve beraberliği sağlar. İslam’ın da istediği en önemli unsur BİRLİK ve BERABERLİKTİR. Sükûnet ve huzur ancak o zaman sağlanabilir.   

Bunun en bariz ve en güzel örneğini Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’u fethi sırasında dünyaya göstermiştir.

Zaman zaman da, gerek Anadolu’da gerek se başka memleketlerde, Müslüman toplum içerisinde yaşayan diğer dinlere mensup; Hristiyan, Musevi veya İslam’ın dışındaki diğer inançlara sahip halklarda görülmüştür.

Müslümanlar arasında yaşayan bu insanların, Müslümanların en kutsal ayı olan ramazan ayında çocuklarına tembih ederlermiş ki; asla, Müslüman çocuklarının gözü önünde her hangi bir şey yemeyin, içmeyin...  Bu aileler ise kendileri de gündüz evlerinde yemek pişirmezlermiş ki, yemeğin kokusu oruçlu olan Müslümanları rahatsız ederse SAYGISIZLIK olur diye... Şu anlayışa bakar mısınız?..!  İşte bu bağ bizi, Anadolu’da yıllarca diğer dinlere mensup insanlarla bir arada tutmuştur. İşte bu bağ SAYGIDIR... İşte bu bağ Allah’ın en çok istediği tutumdur...

Ben bunu örendiğim zamanlar çok duygulanmıştım... Şimdi de aklıma gelince aynı duyguyu yaşıyorum. Çünkü beni, hayatta en çok mutlu eden olay; insanların birbirleriyle barışık, mutlu yaşamalarıdır. Hele de iki kardeşin birbiriyle, mutlu bir şekilde gülüşerek muhabbetini görsem, duysam inanın gözlerim yaşarır mutluluktan... 

Bu saygıyı, onlarda bugün hala daha görebilmekteyiz.  Geçen yıl bir arkadaşım, Hristiyan bir arkadaşını Türkiye’ye davet eder. Bu davet de, tesadüfen ramazan ayına denk gelir. Onunla, iftar sofrasına birlikte oturmuşlar. Bizim arkadaş, Hristiyan olan misafir arkadaşına; sen yemeğine başlayabilirsin, buyur, demiş. Ama o “hayır” der ve onlar orucunu açmadan o da ağzına tek bir yudum su bile koymaz, onları bekler. Bu beni o kadar duygulandırdı ki, anlatamam... Bunu yazarken bile inanın gözlerim doluyor... Ne kadar güzel bir olay SAYGI denilen faktör. Farklı inanç ve düşüncedeki insanların birbirlerine karşı ne de güzel bağlıyor...

Ama ne yazık ki aynı saygıyı, birçok Müslümanda, dindaşına karşı göremiyoruz... Ramazan ayında  “ elhamdülillah, ben Müslümanım” diyenler utanmadan, alçakça, oruçlu insanların gözü önünde her türlü tahriki yapabiliyor...  Kişinin bireysel ibadetleri kendini bağlar ama kul hakkı tüm toplumu yani SAYGI tüm inanç değerlerini bir birine bağlar... Saygının tek şartı vardır; hakaret ve ihanet içermesidir. Bu çerçevede yani düşmanlık içermediği sürece saygılı olmak gerekir...

Bize ne oluyor arkadaş? Kendi istediğimiz gibi olmayanı aşağılıyor, kendi düşüncemizde olmayanı anlamıyor ve onu öteliyoruz...? Bu ne büyük bir cehalettir. Üstelik “ben Müslüman’ım diye övünenler” size ne oluyor? Okumuş-yazmış, kalem yalamışlar, ne oluyor size?!  Senin dininin en önemli unsuru saygı değil mi be kardeşim...  Herkes sana bezemek zorunda mı? Herkes aynı düşünmek ve herkes aynı davranmak zorunda mı? Herkes iyi olmak zorunda olmadığı gibi de herkesin farklı olmak “ hakkı” yok mu...?  Ama her “insan” SAYGILI OLMAK ZORUNDADIR...

O zaman yaradan şeytanı niye yarattı? Sen kendine bak ve önce kendini düzelt. Kendin doğru ol.

Freud derki; İnsanlar hep karşısında mükemmel insan ararlar ama kendileri mükemmel olmayı hiç düşünmezler....  Tüm okurlarıma saygılarımla... ( mümin Sağlam) 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1

banner220



Günebakış Trabzon Haber