Toplum olarak narkozlanmış halde, bir tuzağın içerisinde sürükleniyoruz. Hatta ona alet oluyoruz da farkında bile değiliz.

 Devlet başta olmak üzere, basın organları ve toplum bir yanlışa doğru sürükleniyor.

 Teşbihte hata olmaz; kediyi, aslana karşı kışkırtıyorlar, o da, kendini, arkasındaki laflara kanarak aslandan güçlü sanıyor ve sonra da hem kendini mahvediyor, hem yuvasını, hem de geleceğini… Sonra da dönüp diyoruz ki “biz bu hale nasıl geldik, neden böyle olduk?” Gün akşama kadar diziler, kadınımızın bilinçaltını, kocasında karşı kışkırtmakla geçiyor... Daha önemlisi namus kavramına karşı kışkırtıyor ve sosyal medya ise aracı oluyor...!

 Devletinden vatandaşına, yazarından sanatçısına, erkeğinden kadınına, öğrencisinden öğretmenine kadar herkesin dilinde KADINA ŞİDDETE HAYIR diye bir slogan zikir gibi dolaşıyor.  Biri de çıkıp demiyor ki; -ya kardeşim, bu lafın ne manaya geldiğini biliyor musunuz? Siz hiç mi mektep-medrese görmediniz, okur-yazarlığınız yok mu?! Bu lafın anlamını biliyor musunuz? ! Bu ifade tahriktir. Kadını da erkeği de tahrik etmektir… Ne yani, kadına gelince şiddete HAYIR da erkeğe gelince EVET mi?! Açın gözünüzü hanımlar beyler… Oysa ben de diyorum ki “KADINLARA ŞİDDETE HAYIR” A, HAYIR... Şiddetin insanlıkta da yeri yoktur tüm ilahi dinlerde de... Şiddet, özgürlüğün bir numaralı düşmanıdır. Hiç kimsenin, hiçbir varlığa ( gerek insana ve gerek se hiçbir canlıya) şiddet uygulama lüksü yoktur ve olamazda. Şer-i yasalar buna “haram “, meri yasalar ise “ yasak” der...

 Diğer bir husus ise “şiddet” denilince sadece fili şiddetten bahsediliyor, ha psikolojik ve sözlü şiddet?! Bu ötekinden daha ağırdır. Bu da ayrı bir konu aslında...

 Evet, maalesef öyle oluyor işte; kadına hayır ama erkeğe EVET oluyor. Birkaç gün önce bir kadın, kocasını bıçaklayıp öldürdü ama sadece o basın sayfasında o gün duyuldu fakat ne devlet duydu ne “cumhurbaşkanı (!)” ne de âlem… Kadına şiddet olunca devlet–millet aya kalkıyor ama erkeğe olunca kimse duymuyor ve kimse tepki göstermiyor. Yapmayın Allah aşkına. İnsanlık adına zulümdür bu…

 Evet, maalesef “zımnen” öyle diyorlar; kadına hayır ama erkeğe evet… Kadını kışkırtıp, erkeği de tahrik ediyorlar. Bu adaletsizliktir, kışkırtmadır, tahriktir...

 Bu, hangi toplumda olursa olsun, aile yapısını bozmak ve darmadağın etmektir.

 Doğrusu ŞİDDETE HAYIR olması gerekmez mi? Kime olursa olsun...

 Başta devlet olmak üzere, silin şu sloganı dilinizden. ŞİDDETE HAYIR diyelim. Diyelim ki barış olsun kadın ve erkek arasında. Huzur bulsun, sükût bulsun yuvalar. Aileler,  yuvalar dağılmasın. Kadın insan da, erkek insan değil mi?

 Bir yazarın, bu konu hakkındaki yazsında kullandığı başlık çok manidar; ONLAR İNSAN, BİZ İSE İNSANOĞLU…! Evet, yazarın iyi niyeti aslında çok güzel bir bakış. Ama bilinç altında ikinci bir algıyı tetiklemiyor mu? Kadınlar “insanın anası, aslı” bu doğru ama kişinin eşi olunca bu algı farklı ve ikinci anlama doğru gidiyor...!

 Bir ev içerisinde karı-kocayı bir birine kışkırtıp, sonra da “ neden böyle oluyoruz” diye sormak, olsa olsa cehalet olur…

 Devlet olarak, erkeğin “başvurmak zorunda kaldığı (!) ” bu şiddetin sebebi neden araştırılmıyorlar…? Nasıl ve neden buraya gelindi? Uzmanlar nerede?

 Sevdiği, bir birine âşık olarak evlenen iki insan evlendikten sonra nasıl ve neden bir birinin canına kıyacak kadar düşman oluyorlar?! Ne var pay edemeyecek? Oysa hayatı müşterek paylaşacaklardı? Hatta hastalıkta ve sağlıkta, birlik olacaklardı, ne oldu üç gün sonra?

 “biz neden bu hale geldik” sorusunu sorarken aslında şunu ifade ediyoruz; biz daha önce böyle değildik, iyi idik. Böyle bir birine düşman değildik…! Peki önceden neden öyle idik, böyle değildik? Çünkü o gün; kadın yerini bilirdi, erkek yerini... Bu toplum; kadını başının üstünde taşırdı, kadın baş tacı idi. Peki şimdi ne oldu? =BAŞ DÜŞMANI…! Neden, kim yaptı bunu ve kimler alet oldu?

 Erkeğin sevip, âşık olup aldığı, evine götürüp baş tacı yaptığı kadını kışkırttılar; kocasına düşman yaptılar, saygısızlığı medeniyet saydılar.  Kadına “ arkandayız; sen başsın, sen güçlüsün, sen tek başına da olsa hayatla mücadele edersin, boşanırsan sana para da veririz, arkanda dururuz, sen özgürsün; istediğin gibi ye iç, gez, kendi başına eğlen, hayatını yaşa, istediğin ile düş-kalk, namus kavramı da önemli değil, kocan da buna karşı çıkarsa biz arkandayız senin, korkma” dediler ve toplumu bu hale getirdiler. Bu yanlışa “hayır “ diye haykıran erkek isyan etti ve tahrik oldu… Eline bıçağı, silahı alacak kadar içindeki acı neydi? !!!

 Kavganın temelinde saygısızlık vardı…! iki kişi arasında bir sorun olsa bile “ saygı “ unsuru o meseleyi sulh ile çözer, kavga ile, şiddet ile değil… Saygı insanın en önemli özelliğidir.

 Bir düşünür derki “evliliği ayakta tutun üç unsur vardır; önce saygı, sonra katlanma ve üçüncüsü ise fedakârlık…”  ( Mümin Sağlam)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber