Geçenlerde Trabzon'umuzun meydan parkında, akşam ezan saatlerinde dolaşıyordum. Kenarda küçük bir Kızılay masası gözüme ilişti. Etrafında ise üç Kızılay görevlisi genç bayan vardı.

Akşam ezanı okunmuş ve karanlık bastırıyordu. Oradan gelip geçenlere yalvarırcasına kan dileniyorlardı. Evet, yanlış duymadınız sokaklarda Suriyeli dilenciler gibi. Onlardan birkaç farkı; bunlar avuçlarını uzatıp “Allah rızası için” demiyorlar… Çünkü kan elin avucuna cepten çıkartılıp konulacak bir madde değildi… “İnsanlık menfaati için” diye anlatıyorlardı… Dikkatimi çekti ve çok üzdü beni, geçmişken geriye döndüm ve yanlarına vardım.

-          Hanımlar, merhaba…. Dedim….

Onlar da nazik bir “merhaba” ile kar karşıladılar beni…

-          Siz burada ne yapıyorsunuz? Diye sordum… Onlar da şaşırdılar, bir birlerine bakınarak, yaşça biraz büyük görünen;

-          Efendim biz burada kan bağışı topluyoruz…

-          Görüyorum ve biliyorum da “ne yapıyorsunuz?” deyince, iyice şaşırdılar…

 Çünkü onlara bir ” görev” verilmiş ve görev bilinciyle onu en “iyi” bir şekilde yerine getiriyor olmanın onurunu yaşarken yanlışın farkında değillerdi. Çünkü o görev yanlış olsa yetkili o görevi onlara vermezdi. Yanlış olan neydi acaba, bunun farkında da değillerdi. Olsalar da ne yazar, amir görevi vermiş bir kere…

-          Size burada böyle, özür dilerim ama, dilenci gibi kan dilendiren yetkilileriniz mi yoksa siz kendi isteğinizle mi gelenden geçenden tabiri caiz ise “kan dileniyorsunuz?”

Tabi sustular…

-          Hanımlar, sizlerden çok özür dilerim bu ifadeyi kullandığım için, dedim, ama bu çok yanlış… Bir hanımın, karanlık bastırmış, sokak ortasında bu şekilde bir görev verilmesi “büyük ayıp ve büyük yanlış” tan başka ne ile ifade edilebilir….?!

Tabi onlar biraz mahcup oldular ve utandılar ama utanacak olan onlar değildi ve bunu onlara da ifade ettim… Onlar, verilen görevi  layıkıyla ve kutsal bir şekilde yerine getirmenin çabasında idiler. Onları saygıyla ve hürmetle karşılıyorum ama Kızılay'ın Trabzon yetkilileri büyük bir yanlış yapıyorlar…  

Sizin hanımınız, bacınız veya kızınız olsa sokak ortasında ona bu şekilde bir görev verir miydiniz? Üstelik de karanlık vakti…

Kan veya organ bağışı bir insanın milletine karşı asli görevleri arasındadır… Aynı zamanda, insana yardım dinimizin en önemli görevidir… Bu konuda insanları bilinçlendirmek için çeşitli yayın organları aracılığıyla duyurunu yaparsın ve ardından da vatandaşın ayağına gider, gidebilir, kan çadırını veya masanı kurabilirsin, bunda mahsur yok, doğrudur da... Etrafına da ise gerekli afişler ve pankartları asarsın… Yanlış olan; görevlileri bu şekilde, vatandaşa, ayaküstü yalvartmaktır. İkinci yanlış ise böyle bir zamda ve de bayanları…  Bu çok ayıptır… Görevliler masasının başında oturur beklerler… Gelen gelir. O görüntünün ne olduğunu kan verme bilincinde olan biri zaten anlar ve kanını verir… Suriyeli dilenciler gibi; vatandaş bir yandan yürüyor, hanım kardeşim de diğer yanda onunla yürürken kan vermesi konusunda onu ikna etmeye çalışıyor, YOK BÖYLE BİR YANLIŞ…

KIZILAY YETKİLİLERİ BU YANLIŞTAN DERHAL DÖNMELİDİRLER…

( Mümin Sağlam) --ABYB

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber