Trabzon Haber ve Trabzonspor Haber
2025-05-20 22:30:02

Kabe'nin Gölgesinde Bir Ömür

BURHAN GÜL

burhan.gul.23@gmail.com 20 Mayıs 2025, 22:30

Boncuk gözlü, hilal kaşlı, kıvırcık saçlı ve ay yüzlü Meryem henüz dört yaşındayken hayatının en önemli anını yaşadı. İkindi vakti abisiyle oyun oynarken televizyondan yükselen ezan sesiyle irkildi. Ekranda Kabe imamı her milletten ve her tenden insanlara namaz kıldırıyordu. Kamera Kabe'ye yaklaştıkça minik yüreği heyecanla çarpmaya başladı.

"Abi o ne?" diye sordu titrek bir sesle, parmağıyla ekranı göstererek.

"O bizim kıblemiz güzel kardeşim. Adı Kabe'dir."

Bu sözlerle birlikte içini sıcacık bir duygu kapladı. "Neden etrafında dönüyorlar?" diye merakla sordu.

"Kâbe'nin etrafında tavaf ediyorlar. Allah'ın evini ziyaret ediyorlar."

"İnşallah biz de gideriz abi."

"İnşallah kardeşim."

O günden sonra Kabe Meryem'in kalbinde büyüyen bir aşka dönüştü. Boş vakitlerinde Mekke'nin sokaklarını ve tarihi yerlerini araştırıyordu. Daha hiç gitmediği halde orayı kendi evi gibi biliyordu.

Yıllar geçti ve Meryem büyüdü. Üniversitede mimarlık eğitimi aldı ve mezun olur olmaz bir proje ofisinde çalışmaya başladı. İlk maaşını aldığı gün çocukluk hayalini gerçekleştirmek için para biriktirmeye başladı. Bir yıl boyunca kıt kanaat geçinerek, her kuruşunu umre için ayırdı.

Nihayet beklenen gün geldi. Pasaport ve vize işlemlerini tamamladı ardından biletini aldı. Ailesi onu havaalanından dualarla uğurladı. Uçak kalkarken, pencereden İstanbul'un ışıklarına bakarken gözleri doldu. "Sonunda gidiyorum…" diye fısıldadı kendi kendine.

Mekke'ye ayak bastığında yılların özlemi bir anda gözyaşlarına dönüştü. Kabe'yi ilk gördüğü an tüm bedeni titredi. O muazzam siyah örtülü kubbe hayallerinde canlandırdığından çok daha heybetliydi. İlk tavafını yaparken her adımda yeni bir duygu keşfetti. Sanki tüm hayatı boyunca aradığı huzuru nihayet bulmuştu.

Ancak bu kutlu yolculuk beklenmedik bir imtihana dönüştü. Yola çıkmadan önce yakalandığı soğuk algınlığı zamanla Mekke'nin kavurucu sıcağında zatürreye dönüştü. Doktorlar dinlenmesini ve hatta acilen dönmesini söyledi. Ama Meryem; "Ben buraya ölmeye değil, yaşamaya geldim…" diyerek tavaf etmeye devam etti.

Her adımı acı veriyor ve nefes almak gittikçe zorlaşıyordu. Ama Kabe'nin etrafında dönerken tüm acılar unutuluyordu. Bir gün Mescid-i Haram'ın avlusunda yere yığıldı. Yanındakiler hemen hastaneye yetiştirdi.

Doktor muayenesinden sonra yüzleri asıktı: "Hastalığı zatürreye dönüşmüş. Ciğerleri çok zayıf düşmüş. Dinlenmesi gerekiyor."

Ama Meryem dinlemedi. Mekke ve Medine sokaklarında hasta haliyle gezmeye devam etti. Her gün biraz daha kötüleşiyor ama ibadetlerini asla aksatmıyordu. Arkadaşları onu ikna etmeye çalıştı:

"Lütfen kendine iyi bak. Geri dönmelisin."

"Benim için en büyük iyilik burada olmaktır…" diye yanıt verdi Meryem. Yüzündeki huzur dolu ifadesi herkesi şaşırtıyordu.

Dönüş vakti geldiğinde uçak İstanbul'a inerken gözleri hala kutsal topraklardaydı. Ailesine kavuştuğu anda yığılıp kaldı. Hastaneye kaldırıldığında durumu kritikti. Doktorlar annesini bir kenara çekti:

"Teyzeciğim, kızınızın ciğerleri bitmek üzere. Keşke daha erken getirseydiniz."

Annesi içten içe yıkıldı ama Meryem'e belli etmedi. Hastane odasında kızının başında beklerken Meryem elini tuttu:

"Anne, üzülme. Ben Rabbime kavuşuyorum. Kâbe'yi gördüm artık hiçbir şey için üzülmeye değmez."

41. günün şafağında kelime-i şehadet getirerek gözlerini kapadı. Dudaklarında son bir gülümseme vardı.

İmam cemaate dönüp şöyle dedi: "Kim Allah yolunda ölürse bilin ki o aslında diridir."

Meryem'in hikayesi orada bir efsaneye dönüştü. Kâbe'ye olan aşkı ölümün bile söndüremediği bir meşale oldu. Geride iman dolu bir ömür ve bitmeyen bir ilham bıraktı.

Burhan GÜL

Yüksek Makine Mühendisi