Bahçeli durduk yerde konuşmaz. Tehlikeyi görmeden uyarmaz. Çünkü bugüne kadar hep böyle yaptı.
Bahçeli diyor ki; "Kuzey Kıbrıs'ta "Seçime katılım %50'nin altında CTP'nin oy oranı %35...
Bu oy oranı federasyona izin veremez. KKTC parlamentosu toplansın, anavatana ilhak kararı alsın. Bizi yapmak zorunda bırakmasın. Türkiye Garantör devlet."
Bu bir rahatsızlığın ifadesidir.
Kıbrıs, Yunan cuntası destekli Makaryos liderliğindeki EOKA tedhiş ve terör örgütü tarafından Gazze gibi soykırıma tabi tutulunca, Türkiye 1974 temmuzunda müdahale etti ve KKTC kuruldu.
Türk askeri hep adada işgalci görüldü. Kimse KKTC'yi tanımadı.
Adanın Türk kesimindeki sol muhalif partiler sürekli Rum kesimi ile birlikte federasyon için çalıştılar. Rum kesimini umutladırdılar...
Atatürkçülüğü kullandılar. başörtü yasağını Türk kesimini ayrıştırmak için kullandılar. Türkiye defol pankartları taşıdılar. 28 şubat benzeri hareketlerle Türkleri, Türkiye'den uzaklaştırıp Yunan'a sempati duymaya teşvik ettiler.
Bu anlayış ile KKTC de seçim değil, adeta Türkiye'ye karşı bir referandum yapıldı. Neyin referandumu derseniz; İsrail Türkiye'ye, "SEN GAZZE'YE GİRERSEN BENDE KKTC'YE GİRERİM" dedi!
Yani Türkiye İsrail'e Gazze'de Şah çekerken İsrail de Türkiye'ye KKTC'de seçim oyunu ile "Şah!" dedi.
KKTC seçim sonuçları İsrail'de, Rum kesiminde, İngiltere'de ve Brüksel'de sevinçle karşılanırken Ankara'da endişe yarattı. Bu endişe Rumlardan çok soykırımcı İsrail endişesi!
KKTC nin bağımsız devlet olmasına karşı olanlar; Tufan federasyon istediğini her platformda söylüyorsa o zaman "Sen neyin Cumhurbaşkanısın?" diye sorarlar.
Kıbrıs'ta seçimi KKTC'nin bağımsızlığına karşı olanlar kazandı. Türkiye'nin dışlanması oylandı. Soykırımcılar tercih edildi. Anlaşılır gibi değil!
Kıbrıs'ta yapılan soykırım unutuldu. Onlar Kıbrıslı gençlere soykırımı unutturdu da biz canlı tutamadık. Bunun sonucunda Türkiye'nin politikaları değil, soykırımcı İsrail'in, katliamcı Rum'un politikaları tercih edildi. Türkiye'nin adadan uzaklaştırılması istenmiş oldu. Bahçeli'nin ve Ankara'nın endişesi bu!
İddia ve haberlere göre Türkiye'deki mahalli seçimlerde İstanbul'un köylerine kadar dağıtıldığı anlatılan paranın kaynağı Brüksel mi, AB fonları mı, İsrail mi? KKTC de benzer senaryo uygulanmışsa bunu en iyi bilen Türk devletidir.
Görünürde seçim ve demokrasi, perde gerisinde federasyon ve teslimiyet varsa Türkiye buna izin vermez. "İç işgal" senaryoları seçimle örtbas edilemez. Buna demokrasi kılıfı geçirilemez.
Sonuç; KKTC'de seçim adı altında bir TÜRKİYE'YE karşı bir başkaldırı organize edildi. Federasyondan yana olan Tufan'ın; "Türkiye Devleti ile dış politikada birlikte yürüyeceğiz, istişare edeceğiz." açıklaması Ankara'nın tepkisini azaltmak, amiyane tabirle Türk Milleti'nin gazını almak içindir.
Kıbrıs Türkiyenin Akdeniz'deki yüzer askeri üssüdür. Uçak gemisidir. Mavi vatanın kalbidir. İsrail ve Rum kesiminin adadaki silahlanması karşısında Türkiye de adadaki asker sayısını artırmalıdır. İleri teknolojik silahları, radar sistemlerini ve güçlü donanmayı adaya taşımalıdır.
İsrail, İran'ın füze saldırılarını bahane ederek 30 bin Siyonisti adaya gönderdiğini biliyoruz.
Kuzey ve Güney Kıbrıs'tan toprak ve mülkler aldılar. Filistin'deki gibi yerleşme politikası izleniyor. Donanması ve yatları Rum kesimi limanlarında. Ortak Tatbikatlar yapılıyor. Amerika, İngiltere Fransa İsrail'e uçak ve silah yardımını Rum kesiminden sağladı.
Buna rağmen Kıbrıs halkı Türkiye'nin karşısında oldu, soykırımcıların yanında yer aldı. Bunun siyasî, kültürel ve sosyal sebepleri araştırılmalı ve Kıbrıs'ta izlenen politikalar güncellenmelidir.
Adada Türk askerini istemeyenler, Türk bayrağını sevmeyenler nasıl oluştu? Şehitlerimiz nasıl unutuldu?
Türkiye mesajı aldı. Bahçeli'nin çıkışı bunun cevabıdır.
Seçimler belirleyici olsaydı. İspanya'nın Bask bölgesi bağımsız devlet olurdu. Kuzey İrlanda bağımsız devlet olurdu. Olamadı; devletler bağımsızlık güden partileri ezdiler geçtiler.
Kıbrıs'ta da benzer bir durum gelişmektedir.
Yeni seçilen Cumhurbaşkanı ile uzlaşılır, eğitim ve sosyal politikalar yeni konsepte uygun hale getirilirse zaman içinde sorun çözülür ve sartlar Türkiye lehine dönüşebilir.
Abdullah GÜLAY