Terörist Bese Hozat,
"Biz suç işlemedik, af istemiyoruz!" Diyerek meydan okuyor.
"Türkiye üzerinde çok ciddi bir tehlike var. Eğer Türk devleti adım atmaz, Kürt sorununu demokratik temelde çözmez, Kürtlerin varlığını ve kimliğini tanımazsa Türkiye’nin geleceği çok karanlıktır”
"Af değil, demokratik siyaset ve özgürlük yasaları istiyoruz". Şelkinde tehditlerini sürdürüyor.
"Talepler yerine getirilmezse Türkiye'yi karanlık günler bekliyor!" Diyerek haddini aşıyor...
Barzani ve korumaları uzun namlulu silahlarla, ülkemiz coğrafyasında gövde gösterisi yapıyor.
Bir yöre milletvekili kendisine abartılı övgülerle iltifat ediyor.
Barzani Bahçeli'ye; "Biz, Allah’ın Devlet Bahçeli’ye hidayet verdiğini, ırkçılık ve şovenizmden vazgeçtiğini sanıyorduk" ifadesini kullanıyor.
Meclis kürsüsünde Türk askerine “tecavüzcü, işgalci” denilebiliyor.
Bütün bunlar Türk Milleti'ni ciddi boyutlarda rahatsız etmektedir. Hassas olan süreci zehirlemektedir.
Bu konuları dile getiren ve tepki gösteren vatandaşlara açıklama yapmak mümkün olamıyor.
İlgililerin, yetkililerin pansuman değil, gerçek anlamda toplumu rahatlatacak, adımlar atmaları, güven verecek açıklamalar yapmaları gerekir.
Bahçeli, "Gemileri yaktık, barış sürecinden dönüş yok." Diyor.
Ancak bilinmelidir ki, teröristlerin bu tarz konuşmaları, adeta milleti kışkırtan, süreci sabote eden, haddini aşan konuşma ve hamleleri barış sürecini olumsuz etkilemektedir.
Ve öyle anlaşılıyor ki bu tür zehirli konuşma ve hareketler devam edecektir.
Kırk bin şehide rağmen barış ve terörsüz Türkiye hepimizin umududur. Ancak bu şımarık, kışkırtıcı, tahrik edici konuşma, açıklama, hal ve haraketlerler nedeniyle ayrı bir gerginlik oluşmaktadır.
Acilen yöntemler ve önlemler gözden geçirilmelidir. Unutulmamalıdır ki barış iki taraflıdır. Şehit aileleri, anaları, babaları bağrına taş bastı sürece destek açıklaması yaptı.
Sürecin başarıya ulaşması için silahlar bırakılacak, kayıtsız şartsız teslim olunacaktır. Devlet gerekli analizleri yaparak halkın tepkisine sebep olmayacak yasal düzenlemeleri yapacaktır.
Biz böyle biliyoruz. Başka bir yol yoktur.
Abdullah GÜLAY