Trabzon Haber ve Trabzonspor Haber
2020-09-21 20:20:17

YENİ NESİL VE Z KUŞAĞI ÜZERİNE

KEMAL ÖZDEMİR

kemal_emice_61@hotmail.com 21 Eylül 2020, 20:20

Uzun bir süreden beri ulusal medya da yoğun şekilde tartışılan konulardan biriside Z kuşağı geliyor. Bu kuşak üzerine araştırmalar yapılmakta, araştırma sonuçları tartışılmakta, 2023 seçimlerinin kaderini belirleyeceği düşünülüyor. Kimi partiler, siyasetçiler bu kuşağı kazanmak için strateji geliştirmekte, sosyolojik araştırmalar yapmakta, gözünü 2023 seçimlerinde belirleyici bir nüfusa sahip olan bu kuşağı kendi saflarına kazanmaya odaklanmışlar.

Bu kuşağa neden Z kuşağı denildi? Neden bu kuşakla ilgili bu kadar araştırma, anket, çalışma ve değerlendirme yapılıyor? Peki kimdi bu Z kuşağı, temel özellikleri nelerdi? Burada gençlik meselesine yaklaşımın nasıl olması gerektiğini, kendine, ailesine, şehrine, ülkesine ve bütün insanlığa nasıl faydalı olur sorusuna yanıt arayacağız. Gençlik her dönemde gelecek olmuştur. Kronolojik olarak baktığımızda geleceği örgütleyecek, yakınlaştıracak olan kuşak, bugünün genç insanlarıdır. Bu noktada Türkiye’de ve dünyada siyasal arenada etkili olmak isteyen her toplumsal özne, gençlik kesimlerini kazanmayı hedefleyen, gençlik içinden taban bulmaya çalışan politikalar izleme gayreti içine girmiştir. Hâlbuki bizler gençlere Allahın emaneti olarak bakarız. Emanete iyi bakmak ta bizim boynumuzun borcudur. Bu gün pekte iyi baktığımız söylenemez.

Bir kısım da; Burjuva düzenin devamı gençlik içinde kendi düzenine rıza üretebilmesinde düğümlenmektedir. Çünkü tarih boyunca, en fazla değişim isteğini dile getiren ve bu değişim isteğini dile getiren, eyleme döken genç kesimler olmuştur.
 O yüzdendir ki burjuvazi her fırsatta genç emekçi yığınları a politize etmeye çalışmakta, onlara sürekli gelecekte sınıf atlama hayalleri pompalamaktadır. Kapitalist düzen, her şeyi egemen güç olan burjuvazinin ihtiyaçlarına göre biçimlendirdiği bir sistemdir.
 Geleceği gençlik kuracaktır diye söylense de, sermaye düzeni yıkılmadığı sürece geleceği biçimlendirecek olan yine mülk sahibi sınıflar olacaktır, diyebakılır.
Diğer taraftan; Popülist sol idealizmin kitleselleşmek adına bilinçli bir biçimde çarpıttığı, sanat, özgürlük ve hür olma gibi söylemlerle ruhsuz ve inançsız bir düzen için gençliği yönlendirmek ister.

 Gençlik başlı başına bir sınıf değildir. Gençliğe sadece genç olmaları üzerinden roller biçmek biyolojik-özcülük anlamına gelir. Tıpkı kadınlara sadece kadın olmaları üzerinden devrimci roller biçmeye benzer. Böyle bir kavrayışın devrimci Marksizm de yeri yoktur.
 Marksizm ve sosyalsizim insanları, biyolojik evreleri ya da cinsel aidiyetleri değil, üretim ilişkileri içinde yer aldıkları konum belirler. Sınıf aidiyetleri, biyolojik evrelerinden ya da cinsel kimliklerinden önce gelir.
Kapitalizm gençler de salt biyolojik ve zihinsel olarak daha dinamik oldukları için doğrudan sosyalizme yönelecekler diye bir gerçeklik yoktur. Sınıf mücadelesi içinde gençlerin dinamizmi elbette değerlendirilmesi gereken bir özelliktir. Genç işçi ve emekçi kesimlerin diğer kuşaklara göre değişim isteği daha fazladır.
Biz ne kapitalizmin kapısı ne de sosyalizmin iz mi lazım.
Gençlik konusunda gerçek bakış açısı    "zaman bendedir ve mekân bana emanettir! " şuurunda bir gençlik olmalı.Üstadın tabiriyle ;Devlet ve milletinin büyük çapa ermiş yedi asırlık hayatında ilk iki buçuk asrını aşk, vecd, fetih ve hakimiyetle süsleyici; üç asrını kaba softa ve ham yobaz elinde kenetleyici; son bir asrını, allah'ın kur'an'ında "belhüm adal" dediği hayvandan aşağı taklitçilere kaptırıcı; en son yarım asrını da işgal ordularının bile yapamayacağı bir cinayetle, türkü madde plânında kurtardıktan sonra ruh plânında helâk edici tam dört devre bulunduğunu gören... bu devirleri yükseltici aşk, çürütücü taklitçilik ve öldürücü küfür diye yaftalayan ve şimdi, evet şimdi... beşinci devrenin kapısı önünde dimdik bekleyen bir gençlik...
Bizce ideal bir gençlik; dininin, dilinin, beyninin, ilminin, ırzının, evinin, kininin, öcünün davacısı bir gençlik...
Halka değil hakka inanan, meclisinin duvarında "hâkimiyet hakkındır" düsturuna hasret çeken, gerçek adaleti bu inanışta ve halis hürriyeti hakka kölelikte bulan bir gençlik...
Kalın sağlıcakla.
Kemal Özdemir

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.