İspanya Deplasmanında,
Ruhumuzla Dirildik, Prestijimizi Kurtardık!
Kadro kalitesi ve futbol felsefesi olarak İspanya ile kıyaslanamayız, bunu inkâr etmek saflık olur.
Son yıllarda onları ancak üç-beş maçta bir beraberlikle zorlayabildik, üstelik en son evimizde 6-0’lık tarihi bir tokat yemiştik.
İspanya gruptan lider çıktı, biz ikinci olup play-off’a kaldık diye bazı gerçekleri yutkunduk.
Ama işin bir de prestij boyutu var!
Son grup maçımızı, İspanya’ya karşı oynadık ama maç başlarken ruh sıfırdı.
Türkiye sıfır ruhla sahada olsa da, İspanya’ya karşı iyi futbol, iyi sonucun kariyerlere altın harflerle yazılacağı bir gerçekti.
Ama, ne yazık ki bu maç ilk başlangıçta kimsenin umurunda değil gibiydi!
ta ki ikinci devre sahada başka bir ruh ile Türkiye ayağa kalkana kadar!
Maç öncesi sakatlıktan sebep kadroda olmayan oyuncular açıklandığında, bir çok kişinin bu listeye şaibeyle baktığını hissettik.
Sakat olduğu açıklanan oyuncular,
Kerem Aktürkoğlu,
Hakan Çalhanoğlu,
Abdülkerim Bardakçı,
İsmail Yüksek,
Yunus Akgün ve
Kaan Ayhan’dı
İnsan düşünmeden edemiyor!
Bu maç, zihinlerde gazozuna mı oynanıyor gerçekten?
İspanya’nın da eksikleri vardı ama bu onlar için fark etmezdi, etmedide zaten, 4. dakikada golü yedik.
Ruhen teslim bayrağını çekmiştik sanki. 5-4-1 diziliş, “fazla yemeden bitirelim” modu bize yakışmadı. Türk’ten beklenen, kanının son damlasına kadar kora kor mücadele etmektir.
Ve tam bunu derken, sanki zihinlerde bir kıvılcım çaktı!
Maçın 42. dakikasında 20 yaşındaki cengaverimiz Deniz Gül, İspanya filelerini havalandırdı!
Bu turnuvada henüz gol yememiş İspanya, kendi evinde, 20’lik genç oyuncumuzdan golü yedi!
İlk milli golünü dünya devine atmakta, Deniz için harika bir başlangıçtı.
Bundan daha güzel bir başlangıç olmazdı herhalde!
Bu gol adeta, oyuncularımız üzerindeki kötü ruh, ölü toprağı misali olan şalteri indirdi.
Milliler resmen uyandı!
İkinci yarı bambaşka bir takım vardı sahada.
Maçın 55. dakikasında, Orkun’un asistinde Salih Özcan, ceza sahası dışından öyle bir füze yolladı ki, top ağlarla buluşmasa ayıp olurdu!
Ve gooolll skor 1-2 oldu.
Evet, yanlış okumadınız!
Bernabeu’da İspanya karşısında, bir çok ilgilinin de imkan tanımadığı çocuklarımız, milli takımımız harika bir geri dönüş yaparak 2-1 öne geçtiler!
Ardından Samet’in hatası, Merih’in çizgiden çıkardığı top, rakibin tamamlayıcı vuruşu sonucu skor 2-2 oldu. İnanın buna çok üzüldük çünkü, böyle bir geri dönüşün içerisinde, böyle bir hata kabul edilebilir bir durum değildi! Fakat sağlık olsun.
Ama o ikinci yarı oynadığımız futbol, özlemini çektiğimiz,
“İşte budur Türk Milli Takımı!” dediğimiz anları ve gururu yaşadık.
Rakip İspanya’ydı, yer deplasman, skor 2-2 bitti ama ruhumuz, mutluluğumuz ve gururumuz 10-0 önde bitmiş gibiydi.
Tebrikler çocuklar,
özellikle Altay Bayındır, İlk yarıda resmen İspanya karşısında duvar ördü, İkinci yarı kurtarışlarıysa bu duvarın bonusu gibiydi.
Deniz Gül, 20 yaşında, ilk golünü İspanya’ya attı ve geleceğimiz sensin dedirtti.
Salih Özcan’ın o gol vuruşu jeneriklikti.
Bu mücadeledeki bütün cengaverler, Türk’ün ruhunu sahaya yansıttı. Hepsine helal olsun!
Maç öncesi sanki “gazozuna” niyetiyle başladığımızı sandığımız 90 dakika, ikinci yarıda muhteşem bir prestij savaşına dönüştü.
2-2 bitti ve Türk futbolseverin yüzü güldü, yüreği kabardı.
Sonuç olarak korkak başlayıp, sonra teslim bayrağını yırtıp atıp gururla bitirdiğimiz bir maç yaşadık.
Şimdi sıra play-off’ta ve
bu ruhla Dünya Kupası’na katılmayı haketmekte inşallah.
(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)