Trabzon Haber ve Trabzonspor Haber
2025-08-03 22:38:58

SİYASİLER, BÜROKRATLAR "HER ŞEYİ BİZ BİLİRİZ" HAVALARINI BIRAKIN!

ABDULLAH GÜLAY AYVAZOĞLU

gulayabdul@hotmail.com 03 Ağustos 2025, 22:38

Düğünlerde, değişik amaçlarla düzenlenen toplantı salonlarında veya halka açık alanlarda...

Masalarda ya da koltuklarda oturanlar  veya izleyenler arasındayız....

Bir telaş başlıyor ansızın! Sunucu anons geçiyor; salona girmek üzere veya alana gelmek üzere olanların isimlerini, ünvanlarını, makamlarını tek tek seslendiriyor.

Alkışlarla salona teşrif ediyorlar. Yakın olanların bir çoğu ayağa kalkıyor, iltifat gösteren hareketlerinin kayda alınması için telefonunu verdiği kişinin fotoğraf çekmesini rica ediyor.

Salondaki/ortamdaki program akışı kesiliyor, yürüyen diğer işler duruyor; hoşgeldin muhabbetleri 10-15 dakika sürüyor...

Tıpkı şenliklerdeki iki, ikibuçuk saat süren ve insanları sinir eden konuşmaları gibi...

Masalarda oturanlardan bir kısmı da yerinden kalkıp gelen siyasetçi ve bürokratlara yönelince aleyhte konuşmalar başlıyor;

Yine geldiler...!
Ortamı bozdular...!
Ben bu yüzden düğünüme siyasetçi davet etmiyorum...!
Gibi tepki cümlelerini duyuyoruz.

Hep anlatıyoruz, yazıyoruz-çiziyoruz; buna rağmen özellikle siyasiler kendi bindikleri dalı nefis uğruna kesmeye devam ediyorlar.

Halkın masasına siz gidin ki sizi sevsinler; sevmeseler de, görüşlerinizi benimsemeler de sizi taktir etsinler...

Oysa bu tür topluluklar size fırsat veren, hazır potansiyel bir moral güç ortamı olabilir. 

Millete efendilik yoktur. Hizmetçilik vardır. Halkı ayağa beklemek yoktur, halkın ayağına gitmek vardır. Biz böyle biliyoruz. Siyaset akademisi derslerinde böyle okuduk.

Dün akşam da benzer görüntüler yaşadık. Daha çok yaşayacağız...

Masada birlikte oturduğumuz emniyet teşkilatında kriminal görevler yürütmüş, emekli değerli bir arkadaşım;

İzmir'den tanıdığı bir kişinin salona teşrif eden grup içinde olması nedeniyle;

"İsterseniz gidip bir hoşgeldiniz diyelim; onların hepsi sizin de tanıdığınız" dedi.

"Giderdik ama beni orada görenlerde siyasetçinin ayağına gidiyor algısı oluşur, o nedenle gidemem ama siz buyurun dedim."

Bu arada itiraf etmeliyiz ki bu davranışı geçmişte bizim de yaptığımız zamanlar olmadı değil. İnsan zamanla öğreniyor kendi duruşunu belirlemeyi...

Neyse...

Arkadaş, uzaktan gelen ve bürokrat-siyaset grubu içindeki İzmir'den eski tanıdığı ile görüşüp geldi.

Oturduğumuz masada sohbet konumuzun önemli bir bölümünü bu sorun oluşturdu. 

Siyasiler, butokratlar...

Etrafınızdaki fır fırlar samimi değil. Bir değerli il başkanı sohbet esnasında;

Bir sayın bakan; "Beni dinlemek için gelenler aslında benim için gelmedi. Kendileri için geldiler...!"

Dediğini anlatmıştı. Sosyal psikoloji bilimi çerçevesinde bunu hep düşünmüşümdür. 

Siyasiler, bürokratlar...

Başkan Tayyip Erdoğan; "Halka efendilik için değil, halka hizmet için geldik!"
Demiyor mu?

Halka hizmete halka nezaket ile başlanır. E tabi zordur. Zor olanı tercih edenler buna katlanmak zorundadır. Yoksa halktan kopuk tepelerde bir süre kalınabilir, sonra bir de bakmışsın tepetaklak...

Kişilerin düşüşü çok önemli değil de onların sorumluluğuna verilen devlet, siyasî bakış yani "dava" kısaca ülke bu tür kişilerden dolayı zarar görmektedir.

Siyasiler, bürokratlar...

Kapıdan salona girince halka yönelin. Masaları dolaşın. Ayak üstü hal hatır sorun. Vatandaş sizi taktir etsin. Masamıza tenezzül etti, yanımıza kadar geldi desin. Mutlu olsun. 

Sizi seçenlere bu basit mutluluğu neden çok görüyorsunuz?

Masanızın etrafında kuyruk oluşmasından haz alıyorsunuz! 

Gördüm ki niceleri değişmiş...

Makam, koltuk, güç...
Demek ki insanı değiştiriyormuş!

Merhum vali Yazıcıoğlu'nu bir kere daha hatırladım...

1992 senesi Van'da, halka açık miting alanında toplanan Olağanüstü Hal Bölgesi valileri yeşil kart dağıtım programı için platform üzerinde konuşma yaparken;

Vali Yazıcıoğlu'nu miting alanın kenarında bir yerde, ayakkabı boyacısı ile dertleştiğini görünce içimden "bu ülkeyi bunlar kurtaracak demiştim."

Ben de siyasete girmeyi denedim; 

"Uykumu bölerim, çizmemi giyerim!"

Dedim...

Başımı gözümü yardılar; döndüm, eve geldim. Vali Yazıcıoğlu'na katlanamadıkları gibi...

Bize de katlanamaılar!
      Abdullah GÜLAY ????????

Sitemizden en iyi şekilde faydalanmanız için çerezler kullanılmaktadır.