Bugün Dünya Engelliler Günü.

Türkiye’de nüfusun % 12’sinden fazlasının bir engeli olduğu TÜİK verileri ile ortaya konulmuştur. 10 milyondan fazla insanın yaşamını etkileyen engellilik kamu hizmetleri Türkiye’de yeterli düzeyde değildir. Milyonlarca engelliye ve ailelerine kamusal bir hizmet politikası ile gerekli sosyo-ekonomik destekler sunulmadığından, erişilebilir kentler, binalar ve mekânlar oluşturulmadığından sistematik bir ayrımcılık ve ötekileştirme durumu yaşanmaktadır. Sağlık, eğitim, istihdam ve sosyal güvenlik, ulaşım hizmetleri başta olmak üzere neredeyse tüm kamusal hizmetlere kısıtlı bir şekilde erişebilen engelliler, mutlak yoksulluk ve açlık koşullarında tutulmaktadır.

Engellilere yönelik iktidarların ve genel olarak egemen bakışın muhtaçlık-hastalık üzerinden kurulduğu bilinmelidir. Bir yandan “sağlamcı” öte yandan “merhametçi” olan bu bakış açısı engellilerin emeğini hiçleştiren bir yaklaşımdır. Sağlamcılık, belli normlar dışındaki bedenleri eksik, kısıtlı, özürlü görme yanlışlığıdır. Bu yönüyle sağlamcılık ile ırkçılık arasında büyük bir örtüşme olduğu bilinmelidir. Kişilerin bilgisini, eğitimini, karakterini, yapabileceği işleri ve bir insan olarak temel hakları ve ihtiyaçlarını dikkate almadan dış görünüşüne göre değerlendirmek bir ayrımcılıktır. Bu ayrımcılığa maruz kalan en büyük toplum kesimlerinden biri engellilerdir.

Engellilerin temel yurttaşlık haklarının tanınması ve uygulamanın bu yönde dönüştürülmesi yerine engellilere yapılan kısmi ödemelerle sorunların çözümü geçiştirilmektedir. Milyonlarca engellinin sosyal, ekonomik, siyasal ve kültürel yaşama dâhil olabilmesi için sunulması gereken temel kamu hizmetlerinin belirlenmesi amacıyla sendika ve konfederasyonlarımızın kamucu bir yaklaşımla söylem geliştirmesi ve bu yönde etkinlikler gerçekleştirmesi gereklidir.

KESK olarak taleplerimiz:

Engelli ödenekleri ve yardımları insan onuruna yakışır bir düzeye yükseltilmelidir. Bu ödenekler hane bazlı değil, engelli yurttaşın kendi özgün durumu esas alınarak verilmelidir. Asgari ücretin altında bir ödeme yapılmamalıdır. Engelliler enflasyona karşı korunmalıdır.

  • Kamuda ve özel sektörde yasal istihdam kotasını doldurmayan kurumlar hakkında gerekli yaptırımlar yerine getirilmemektedir. Kamudaki bu kota % 10’a yükseltilmeli, engelli kamu emekçilerinin tüm hizmet sınıflarında çalışmasının koşulları oluşturulmalıdır.
  • Kamuda ve özel sektörde engelli istihdamında engellilerin karşı karşıya kaldığı ayrımcılık her geçen dönem yeni bir boyut kazanmaktadır. Çalışan engellilere yönelik ayrımcılık ve mobing durdurulmalıdır. İnsan onuruna yakışır iş ve yaşam koşulları sağlanmalıdır.
  • Engellilerin medyada, siyasette ve ekonomik yaşamda temsili için teşvik edici mekanizmalar kurulmalı, engellilere yönelik ayrımcı söylemin yeniden üretilmesine karşı tedbirler alınmalıdır.
  • Her engel grubunun kendine özgü sorunlar yaşadığı ve konu hakkına ilgili sivil toplum kuruluşlarının yıllardır çözüm önerileri sunduğu bilinmektedir. İşitme engelliler hakkında; işaret dili tercümanlığı ve işitme cihazlarına ilişkin sorunlar çözüm beklemektedir.  Görme engellilerin göz tedavileri, Braille alfabesi ve sesli materyallere erişimi, beyaz baston ile uyumlu mekânların varlığı/yokluğu gibi sorunları çözüm beklemektedir. Görme, işitme, zihinsel, ortopedik ve süreğen hastalığı olan engellilerin eğitimi hakkında müfredat, eğitimci, idareci/yönetici, bina, vb. başlıklarda sorunlar geciktirilmeden çözülmelidir. Sık sık yaşanan kur şokları nedeniyle çoğu ithal olan ilaç, tıbbi cihaz ve medikal araçlara erişimde güçlük yaşayan engelliler desteklenmelidir.
  • SMA, Serepral Palsi, SSPE ve Down Sendromu olan kişilerin, nadir hastalığı olanların ve ailelerinin sorunları gerekli sosyo-psikolojik ve ekonomik destekten yoksun olmaması için “erdemli bir kamu hizmeti” sunulmalıdır. Engellilerin bakım yükünün sosyal güvenceye alınması ve çoklu engeli olan kişilere ve ailelerine kapsamlı bir destek sunulması gereklidir.
  • Rehabilitasyon ve özel bakım merkezlerinin fiziksel altyapı yetersizlikleri sunulan hizmeti olumsuz etkilerken bu yerlerde çalışan kişilerin güvencesiz olması kalıcı sorunlara yol açmaktadır. Güvencesiz çalışma sonlandırılmalı ve bu hizmetler kamucu bir yaklaşımla verilmelidir.
  • Engelliliğin salt tıbbi, fiziksel ve doğal bir konu olmadığı iş kazaları, trafik kazaları, ev içi şiddet, yetersiz beslenme, akraba evliliği ve gebelik-doğum süreçlerinde yeterli tıbbi desteğin sunulmaması gibi nedenlerle engelliliğin yeniden üretildiği görülmelidir. Öte yandan toplumsal yaklaşımın, önyargıların, alışkanlıkların ve geleneklerin engelli sorunlarını ağırlaştırdığı görülmelidir.
  • Otizmli bireyler başta olmak üzere genel olarak engellilere yönelik dışlayıcı bir söylem ve pratiğin yaptırımsız kaldığı, engellilere yönelik şiddetin cezasız kaldığı bilinmelidir. Bu cezasızlık politikası durdurulmalı ve otizmli bireyler başta olmak üzere engellilere yönelik eğitim için geleneksel tutum ve yaklaşımlardan vaz geçilmelidir. Bu konuda alternatif iletişim ve eğitim yöntemleri için gerekli kamusal girişimler başlatılmalıdır.
  • Engellilerin önündeki en büyük engel ise atamadır. Engelliler için atama sayısı ve verilen kadro sayısı yetersizdir. Atama engeli bir an önce yüksek kontenjanlı atama müjdesi ile kaldırılmalıdır.

                                         KESK Trabzon Şubeler Yürütmesi Adına

Metin SERDAR

SES Şube Eş Başkanı

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber