Çanakkale Zaferi’nin 106.yıl dönümünü büyük bir gurur ile kutladığımız eşsiz bir zaferdir.

Winston Churchill'in dediği gibi; "Zaferin büyüklüğü, savaşın çetinliği ile ölçülür. Türkler, Çanakkale’yi zorlayan çağının en ileri tekniğine sahip güçler karşısına adeta bir kale gibi dikilmişlerdir."

Çanakkale zaferi, 57.Alay'ın muhteşem iradesiyle birlikte, Conkbayırı, Arıburnu ve Anafartalar'da öne çıkan Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kahramanlığını anlamadan Çanakkale'yi anlamak kolay değildir.
"Ben size taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum! Biz ölünceye kadar geçecek zaman zarfında yerimize başka kuvvetler ve komutanlar geçebilir" sözleriyle; askerlerin tamamına yakınını kaybedilmesiyle kazanılan benzersiz bir zaferdir Çanakkale. Böylesi bir zaferin başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatük'ü yıllarca itibarsızlaştırmaya çalışan bir zihniyetin temsilcilerinin; onun bize emanet ettiği ülkemizi ona düşmanlık besleyerek yönetiyor olmasının tarihi gerçeklerle bağdaşmadığını ifade etmek istiyorum. Böylesi zor bir savaştan sonra Türk milletin yeniden doğuşuna vesile olan bu eşsiz zaferin eşsiz komutanlarının itibarları asla zedelenmemelidir.
Ordusu ile birlikte yediden yetmişe tüm halkın savunma konumundayken taarruza geçtiği Çanakkale Direnişi, halkın onur abidesi olmuştur. Bir ulusun kaderini değiştiren bu zafer sonrası Türk Milleti, 18 Mart 1915 tarihteki şanlı yerini almıştır.  
Bu duygu ve düşüncelerle eşsiz vatanımızı bizlere emanet eden başta Ulu Önder Gazı Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarını, canı pahasına vatanını koruyan ve bizim için kalpleri duran kahraman şehit ve gazilerimizi saygı, minnet ve rahmetle anıyorum. 

Ruhları şad mekânları cennet olsun.