İstanbul Aydın Üniversitesi Öğretim Üyesi Dr. Naim Babüroğlu 2019 yılının son günlerinde Türkiye’nin 2020 yılında karşılaşabileceği olası senaryolar hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Doğu Akdeniz’deki enerji savaşlarına dikkat çeken Babüroğlu güç mücadelesinin şiddetlenerek devam edeceğini söyledi ve “Doğu Akdeniz, Suriye’ye ek olarak, Türkiye’yi ikinci cephede mücadeleye zorlayacaktır. Doğu Akdeniz’de, Türkiye ve KKTC’nin yetki alanları yok sayılarak, Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin (GKRY) diğer ülkelerle yaptığı doğalgaz sondaj çalışmaları Türkiye için önemli bir tehdittir” dedi.
“RUSYA İLE ARAMIZ BOZULURSA SURİYE’DE SIKINTI YAŞARIZ”
Türkiye’nin başlangıçta, “NATO’nun Libya’da ne işi var” diyerek Libya’ya müdahaleye karşı çıkıp, kısa bir süre sonra altı gemiyle katkıda bulunduğunu söyleyen Babüroğlu, ABD’ye, Fransa’ya ve Batı ülkelerine verilen bu desteğin, stratejik bir hata olduğunu söyledi.
Türkiye’nin, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti ile 27 Kasım 2019’da imzaladığı anlaşmayla yetki alanlarını yok sayan projeye dur demesinin detaylarını ise Babüroğlu şöyle açıkladı:
“ABD başta olmak üzere, AB anlaşmaya tepki göstererek, Yunanistan’ın yanında yer almışlardı. Türkiye, Trablus merkezli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ni desteklerken, Tobruk merkezli Temsilciler Hükümeti ise yapılan anlaşmayı geçersiz saydı. Türkiye’nin karşı cephesinde yer alan Hafter güçlerini, Rusya, BAE, Suudi Arabistan, Fransa ve Mısır destekledi. Türkiye, Suriye’de Rusya ile birlikte hareket ederken; Libya’da Rusya karşısında yer alıyor. Türkiye için en büyük risk, karşı cephede yer alan Hafter güçlerinin üstünlük sağlayarak kontrolü ele geçirmesi ve Türkiye’nin yaptığı anlaşmanın geçersiz kılınması. Suriye’de, ABD ve Rusya arasında denge sağlamakta zorlanan bir Türkiye var. Libya’da izlediği politika nedeniyle, Rusya’yla süregelen iyi ilişkilerin olumsuz etkilenmesi Türkiye’yi Suriye’de zora sokabilir.”
İDLİB KÜÇÜK BİR AFGANİSTAN'A DÖNÜŞMÜŞ DURUMDA
İdlib’in Birleşmiş Milletler (BM) raporuna göre bir “terörist çöplüğü”ne dönüştüğünü söyleyen Dr. Babüroğlu “İdlib küçük bir Afganistan’a dönüşmüş durumda. Önlem almamız gerekiyor” dedi. Babüroğlu, “İdlib, gelecekte Türkiye için önemli bir tehdit potansiyelini barındırıyor. İdlib’te, sayıları 30-40 bini bulan radikal terör örgütleri (El Kaide, El Nusra, DEAŞ gibi), Türkiye için kayda değer bir tehdit” diye konuştu.
“BM RAPORUNA GÖRE ETKİLİ ÖNLEM ŞART”
BM Güvenlik Konseyi’nin 15 Temmuz 2019 tarihli raporunda, DAEŞ’in bir bölümünün İdlib’e geçtiğinin belirtildiğini vurgulayan Dr. Naim Babüroğlu raporun devamını açıklayarak şöyle yorumladı: “Raporda; yabancı teröristlerin en yoğun toplandıkları iki bölgenin İdlib ve Afganistan olduğu¨ yer alıyor. Ayrıca, ¨Yabancı teröristler açısından dünyanın en büyük çöplüğü (dumping ground) haline geldiği¨ kaydediliyor. BM Raporu, aslında şu gerçeğin altını çiziyor: Türkiye ile 130 kilometre sınırı bulunan İdlib, küçük bir Afganistan’a dönüşmüş durumda. Türkiye için kayda değer bir tehdit. Etkili önlemler şart.”
TÜRKİYE, SURİYE’DE ABD’YLE İŞ BİRLİĞİNDEN VAZGEÇMELİ
PYD/PKK terör örgütüyle mücadelenin, ABD ve diğer ülkelerin desteği nedeniyle kısa dönemde sona eremeyeceği gerçeği ve Suriyeli sığınmacıların ülkelerine emniyetle dönüşlerinin sağlanması yönünden Şam yönetimiyle, ¨Adana Mutabakatı¨nın aktif duruma getirilmesi gerektiğini söyleyen Babüroğlu, Suriye ile iş birliğinin artırılması gerektiğini vurguladı.