TRABZON İÇİN DÜZGÜN TRAFİK

 Kısa, orta ve uzun vadede Trabzon trafiğine ne gibi çözümler bulabiliriz? • Öncelikle, şehrimizde yoğun bir eğitim faaliyeti seferberliği başlatılmalıdır. Bu da eğitim kurumları ve ailelerden başlamak suretiyle ilk yapılması gereken konu ve sıradır. • Bunun için halkın ilk öğrenilmesi gereken SABIRDIR. • En çok kural ihlali yapanlar; aceleci, sabırsız insanlardır. Bir millete sabrı öğretmeden kuralları örtemeye çalışmak; tenceresi, tavası olmayan birine malzeme verip “bunlardan aş pişir” demeye benzer... • O nedenle önce eğitim, sonra öğretim...” Bir insana eğitim vermeden öğretmeye çalışmak taşa kurşun sıkmaya benzer. “ • Şehrimizde yoğun bir şekilde, her türlü iletişim araçlarını kullanmak suretiyle ve uzun bir süre zarfında bu eğitim ısrarla sürdürülmelidir. Çünkü kuralsızlık maalesef bir kültür haline gelmiştir. Zaten kurallara uyma alışkanlığı bir kültür meselesidir. Önce geçmiş kuşaktan gelen kültürsüzlüğü bir kuşaktan keserek gençliği yeniden inşa etmek gerekir. • İnsanımıza önce kurallara uymayı sevdirmeli. Kurallara uymayı bir alışkanlık haline getirmeliyiz. “Medeniyete giden yollardan biri de kurallara uymayı alışkanlık haline getirmektir.” • Aslında bunun için bir kuşak yani en az bir 20 yıl gereklidir. Ne yazık ki kuralsızlık ve kuralları ihlal etmek, karşı çıkma alışkanlığı bir kültür haline gelmiştir. Bu kötü kültür akışının bir yerden kesilebilmesi gerekir. Bunun için ise bir kuşağı temiz kültürle yetiştirip, bu kültürsüzlüğü aradan kesmeden bunu başaramayız. 1. KISA VADEDE YAPILABİLECEKLER 1. Bilhassa kavşaklara pankartlar veya afişler asılarak gerek sürücüler gerek se yayalar sürekli uyarılmalıdır; Kavşaklara bolca, çeşitli filozofların sözleri ve uyarıcı yazılı pankartlar asılmalıdır. Bu sözler gerek vatandaşı gerekse sürücüleri iki kez düşünmeye sevk edecektir. Yani şehrimizde, zihinlere bolca kural bombardımanı yapılmalıdır. Örnek: “Kurallar insanlar için, çitler ve tasmalar da diğer canlılar için vardır.” “Medeniyete giden yollardan biri de kurallara uymayı alışkanlık haline getirmektir.” -Şahsıma ait olan YILDIZLAR VE MUMLAR adlı eserimde, bu ve benzeri daha birçok sözler, birkaç değişik başlık altında mevcuttur. Bunlardan da yararlanılabilir. Ben, derslerimde, fırsat buldukça bu sözlere değindiğimde, sürçü adaylarımın üzerine çok önemli bir etki yaptığını gözlemlemekteyim.! Daha başka düşünürlerin de bu gibi sözleri tespit edilerek gerek kavşaklara ( kırmızı ışıkta beklerse okuması için) gerek se sokaklara asılmalıdır. 2. Halk ve sürücüler, her türlü basın yayın yoluyla sürekli bilgilendirilmeli, Aynı sözler, gerek ulusal ve gerek se yerel basında mecburi olarak sık sık tekrarlanmalıdır. Hele yerel radyo ve TV kanallarında mecburi kılınmalıdır. Kurallar, reklam tekniği ile bilinçaltına işlenmelidir. 2 3. Öncelikle ticari ( özellikle de dolmuş, servis ve taksi esnafını) peyderpey seminerlere çağırıp “sürücü ahlakı ve kurallar“ konusunda seminerler vermelidir, Trafikte, örnek sürücü olması anlayışıyla işe öncelikle ticari sürücülerden başlamak gerekir. Öncelikle 6 ayda bir uygun alanlarda seminerler verilmelidir. Hatta bu seminerlere gelmeyi teşvik için çeşitli yöntemler de kullanılabilir. Seminere çağrılan sürücüler, her duraktan vardiyalı halde çağrılabilir. Zaten her minibüsün iki veya üç çalışanı vardır. Çalışmayanlar, vardiyada kalanlar seminere gelebilir. Onlara seminer verecek olan “uzamanlar” da çok iyi seçilmelidir. Bu sürücüleri birtakım cezalar ile korkutarak değil; sevdirerek, özendirerek, psikolojik yöntemlerle ikna ederek kurallara uymaya teşvik etmeliyiz. Kurallara uymanın mahiyeti farklı şekillerde anlatabilmelidir. Farkındalık oluşturulmalıdır. Basit sayılın bir sinyal hatasının bile sonuçları dile getirilmelidir. Hatta bu tür seminerlere, il bazında üst düzey; gerek emniyet, gerek vali, gerek belediye başkanları ve gerekse diğer idareciler de mutlaka katılarak destek vermelidirler. Bu idarecilerin katkıları; hem işin ciddiyetini (yani seminerin ciddiyetini) vurgulayacaktır ve hem de sürücülerin gönlünü işgal ederek kurallara uymaya teşvik edecektir. Bir uzmanın vereceği eğitim kadar da, böyle üst düzey yöneticilerin katılımı ve kurallara uyulması konusunda birkaç kelime söyleyerek orada görünmesi önemlidir... Sürücülere öcü görünen bu yöneticiler onların gönlünü okşamalıdır. Bir üst düzey yöneticinin böyle bir yerde, yüz yüze, samimi, sevecen, şefkatle görünmesi psikolojik olarak çok büyük etki yapacaktır. Çünkü sürücüler, dolayısıyla toplum, emniyet teşkilatını kendine ceza kesmek için bekleyen bir cephe olarak algılamaktadır. Yani tabiri caiz ise, onu bilinçaltında düşman gözüyle nitelendirmektedir. Bunun böyle olmadığını, bireyin bilinçaltından silmek gerekir. İnsanları korkutarak değil, sevdirerek kurallara uymayı sağlamalıyız... Çünkü korku; dışarıdan gelecek bir tehdidi kollar ve ilk fırsatta kural ihlalini yapmayı bekler. Ama bu sevgi ile olursa, sevgi, o kişinin kalbine dikilmiş bir bekçi gibi olur, kuralı özümsemiş olur... İnsanımızın öğrenim seviyesi her ne kadar yükselmiş olsa da, eğitim seviyesi her geçen gün düşmektedir. Aslında cahil kalan toplum bireyleri aşırı derecede kural ihlali yaparken bir yandan da bu sebeple sürekli bir birini aşağılamaktadır. Dolayısıyla “birey yerine konulmama” önemsenmeme duygusuna kapılarak yetkililere cephe almaktadır. Oysa ilgi gören vatandaş tahrik edilmemiş olacak, kendinin de saygın bir birey olduğunu anlayacağından, saygın bir bireye yakışmayan davranışlardan da kaçınırken o saygınlığını kaybetmeme uğruna kurallara azami derecede uymaya çalışacaktır. ( bu tür eğitimlere, aynı zamanda bir sürücü kurs eğitmeni olarak, her hangi bir karşılık beklemeksizin şahsen ben, gönüllü olarak talibim.) 4. Küçük bilgi kartları bastırarak okullara ve oradan da öğrencilerin ailelerine ulaştırılmalı; Eğitici, kurallara uyumu teşvik edici bilgiler masa üstündeki notlara, takvimlere işlenmelidir. Tüm çalışanlar bu yönde eğitici bilgilerle sürekli ve yoğun bir şekilde etki altında tutulmalıdır. İnsanlar kafalarını nereye çevirirse çevirsinler o uyarıcı bilgileri görmelidirler. 5. Cuma vaazlarında sürekli, kurallara uyma konusunda vaazlar verilmelidir. Evet, Cuma günleri aslında Müslümanların camilerde toplanmaları sadece namaz ibadetini getirmek için değildir aynı zamanda eğitim için cem olma, toplanma yerleridir. Sosyal ve bireysel eğitim mekânlarıdır. Zaten kurallara uyma ve saygı bir kul hakkı olduğu gibi başlı başına sosyal bir ibadettir de... İslam’ın en önemli prensibi ise sosyal ilişkilerdir... Bilindiği üzere her inancın kendine özgü ibadethaneleri mevcuttur. İbadet haneler aslında insanî bir yaşam için eğitim yeridir, sadece ahiretten haber verme yeri değildir. 3 Mesela görevli, hutbeden en son inerken “Allah iyi insanları sever ve iyi olmayı öğütler” der. İşte bunu iyi düşünmeli ve iyi çözümlemeliyiz. Bu, kurallara uymak demektir. “İyi olma” ifadesi işte kurallara uymakla olur. Kuralları ihlal eden kötü insan olmaz mı? Onlar da kurallara uysalar o zaman kötü insan olmazlar. Dolayısıyla her Cuma, kurallarla ilgili mutlaka bir ifade dile getirilmelidir. Birey, ibadethanesinden çıkar çıkmaz kuralları ihlal etmeye, başkalarına zarar vermeye, kul hakkına tecavüz etmeye başlıyorsa bunun çözümünü iyi aramak gerekir. “ kuralları ihlal etmek kul hakkı yemektir” 6. Tüm kamu çalışanlarına 6 ayda bir kurallar semineri verilebilir. Kamu çalışanlarına, farklı konularda zaman zaman çeşitli seminerler veriliyor. Onlar gibi bu konularda da seminerleri verilmelidir. Ve bu seminerlerde teşvik edici çeşitli yöntemler kullanılmalıdır. Kamu çalışanı, işinden çıkıp, akşama eve giderken trafik kurallarına uyacak olsa bu da önemli bir gelişmedir. Bilhassa okullarda, öğretmenlere bu konuda sürekli seminerler verilmelidir. Kurallara öncelikle öğretmenler uymalıdırlar. Maalesef en büyük kuralsızlığı öğretmenlerimiz yapmaktadır. ! 7. Küçük, masa üstü reklam veya takvim kâğıtlarına kurallar ile ilgili yazılar yazıp, dağıtmalı ve bunu yapan firmalara çeşitli teşvikler önerilmeli, Kamu çalışanlarının ve bürolardaki masaları üzende saklayabilecekleri takvim veya bir başka şekillerde, çalışanın sürekli gözünün önünde bulunan eğitici bir söz, bir öğüt notları dağıtılmalı ve bu tür basımlar için reklam işlerine mecburi ifadeler ilave edilebilir. Şehirdeki reklam panolarına asılan reklamların kenarlarına küçük bir kural ifadesi ilave edilmesi mecburi tutulabilir. Sonuçta kamu yararı söz konusudur. Bunda bir bedel de talep edilmemesi gerekir. 8. Araç içerisinde kullanılabilecek, kural sözleri yazılı çeşitli aksesuar dağıtılmalı. Birçok sürücü zaten aynaya veya aracın diğer iç kısımlarına çeşitli yazılar asarlar. Bunların yerine kurallar yazılı süsler asılabilir. Trafik veya belediye zabıtası bunu takip edebilir. Bu aksesuarlar aynı zamanda iş çevrelerinin reklamı ile birlikte yazılmak suretiyle masrafı da iş çevrelerinden karşılanabilir. 9. Belediyeden anonslar yapılmalı; Gerek sürücüler, gerekse yayalar için kısa kısa, ama her gün; öğleden önce ve sonra anonslar yapılmalıdır. Her gün farklı ifadeler olmak üzere yapılan bu tür eğitici anonslar herkes tarafından rahatlıkla duyulacağından çok önemli olacaktır. Çocuğundan yetişkinine kar herkes bunu duyacaktır ve bundan daha çok çocuklar etkilenecektir. Çocukta da işin ciddiyeti artacaktır. Dolayısıyla çocuğun bilinçaltı etkileneceğinden büyüklerini bile uyaracaktır. 10. STK lar ile 6 ayda bir toplantı yaparak uzmanlar getirip, seminerler vermeli; Bu işe en çok katkı sağlayacak olanlar STK’lardır. Onlara da bu konuda önemli görev düşmektedir. Hele de kültür-sanat faaliyeti yürüten STK lar bu işin lokomotifi durumundadır. Adı üzerinde “ kültür ve sanat” faaliyeti... “Siyasiler devleti, sanatçılar ise toplumu yönetirler.” O nedenle bu tür STK’lar da ayrı ve garklı bir faaliyet göstermelidirler. 11. Okullarda, gerek öğrencilere gerekse ailelere seminerler vermelidir; Bütün okullarda, aile toplantılarında velilere bu tür bilgiler verilmelidir. Hatta bu esnada çocuklar da veliler ile birlikte olmalıdır, yan yana dinlemedirler. ! Böyle olmalıdır ki veli çocuk ile bir birini otokontrol halinde takip edebilsin. 4 12. Toplu taşıma araçlarının içerisine; aracın plakası, markası, rengi ve modelinin yolcuların görebileceği şekilde yazılmalı. • Bu, yolcular arasında bulunabilecek bir FTM nin, sürücünün kural ihlali halinde gerekli cezanın anında yazılabilmesine olanak sağlayacaktır, • Yolcuların ihbarını kolaylaştıracaktır, • Bu durumda sürücü için çok önemli bir caydırıcılık söz konusu olacaktır. 13. Emniyetin kuracağı bir vatsap veya mesaj hattının numarası, yolcuların görebileceği şekilde yazılmalı. Bu da yine yolcuların ihbarını kolaylaştıracağı gibi sürücü için de caydırıcı olacaktır. 14. Işıklı kavşaklarda, kavşak boş olduğunda araçlar gereksiz yere bekletilmemelidir. • Bazen ışıklı kavşaklar, gece veya gündüz boş olabiliyor. Bu durumda kavşağa ilk gelene araç gereksiz yere kavşaktaki kırmızı ışıkta beklememelidir. Sinyalizasyon sisteminin bir şekilde o araçlara geçit verebilmesi sağlanmalıdır. Aksi takdirde sürücüyü tahrik ederek kırmızı ışıkta geçmeye zorlamaktadır. • Yine Yavuzselim Bulvarı (tanjant) Kilpa önündeki yaya geçitlerinde bulunan kırmışı ışıklar gibi ışıklar gece, belli bir saatten sonra kapatılmalıdır. Gece saat 24:00 dan sonra sokakta hiçbir yaya olmamasına rağmen taşıt sürücüsü kırmızı ışıkta gereksiz yere beklemek zorunda kalmaktadır. Bu durumda da sürücü kural ihlaline zorlanmış oluyor. • Bu tür bariz yanlışlar gerek sıradan vatandaşın, gerekse sürücülerin bilinçaltında “bu kural koyucuların koymuş olduğu kuralların da hepsi doğru değil ki” imajı doğuyor ve konulan kurallar da çok fazla ciddiye alınmıyor. 2.ORTA VADEDE YAPILABİLECEKLER 1. Sürücü kurslarında ve okullarda, kurallara uymayla ile ilgili “ SÜRÜCÜ AHLAKI” gibi bir dersin konulması; Uzmanların bu konuda hazırlayacağı bir ders programı kitaplaştırılıp ilkokullarda ve sürücü kurslarında mutlaka uygulanması gerekir. Ben şahsen, derslerimde, fırsat buldukça bu konulara değiniyorum ve çok güzel, müspet tepkiler alıyorum. 2. Trafiğin yoğun olduğu yerlerde alt ve üst geçitler yapılmalıdır; Bilindiği üzere, bir trafiğin akışı; ışıklı geçiş olduktan sonra kaç şerit olursa olsun mutlaka yavaşlayacak ve hatta tıkanacaktır. Ama tek şerit bile olsa direk geçişler kolay kolay tıkanmayacaktır. Önemli olan akışkanlıktır... Bilhassa Yavuzselim ( Tanjant) Bulvarı’nda Trafiğin sıkışmasının yegâne sebebi bunlardır. Yayalar için bir an önce alt ve üst geçişler yapılmalıdır. Bunlar gerekirse yürüyen merdivenli olmalıdır. Ve bu geçişlerle ilgili projeler hazırlanıp iş çevrelerine reklam karşılığı verilebilir. Belediyemize de her hangi bir yük getirmez. Bu ve benzeri güzergâhlarda yaya geçişleri trafiği yavaşlatmaya sebep olmamalıdır. 5 3. Özel bir ihbar hattı kurularak her vatandaşın sürücü hatalarını bildirmesi istenmeli. Evet, il bazında böyle bir hat kurulmak suretiyle vatandaşa ve sürücülere duyurulur. Kural ihlali yapan bu sürücüler için altı ayda bir psikoloji seminerleri düzenlenebilir. Vatandaşın bu ihbarı ile de sürücülere ceza yerine bu tür seminerlere çağrılabilir. Gelmeyenlere ise o suçtan ötürü ceza uygulanabilir, gelenlerin ise o cezası silinebilir. Bu, bir nevi psikolojik cezalandırma yöntemidir aslında. Psikolojik baskı olur. Ve bu tür seminerlere katılanlara da gerekirse bir şekilde, teşvik maksadıyla ödüllendir verilebilir. 4. Hatalı sürücüler MOBS lerden tespit edilmeli ve aynı şekilde seminere çağrılmalı; Zorla, dayakla, ceza ile ancak ( af. ed.) hayvan eğitimi olur. Birçok hayvana onu bile yaptıramıyorsunuz. Dolayısıyla cezalar ile sadece devlete birtakım gelir sağlanmış oluyor, yapılan hataları ortadan kaldırmaya yönelik olmadığı görülüyor. Veya yeterince caydırıcı olmadığı açıkça görülmektedir. Bu tür uygulamalar çözüm olacak olsaydı bu güne kadar sorunlar kökünden çözülmüş olurdu. Bu hatalı sürücüler tespit edilip, ceza yazma yerine 6 ayda bir yapılacak seminerlere çağrılıp; yapılan bu hataların sonuçlarını şefkatle anlatmak gerekir. Eğer kurallar insanlar için ise o zaman kural ihlal edene de devlet olarak insan gözüyle bakarak ve onu önce eğitmeye çalışmalıdır. 5. Bir yıl ceza almayan ticari sürücüleri bir şekilde ödüllendirilebilir; Bir yıl boyunca veya daha farklı bir süre, ceza almayan ticari sürücüler bir şekilde ödüllendirilebilir. Bu bir şilt olabilir, isminin duyurulması olabilir, (yılın saygın bir sürücüsü seçilmiştir. Yılın saygın sürücüsü) gibi ismi bir yerlerde duyurulabilir... İl Emniyeti sayfasından, bir yıl boyunca; en çok ceza alanlar ve hiç ceza almayanalar diye tespit edilebilir ve bunlardan hiç ceza almayanlar “medeni sürücüler” diye isimleri basından duyurulabilir. Veya bir sitede ismi bulundurulabilir. Bu, sürücülere hem bir baskı hem de bir teşvik olacaktır. 6. Yine Ticari araç sürücülerinin bir yıl içerisinde işledikleri trafik suçları araçlarının içine ve duraklara asılmalıdır. Evet, ticari; dolmuş ve minibüs araç sürücülerinin, bir yıl boyunca işledikleri trafik suçları çalıştıkları duraklarıa ve araçların iç kısımlarına, o sürücünün bir yıl içerisinde işlediği trafik suçlarının kısaca âdeti ve tarihi yolcuların görebileceği bir şekilde asılmalıdır. Yine bu araç sürücüsüne müspet etkileri olacaktır. Caydırıcı olacaktır. 7. Özel sürücüler, belli bir sürede trafik suçu işlemeyenlerin isimleri ve araç plakaları ile birlikte internet ortamında ONURE ETMEK İÇİN açıklanabilir, Emniyetin sayfasında veya emniyet tarafından açılabilecek basit bir sitede bu sürücülerin hataları haber veya başka bir şekilde yayınlanabilir ve isteyen herkes siteye girince bunları görebilmeli. Sürücülerin yakınları; aileleri, çocukların işlediği trafik suçlarını veya güzel davranışları oradan kısaca görebilmelidirler. Oradan o kişiler için emniyet müdürlüğü tarafından bir tebrik mesajı yayınlanabilir. Bunlar güzel teşviklerdir. Yine bu da çok önemli bir caydırıcılık olacaktır. 8. Trafik kuralları ile ilgili projesi olanların bu projelerini bildirebilecekleri bir birim olmalı. Trafiğe çözüm bulabilmek için, halkın parlak fikirleri alınmalı. Bu aynı zamanda halkı dolaylı olarak kurallara uymaya psikolojik olarak teşvik eder. Ciddiye alınan vatandaş, önemsenen vatandaş, elinden bir proje gelmese bile, bilinçaltından kendini kurallara uymaya daha çok zorlayacaktır. 6 Buradaki asıl maksat budur. Ama gelecek projeler de ciddi olarak değerlendirilip, mutlaka bir geri dönüş yapılmalıdır. 9. Şehrin ana caddelerindeki otoparkların kesinlikle kaldırılması ve buralarda araç parkına müsaade edilmemelidir. Cadde ve yoğun trafik akışı olan yol kenarlarındaki otoparklar kesinlik kaldırılmalı ve buralarda, aracından inen sürücünün, aracının beklemesine kesinlikle müsaade edilmemelidir. Caddeler üzerine asla araç park edilmemelidir. Öyle, 5 dakika, 15 dakikalık beklemelere bile asla müsaade edilmemelidir. Ancak sadece sürücü aracının içinde ise, ona da kısa süreli ( 5, 15 dakika) gibi bir süre için müsaade edilmelidir. “Kurallar esnemeye alıştı mı kural olmaktan çıkar...” Şehir içerisinde bu tür yanlış uygulamalar gerek sürücüleri gerekse vatandaşı kuralları ihlale sürüklüyor. 3.UZUN VADEDE YAPILABİLECEKLER 1. Kavşaklarda direk geçişlerin sağlanması için gerekli yapılanmalar, Kavşaklarda mümkün olduğu kadar direk geçişler için alt ve üst geçişler yapılmalı ve var olanlar ise yeniden gözden geçirilmelidir. Sahil yolu planlaması, zamanında doğru planlanmadığından şimdi çeşitli sorunlar baş göstermiştir. Bir iş 2 veya 3 olmuştur. Birçok ilçemizin giriş ve çıkışları zamanında yapılmıştır. Ama nedense şehrin merkezine yakın yerlerde bundan kaçınılmış. a. Mesela, Yüzüncü yıl parkının bulunduğu yerdeki, M. A. Yılmaz Tesislerine geçişi sağlayan kavşak. Yeri de müsait olmasına rağmen gereksiz yere sıkışıklığa sebep olmaktadır. Oradaki ışıklı kavşak kaldırılmalı; alt ve üst geçişlerle, tamamıyla direk geçişler sağlanmalıdır. O kavşak direk olarak alt ve üst geçiş olabilmeye çok müsaittir. Yine aynı kavşakta, doğu istikametinden gelen ( Yomra tarafından) şehre giriş yan yolu, soğuk havalarda, yapıldığından günümüze kadar, gerek karda ve gerekse gizli buzlanmalardan ötürü onlarca kazaya sebep olmuştur ve bundan sonra da bu şekilde olmaya da devam edeceği aşikârdır. O giriş, yeniden tasarlanmalıdır. Mesela; o yol, aynı güzergâh ile ama ana yolun üzerinden, tek şerit bir viyadükle dönüp, Yüzüncüyıl parkının üzerinden aynı yola bağlantı yapılabilir. Aksi halde daha nice kazaları beklemek zorunda kalacağız... Belki de bir gün bizler de orada önemli bir kazaya maruz kalacağız veya yakınımız...! b. Şehrimizin giriş-çıkış ve çeşitli semtlerinde, trafiğin akışından da belli olan bazı yollara ilaveler yapılmalıdır. Mesela; Kalkınma Mah. den gelen araçların, Değirmendere köprüsü üzerinden sanayi bölgesine girmemek için Yüzüncüyıl kavşağını tercih etmektedirler. Dolayısıyla bu kavşak yoğunluktan ötürü sıkışmaktadır. Oysa bu güzergah; Form’un önünden sahile direk inerek, sahilden bir viyadükle sahil yoluna giriş yapılabilirdi. Araçların, Yüzüncüyıl kavşağını dolaşmasına da gerek kalmaz ve o kavşak da yoğunluktan tıkanmazdı. Hatta doğu istikametinden gelen araçların, söz konusu kavşağa girmeden, kalkınma, üniversite ve fakülteye dönmesi için aynı yerden tek ikinci bir viyadükle bağlantı yapılabilirdi. (Tüm bunlar bir brifingle açıklayabilirim) c. Yine, Yomra İlçesinin giriş ve çıkışlarında bulunan kavşakların kaldırılarak bir an önce direk geçişlerin sağlanması gerekir. Bu kavşaklardaki trafik yoğunluğu ve kazalardan ötürü can ve mal kayıpları herkes tarafından bilinmektedir. Söz konusu kavşakların bulunduğu alanların coğrafi yapısı da bu tür yapılanmaya çok müsait olduğu görülmektedir. Bunlara bugün başlanmaz ise kısa bir süre sonra daha büyük sıkıntılara sebep olacağı malumdur. Trafiğin sıkışması bir yana hepsinden önemlisi can kaybımız devam edecektir. 7 d. Akçaabat, Yıldızlı istikametlerindeki geçişler aynı şekilde ışıklı kavşaklardan ve yaya geçişlerinden arındırılmalıdır. Bunlara bugün ivedilikle başlanılmalıdır. e. ! Bu yapılanmalar, yetkili mercilerin hazırlayacağı projeler ile iş çevrelerine reklam karşılığı verilebilir. Gerek devlete ve gerek se belediyemize de yük getirmemiş olurdu. Bu tür örnekler başka büyükşehir belediyelerinde çokça görülmüştür... 2. Sahil yolunun, çömlekçi ve tünel geçişi deniz üzerinden direk olarak sağlanmalıdır. Şehirlerarası olan sahil yolu, bilindiği üzere, Çömlekçi bölgesinden tünelle birlikte şehir içi yola düşmektedir. Bu bölgede bugün, çömlekçi liman kavşağına ne kadar direk geçiş verilirse verilsin – ki verilmesi çok zor olduğu bilinmektedir, ileride yine yoğunlaşacak ve tıkanacaktır. Uzun vadece çözüm olamayacaktır. Sonuçta bu bölge şehir içidir. Bunun için yapılması gereken en doğru ve an mantıklı çözüm; limanın üzerinden bir asma köprüyle geçmektir. Sahilden ( Forum Eyof parkının önünden veya eski çimento fabrikasının bulunduğu istikametten başlamak suretiyle) liman üzerinden iki ana direkle bir asma köprüyle moloz mevkiine (şimdiki yeni yapılmakta olan gasilhane camiinin bulunduğu hizaya) bir bağlantı yolunun yapılması, en doğru seçenek olacaktır. Üstelik bu, şehrin görünümüne de altın gerdanlık gibi bir görüntü kazandıracaktır. Diğer yandan ise yarın yük limanının kalkması durumunda bu liman bir yat limanı dönüştürülmesi durumunda çok yararlı olacaktır. Bu geçiş, sanırım bir Akyazı tüneli veya Deliklitaş mevkiindeki tünel kadar bir maliyete ancak sebep olabilir. 3. Şehir içinde ticari dolmuşların birleştirilerek, daha büyük ( küçük otobüsler) halinde toplu taşımaya dönüştürülmesi hızlandırılmalıdır. ( sanırım bu programda varmış) Bu taşımacılık sistemi ivedilikle uygulamaya sokulmalıdır. 4. Sahil boyunca, raylı sistemin ivedilikle çalışmaların başlatılması; Maalesef, şehrimizde birçok yatırımlar belli çevrelerce engellenmekte olduğu bilinmektedir. Bu ve benzeri birçok projeler, yıllar önce verilmiş vaatlere rağmen nedense (!) harekete geçilememiştir. Bu sisteme eğer taşımacılık esnafı sorun çıkartıyorsa onların da bu taşımacılığa dahil edilerek sistem bir an önce hayata geçirilmedir. 5. Şehir içi toplu taşımacılık için alternatif sistemler geliştirilmeli ve bunun için projeler aranmalı; Evet, şehrimizin coğrafi yapısı gereği ulaşım çok zor sağlanmaktadır. Bunun için şehrimize en uygun ulaşım türlerinden biri de havaraylı taşımacılık sistemidir. Bu sistem de bir an önce uygulamaya sokulmalıdır. Dolmuş esnafı buna da karşı çıkabilir. Bunun için böyle bir projeye onlar da dahil edilebilir. Daha doğrusu, şehirde yapılacak çeşitli toplu taşıma sistemine dolmuş ve minibüs esnafını da dahil ederek onların da katlılarıyla ve destekleriyle yapılması ve kazancının da o oranda pay edilmesi suretiyle mümkün olabilir. Yani devlet, dolmuş, minibüs hatta diğer esnafların hisse katkılarıyla çok daha erken ve kolay bir şekilde sorunlar çözülebilir. 6. Deniz taşımacılığı ivedilikle ve mutlaka uygulamaya sokulmalıdır; Bilindiği üzere, şehrimiz ve dolayısıyla bölgemiz bir sahil yaşam bölgesidir. Başka ülkeler denizcilik taşımacılığına ağırlık verirken biz bu yöntemi atıl vaziyette saklayıp kara ulaşımını zorluyoruz. Oysa deniz taşımacılığı bedava, bize kucak açmış bekliyor. İlçeler hatta iller arası, deniz taşımacılığına ağırlık verilmelidir. İstanbul deniz taşımacılığı ülkemizde bunun en güzel örnektir. Bu aynı zamanda turizme de büyük katkı sağlayacaktır. Yani ilimizin kültüre ve ekonomik gelişmesine de. Yine bu taşımacılığa da taşımacılık sektörü çeşitli şekillerde dâhil edilebilir. 8 7. Bölgemizin demir yolu; Samsun’dan Rize ve Batum’a uzanmak üzere, sahil boyu bir YHT yolu inşası acil ve elzemdir. Her ne kadar günümüze kadar engellenmiş ve güneyden Trabzon’a planlamış olan bir demir yolu olsa da bu hiç akılcı ve işlevsel değildir. Bu, aklıselim herkes tarafından da bu şekilde bilinmektedir ama nedense bölgemiz yetkilileri bu konuda gerekli dirayet ve akılcılığı gösterememişlerdir. 8. Trafikte “para” cezası yerine özgürlüğün kısıtlaması olan gerçek ceza uygulanmalıdır; Bilimsel olarak paranın da tanımı bellidir, hukukta cezanın ve suçun tanımı da. “Para” mübadele aracı iken bir anda nasıl oluyor da “ ceza aracı” haline dönüşebiliyor?! Bunun bilimsel hiçbir mantığı olamadığı gibi yaşamın tabiatına da aykırıdır. Olması gereken ise gerçek ceza yani belli bir puanı dolduran sürücü, belli bir süre hapis yatmalıdır. Bu durumda hem bir caydırıcılık söz konusu olur hem de eşitlik ilkesi sağlanmış olur. Bu, uzmanlar tarafından belirlenecek türde; ya ev hapsi ya da doğrudan, belli bir süre ceza evinde yatma olabilir. İnsan psikolojisi: “Bir insan, herhangi bir kuralı ihlal ederken veya suçu işlerken; bilinçaltından hızlı bir şekilde, o ihlalin ona yaptırımını düşünür. Eğer işleyeceği suçun veya ihlal edeceği kuralın yaptırımı, bedeli ona ağır gelirse o suçu işlemekten vazgeçer, kaçınır. O kuralı ihlal etmez. Değil, hafif gelirse veya bir önemi yoksa o suçu işlerken bir de haz duyar...” İşte bu durumda işlenecek suçun karşılığında gerçek ceza “ özgürlüğün kısıtlanması” olursa hem eşitlik ilkesi bozulmayacaktır hem de suç işleme oranı minimize olacaktır. 9. Kültür ve sanat etkinlikleri ile insanımızı eğitmek. Kültür ve sanat faaliyetleriyle sürekli olarak; eğlence, tiyatro, şiir, resim, karikatür gibi vb. etkinlikler ile insanımızı eğitme yoluna gitmeliyiz. Şehrimizde mevcut kültü sanat etkinlikleri bu meyanda değildir. Bu amaçla kültür sanat etkinlikleri düzenlenmelidir. Unutmamak gerekir ki “ siyasiler devleti, sanatçılar ise toplumu yönetir.” Sonuç olarak; Burada görülen o dur ki; bu güne kadar kanun yapıcıların yapmış olduğu yasalar caydırıcı olmaktan uzak kalmış olup daha çok, ancak devlete bir kazanç sağlamaktan öteye geçmemiştir. O zaman, aklın ve bilimin yolu doğrultusunda, yasalar yeniden gözden geçirilmeli ve gerçek manada hak ve hukuka uygun, eşitlik ilkesine dayalı ve caydırıcılıktan önce, yasalar ve kurallar medenice; sevdirilerek, özendirilerek düzen sağlanmalıdır. Vatandaş severek kurallara bağlı kalmalıdır. Zor kullanarak kuralları uygulamaya kalkmak günümüzün medeni çağına hiç uygun değildir, daha çok tahrik edici olur. Unutmamalıyız ki; “sevgi ve saygı; sükûnetin, huzurun ve eğitimin en önemli aracıdır. “ “ Sevgi; eğitim ve öğretimin oluğudur...” Saygılarımla...

Mümin Sağlam

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber