40 yıl önce bugün sabaha karşı tank sesiyle uyanmıştık!

Siyasal iktidarın temsilcileri her yıl olduğu gibi bu yıl da 12 Eylül darbesini lanetleyen açıklamalar yapacaklar. Darbe karşıtı nutuklar atıp, milli iradeden dem vuracaklar.

Ancak günümüz Türkiye’sinde iktidar cenahı tarafından atılan bu nutukların hiçbir karşılığı yoktur. Çünkü aradan geçen 40 yıla rağmen 12 Eylül faşist zihniyetinin izinde yürüyenler demokrasinin, özgürlüklerin, emeğin haklarının önüne yeni engeller dikmeye devam ediyor.

Emperyalizmin ve sermayenin çıkarları doğrultusunda gerçekleştirilen 12 Eylül faşist darbesi ile yaratılan siyasal-toplumsal iklim, bugün AKP eliyle sürdürülüyor.

Bugün, halkın büyük çoğunluğunun yoksulluk ve sefalet içinde yaşadığı, özgürlüklerinin kısıtlandığı, anayasa ve uluslararası sözleşmelerden doğan hakların askıya alındığı, gençlerin gelecek umutlarının yok edildiği, kamu emekçilerinin hukuksuz ve keyfi olarak açığa alınıp, işten atıldığı, ülkemizin siyasi, ekonomik ve askeri bakımından emperyalizme daha da bağımlı olduğu, gericiliğin toplumsal alanı kuşattığı bir ülkede yaşıyorsak, bu 12 Eylül ile birlikte kurulan ve bugün AKP iktidarıyla devam eden yeni sömürü düzeninin bir sonucudur.

12 Eylül faşizminin ilk hedefi ülkemizi emperyalist kapitalist sistemin sömürüsüne açan, ‘24 Ocak Kararları’ olarak bilinen emek düşmanı politikaları hayata geçirmek olmuştur.

Grev hakkı başta olmak üzere sendikal hak ve özgürlükler ‘OHAL’den istifade” edilerek yasaklanmıştır. Ülkede OHAL karanlığını yasalarda yaptıkları değişikliklerle kalıcı hale getirenler tıpkı 12 Eylül cuntacıları gibi, sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi verenleri hedef tahtasına koymuştur. Bu kapsamda KESK’e bağlı sendikaların üyesi 4 bin 284 kamu emekçisi sorgusuz, sualsiz işinden ekmeğinden edilmiştir. Ülkemiz sendikal haklar alanında dünyada en baskıcı, en kötü sabıkaya sahip ülkelerden biri haline getirilmiştir.

Milyonlarca işçi-emekçi tüm dünyayı sarsan pandemi koşullarında bile “çarklar dönsün, sömürü devam etsin” denilerek çalışmaya mecbur bırakılmaktadır. Salgın hastalığın tespit edildiği koşullarda bile işçiler ‘kapalı devre çalışma sistemi’ denilen kölece uygulama ile işyerinde çalışmaya zorlanmakta, can güvenlikleri yok sayılmaktadır.

12 Eylül darbesinin en temel hedeflerinden birisi olan iktidara biat eden tek tip insan modelinden bir toplum yaratma hedefi de AKP iktidarı tarafından devralınmıştır.

20 Temmuz 2016 tarihinde FETÖ/PDY adlı yapıya karşı ilan edildiği açıklanan OHAL iktidarın anti demokratik politikalarına itiraz eden tüm kesimleri baskı altına almanın aracı haline getirilmiştir.

12 Eylül rejimin Türk-İslam Sentezci anlayışı AKP-MHP ortaklığının ellerinde yeniden yeşertilmiştir. Ayrımcı, mezhepçi, ötekileştirici politikalarla farklı kimliklerin, farklı inançların “tekçi” bir zihniyetin baskısı altında ezilmesi hedeflenmiştir.

KESK olarak; örtülü veya aleni, postallı veya postalsız, modern veya post modern hangi sıfatla tanımlanırsa tanımlansın tüm darbelerin panzehiri olan emek ve demokrasinin

güçlerinin ortak mücadelesini örme konusunda üzerimize düşen sorumluluğu yerine getirmeyi sürdüreceğiz.

12 Eylül’ün 40 yıldır sürdürülen karanlığında AKP darbesi ile şiddetlenen tüm saldırıları geriletmeye, barışı egemen kılmaya dönük laik, demokratik bir ülke temelinde halkların özgürlüğü ve eşit yurttaşlık talepleriyle, yeni bir demokratik anayasayı hayata geçirinceye dek toplumsal muhalefetin tüm unsurlarıyla birlikte ortak mücadeleyi esas almaya devam edeceğiz.

KAHROLSUN 12 EYLÜL FAŞİST DARBESİ!

FAŞİZME VE DARBELERE HAYIR!

YAŞASIN EMEK, DEMOKRASİ VE BARIŞ MÜCADELEMİZ!

Engin NUR

KESK Trabzon Şubeler Platformu Adına

Dönem Sözcüsü

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber