Siyaset, idealistlerin değil, hesapçıların kirli ve çürümüş sahnesidir. Muharrem İnce’nin Memleket Partisi’ni terk edip CHP’ye sığınması, bu gerçeğin kirli yüzünü bir kez daha gözler önüne seriyor. Dün, CHP’yi “FETÖ ve PKK ile yavşak bir ilişki içinde” diyerek yerden yere vuran İnce, bugün aynı partinin kollarında. Ne değişti, Muharrem Bey? Hangi menfaat rüzgârı sizi bu kadar hızlı savurdu? Yoksa o ateşli sözler, yalnızca kişisel hesaplarınızın üzerini örtmek için sahnelenen bir tiyatro muydu?

Bu dönüş, yalnızca bir adamın değil, bir neslin umutlarını sırtından hançerlemenin hikâyesidir. Dün meydanlarda Memleket Partisi için mücadele edenler, aile sofralarında inançlarını savunanlar, gece gündüz bir alternatif yaratma hayaliyle uykusuz kalanlar, bugün bu ihaneti izliyor. Bu dönüş, o insanlara sırt çevirmekle kalmadı, onlardan geriye kalan son umudu da yerle bir etti. Eğer bu süreç başından beri CHP’ye dönüş için kurgulanmış bir senaryonun parçasıysa, bu ihaneti tarih bile affetmez.

Birleşerek Kaybetmek

CHP, yıllardır “birleşerek kazanacağız” sloganını dillerine doluyor. Ancak gerçek şu ki bu slogan, her defasında aynı kayıtsızlıkla ve aynı hatalarla hüsrana dönüşüyor. İnce’nin dönüşü de bu çürük senaryoya bir perde daha ekliyor. Kaybedenlerin oluşturduğu bu yığın, geçmişin hatalarını örtmekten başka neye yarar? Bu sözde birleşme, halkın gözünde bir yenilgi defilesinden ibaret.

Birleşme, vizyon ve liderlik gerektirir. Ancak CHP’deki birleşme, geçmiş kırgınlıkların üzerine yenilerini eklemekten öteye gitmiyor. İnce’nin bu geri dönüşü, yalnızca onun siyasi kariyerindeki bir başka kara leke değil; aynı zamanda CHP’nin yozlaşmış siyasetine de bir ayna tutuyor.

Alternatif Yol: Hayal mi, Yalan mı?

Türkiye siyasetinin tıkanmışlığı iki kutuplu yapının ötesine geçti. Ak Parti’yi yenmenin yolu, onun ve MHP’nin tabanından kopan oyları çekecek bir liderden geçiyor. Ancak bu lider CHP’nin mevcut kadrosundan çıkmayacak kadar uzak bir ihtimal. İmamoğlu mu? Özgür Özel mi? Hiçbiri Ak Parti seçmenine hitap edecek karizmaya veya liderlik vizyonuna sahip değil.

Bu noktada Mansur Yavaş gibi halkın gözünde dürüst ve güvenilir bir liderin adı öne çıkıyor. Ancak CHP’nin yozlaşmış iç dinamikleri, Mansur Yavaş gibi bir figürün bile önünü kesecek reflekslere sahip. Çünkü CHP, gerçek bir değişimden çok, mevcut yapıyı koruma refleksiyle hareket ediyor.

Plana Sadık Kalmak

Türkiye’nin siyasette ihtiyacı olan şey, ilkelerle yönetilen, kişisel hesaplardan arındırılmış bir sistemdir. Ancak bu sistem, Muharrem İnce gibi plana sadık kalmayı bilmeyen hesapçıların gölgesinde doğmaz. Bugün İnce’nin CHP’ye dönüşü, bu çürümüş siyasetin zirve noktalarından biridir.

Bu hikâyenin sonunda yalnızca bir lider değil, bir neslin idealleri de yıkılmıştır. Muharrem İnce’nin adını taşıyan bu “dönüş”, bir hesaplaşmadan ziyade bir çöküş olarak anılacaktır.

Plana sadık kalmadığınızda geriye ne kalır, Muharrem Bey? Yalnızca ardınızda bıraktığınız kırgınlıklar ve yıkılmış umutlar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber