Tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs büyük küçük, güçlü zayıf bakmadan dünyayı kasık kavuruyor.
   Önce sağlık sonra sosyal hayat olmak üzere ekonomi gibi hayatın birçok alanı tehdit altında!
          Bu zor dönemde daha anlayışlı ve yardımlaşmaya daha çok ehemmiyet göstererek davranmak gibi bir mecburiyetle karşı karşıyayız.
          Yetkililer koronavirüsün yapacağı tahribatın önüne geçmek için tedbir üstüne tedbir alıyorlar.
          Ve her gün yaşam konforumuz biraz daha zora giriyor.
          İşte bu zor dönemde birbirimize karşı çok daha anlayışlı ve hoşgörülü olmak zorundayız.
     Yurtdışı gezilerinden ülkeye dönenleri “14 günlük” bir zorunlu karantina süreci bekliyor.
          Elbette karantina şartları ne kadar mükemmel olursa olsun kendi evimizin rahatlığını sağlayamaz.
          Bu yüzden karantinaya alınanlardan homurdanmalar yükseliyor.
 Hem karantinaya alınanlar şikâyetçi hem de onların karantinaya alınabilmeleri için kaldıkları yurtlardan ayrılmak zorunda bırakılan öğrenciler şikâyetçi!
          Ancak yapacak bir şey olmadığının farkında varmak gerek!
          Daha büyük sıkıntılar ile karşı karşıya kalmamak için bu sıkıntıları göğüslemekten başka çare yok.
          Biliyoruz şimdi bu sözlerimiz sıkıntılara katlanmak zorunda kalanlar için, “Davulun sesi uzaktan kulağa hoş gelir” türünden şeyler.
          Bu noktada tevekkül içinde olmak gerektiğine inanıyoruz.
          Ve “yetkililerin yerinde biz olsak ne yapardık” sorusunu kendi kendimize sorarak yani empati yaparak soruna yaklaşmak gerek!
          Alınan tedbirler hoşa gitmeyen şeyler olabilir!
          Ama bu hoşumuza gitmeyen tedbirlerin bizim sağlığımız açısından gerekli olduğunu bilmemiz gerek.
          Bugün zor şartlar altında olduğumuz bir gerçek.
          Yarın daha da zor şartlar altına girmemek için bir takım sıkıntıları göğüslemekten başka çıkar yol yok.
   Alınan tedbirlere uymak, sıkıntıları göğüslemek, sabır ve tevekkül içinde bu dönemi atlatmak durumundayız.
          Aldığımız haberler iç açıcı değil ama daha beterlerini duymamak için bunlara katlanmak zorunluluğu var.
          Evet, zor günleri birbirimizi “suçlayarak” değil “anlayışla” karşılayarak daha kolay atlatabiliriz.
     Sabır, tevekkül ve duanın en güçlü silahlarımız olduğunu aklımızdan hiç çıkarmamalı ve alınan kararlara harfiyen uymalıyız.
    Kemal Özdemir

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber