Kent Konseyleri;  5393 sayılı Belediye Kanunu ve 26313 sayılı Kent Konseyi Yönetmeliği'ne dayanarak 2005 yılında kurulmuş yapılardır.  

                 Kuruluş amaçları; Kent yaşamında, kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, KENTİN HAK ve HUKUKUNUN KORUNMASI, sürdürülebilir kalkınma, ÇEVREYE DUYARLILIK, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, SAYDAMLIK, HESAP SORMA ve HESAP VERME, KATILIM, yönetişim ve yerinden yönetim ilkelerini hayata geçirmektir. 

                 Merkezi yönetimin, yerel yönetimin, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarının ve sivil toplumun ortaklık anlayışıyla, hemşehrilik hukuku çerçevesinde buluştuğu;  

                 KENTİN KALKINMA ÖNCELİKLERİNİN, SORUNLARININ, vizyonlarının sürdürülebilir kalkınma ilkeleri temelinde BELİRLENDİĞİ, TARTIŞILDIĞI, ÇÖZÜMLERİN GELİŞTİRİLDİĞİ, ORTAK AKLIN ve UZMANLAŞMANIN  ESAS OLDUĞU katılımcı ve çoğulcu yapılar ile yönetişim mekanizmalarını ifade etmektedir 

                Görüldüğü gibi amaçları bakımından ve amaçlarına uygun çalıştığında fevkalade mühim  oluşumlar olup, yerel yönetimlere yol gösteren, pıroje ve çözüm üreten, hesap soran ve verdiren, geniş toplumsal katılımı sağlayan yardımcı ve denetim sağlayan yerel,  resmi  ve önemli STÖ konumundadırlar 

                Kuruluşlarının üzerinden oldukça uzun bir süre geçmesine rağmen, hem AMAÇLARINA UYGUN ÇALIŞMAYAN, HEM DE AKTİF OLMAYAN bu oluşumlar üzerinde gözlem yapmakta ve düşünmekte, atıl konumlarının sebepleri üzerinde durup bir makale yazmayı düşünürken, tam da düşündüklerimi birebir ifade eden, Samsun’da yapılan bir bilimsel araştırmaya i.net taramalarında rastladım. 

                Mevzu ile ilgili Samsun 19 Mayıs Üniversitesi İİBF öğretim üyesi Doç. Dr. Ahmet Mutlu’ya ait, hislerimize ve düşüncelerimize tercüman,  meramımıza mucip bilimsel araştırma ile ortaya koyduğu “Kent Konseylerinin Siyasal İşlev ve Siyasal Kimlik Paradoksu” başlıklı yazısından pasajlar iktibas ederek meramımı aktarmak üzere bu makaleyi yazdım. 

                 İşte o, Kent Konseylerini sorunlu ve atıl kılan, sebeplerini ortaya koyan  incele ve araştırma yazısından bazı pasajlar: 

               “Kent konseyleri, genel olarak yönetişimin mantığından kaynaklanan ve de Belediye Yasası’yla kendisinden beklenen siyasal işlevlerini yerine getirmekte çeşitli sorunlar taşımaktadır. Bu sorunların temel kaynağı ise kent konseylerinin pratikte SİYASAL İŞLEVLERİN DEĞİL, SİYASAL KİMLİĞİN ESAS ALINARAK OLUŞTURULMALARIDIR.” 

                  “Sorunlu bir nokta olarak, pratikte belediye başkanı odaklı “SİYASAL KİMLİKLİ” olmak zorunluluğu  uygulamada dikkati çekmektedir.” 

                  “ Kent konseylerine kent halkının karar ve uygulamalara katılabilmesi, uygulamalar hakkında bilgi alabilmesi bakımından önemli bir misyon yüklenmiş olmakla birlikte, bu alanda yazılı olanların pratiğe geçirilebilmesi ve öngörülen hedeflerin gerçekleşebilmesi için zamana ihtiyaç olduğu ileri sürülmektedir. Çünkü yasal olarak zorunlu tutulan bu konseyler birçok yerde “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN” kabilinden kurulmaktadır. “HESAP SORMA VE ÖNERİ GELİŞTİRME YERİNE, KATILIMCILARIN ŞOV YAPTIKLARI SİYASET ARENASI işlevi görmektedir. Bazı yerlerde tamamen KENT YÖNETİMİNİN KONTRÖLÜNDE, KENT YÖNETİMİNİ MEŞRULAŞTIRMA FONKSİYONU icra ederken, bazı yerlerde de muhalefetin kontrolünde, siyasi yıpratma aracı olarak iş görmektedir” 

                   “ Kanunda kent konseyi kararlarının, belediye meclisi için sadece “DANIŞMA” niteliği taşıması, katılımcılığa dayalı olarak oluştuğu kabul edilen bu kararların pratiğe aktarılmasının “KONTROLE”e ve “ONAY”a tabii kılınması, yerel demokrasinin işlevselliğini engelleyen en önemli nokta olarak görülmektedir.” 

                    . “Çeşitli platformlarda yapılan çalışmalar sonucunda elde edilen bulgular göstermektedir ki, KENT KONSEYLERİNİN  yürütülmesinde İNSİYATİFİN BELEDİYE BAŞKANLARININ ELİNDE OLMASI ÖNEMLİ BİR SORUNDUR.” 

                       “Birçok k e n t konseyinde KONSEY BAŞKANI, AYNI ZAMANDA BELEDİYE BAŞKANI, BELEDİYE BAŞK. YARDIMCISI YA DA BELEDİYE MECLİS ÜYESİDİR. Bu durum halkın katılımına daha geniş yelpazede aracılık etmesi gereken konsey faaliyetlerinin DARALMASINA neden olmaktadır.” 

                       “Siyasal eğilimi hangi partiden olursa olsun, BELEDİYE BAŞKANLARI KENTTE YEREL İKTİDARLARINI KULLANMALARI SÜRECİNDE, OLASI MUHALEFET UNSURLARI OLUŞMASINI İSTEMEMEKTEDİRLER.” 

                      “ Deyim yerindeyse BELEDİYE BAŞKANLARI, “KENTİN TEK HAKİMİ” OLARAK YÖNETME  eğilimindedirler.” 

                       Öte yandan ülkemizde gerek halkın siyasal kültür eğilimi, gerek yöneticilerin bu kültürün gereklerine göre davranmaları ve gerekse BELEDİYE BAŞKANININ BELEDİYE TEŞKİLATI ÜZERİNDEKİ BASKINLIĞI, mevzuatta yer alan yerel demokrasiyle ilgili düzenlemelerin pratiğe aktarılmasını  GÜÇLEŞTİRMEKTEDİR. Bu çerçevede KENT KONSEYLERİ, MEVZUATTAKİ YETERSİZLİKLERE DE BAĞLI OLARAK, BELEDİYE BAŞKANLARININ UHDESİNDE OLUŞMAKTA; bu durum da kent konseylerinden beklenen siyasal işlevlerin gerçekleşmesini  ENGELLEMEKTEDİR”. 

                      “Mevcut durumda kent konseyleri hakkındaki yaygın kanaat, bu kurumların BELEDİYENİN “BİR DAİRESİ” olduğu; kent konseyi yönetiminin belediye başkanının onayıyla ve onun siyasal görüşleri paralelinde oluşturulacağıdır. Bu kanaat, belediye başkanları tarafından, yönetim sürecinin olmazsa olmazı olarak algılanmaktadır. Bir diğer deyişle, bir kentteki kent konseyinin belediye ile çalışabilmesi, belediye başkanının onayladığı bir yönetimin oluşmasıyla olanaklı görülmektedir. Nitekim bu duruma uygun biçimde oluşturulmayan kent konseylerinin, o kentteki belediye ile birlikte çalışması olanağı ortadan kalkmakta ve pratikte hiç bir işlev gerçekleştirememektedir.” 

                     “Sonuç itibariyle; kent konseylerinin yerel demokrasinin işlevselleşmesi için etkin kurumlar olması tasarlanıyorsa, öncelikle bunların siyasal işlevlerinin ön plana çıkarılması ve YASAL-YÖNETSEL DÜZENLEMELERİN bu çerçevede YENİDEN YAPILMASI GEREKMEKTEDİR. Böyle bir amaç, KENT KONSEYLERİNİN, BELEDİYE YÖNETİMİNİN SİYASAL KİMLİĞİ ALTINDA BİÇİMLENMESİNİN  ÖNÜNE GEÇMEYİ DE İÇERMELİDİR. Buna göre kent konseylerinin Batı’da olduğu gibi BELEDİYE YÖNETİMLERİNDEN BAĞIMSIZ BİR KURUM OLMALARINI ve görüşlerinin “DANIŞMA” değil, “KARAR ” olmasını sağlayacak düzenlemelere ihtiyaç vardır. Kuşkusuz böyle bir düzenlemenin, yerel düzeyde ikili iktidar yapısına yol açmayacak biçimde, “ince eleyip, sık dokuyarak” yapılması gerekir.” 

                       Yapılan bu bilimsel çalışmadan da açıkça görüleceği gibi, KENT KONSEYLERİ  SORUNLU VE ATIL DURUMDADIR VE YENİDEN YAPILANDIRILARAK, BAĞIMSIZ, KENT HALKINI TÜMÜYLE TEMSİL EDEN, PIROJE ÜRETEN, DENETLEYEN, HESAP SORAN VE HESAP VERMEYİ SAĞLAYAN, DANIŞMA NİTELİĞİNDEN ÇOK, BELEDİYE İDARESİNCE UYGULANMAK ÜZERE “KARAR” MERCİİ HALİNE GETİRECEK BİR YASAL VE YAPISAL DÜZENLEMEYE İVEDİ İHTİYAÇ DUYULMAKTADIR. Kent Konseyleri mevcut haliyle, hocanın da belirttiği gibi  gayri faal, ismi var cismi yok halde ve “DOSTLAR ALIŞVERİŞTE GÖRSÜN”  işlevsizliğinde devam edecektir. 

                        Doğru yapılandırılması ve sağlıklı işletilmesi halinde, aynı zamanda bir DÜŞÜNCE KURULUŞU olan Kent Konseyleri, kent yaşam ve geleceğine çok mühim hatta HAYATİ katkılar sunabilecek TOPLUMSAL MUTABAKAT, ORTAK AKIL kuruluşlarıdır. 

                        Kent konseyleri amacına uygun ve tam olarak sağlıklı çalışır olsa,

                        Boztepe'yi perişan eden, silüetini, tabiatını bozan o ucube viyadükler yapılmazdı.

                        Tırabzon'un tarihi kimliği kaldırım taşları heder edilmez, başta Maraş caddesi olmak üzere kaldırım döşeli caddelerimizden sökülmez, suni/yapay malzemelerle kaplanmaz, Meydan'ın kimliği bozulmazdı.

                         Pazarkapı'nın tarihi kimliği korunur, O.Hisar belediyebinası ve Kaymakamlık oraya yapılmaz, boşaltılıp denize açılan vadi, tekrar bu binalarla kapatılmazdı.

                         Balıkhane oraya yapılmaz, Kadınlar pazarı yıkılıp, aynıo yere sıkıştırılmazdı.

                         Otobüs terminalı D.Dere yatağına yapılmazdı.

                         Lütfi Göktaş ormanı, Ekopark diye tahrip edilmez, tam bir akciğer olarak kalırdı.

                         Hastahane sayısı çok fazla olan şehrimize, Şehir Hastahanesine gerek kalmaz, Sıtat ve hastahane oraya yapılmazdı.

                         Çukurçayır ve Boztepe betonlaşmaz, Botanik park alanındaki onca ağaç yok edilmezdi.

                         Saymakla bitmeyecek daha nice hatalar yapılmazdı.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber