banner240

Saadet Partisi Trabzon 10. Olağan İl Kongresi Genel Başkan Mahmut Arıkan'ın katılımıyla gerçekleştirildi

SAADET PARTİSİ GENEL BAŞKANI SN. MAHMUT ARIKAN’I 13 TEMMUZ 2025 TARİHLİ TRABZON İL KONGRESİ KONUŞMASINI ŞU SÖZLERLE SÜRDÜRDÜ

Sümela’nın gölgesinde, Uzungöl’ün yansımasında, Haldizen’in serinliğinde, Maçka’nın dağ kokusunda;

Çarşıbaşı’nın, Düzköy’ün, Vakfıkebir’in, Of’un, Arsin’in, Hayrat’ın, bereketinde;

Zigana’nın eteklerinde, Karadere’nin kıyısında, Ortahisar’ın coşkusunda, Sürmene bıçağının keskinliğinde, Akçaabat köftesinin dumanında;

Horonun, kemençenin, hamsinin, mıhlamanın, fırtına gibi delikanlıların şehri.
Asaletini sisinden, kudretini kayasından almış Trabzon’un güzel insanları…

Yomra’dan Araklı’ya, Dernekpazarı’ndan Köprübaşı’na, Şalpazarı’ndan Beşikdüzü’ne, Çaykara’dan Tonya’ya kadar Trabzon’un dört bir köşesinde alın teriyle iz bırakan Millî Görüşçü kardeşlerim,

Dünyaya değer katan hanımefendiler, beyefendiler ve sevgili gençler,
Hepinizi en kalbî duygularımla, hürmet ve muhabbetle selamlıyorum.
Bugün burada, Bu salondaki heyecan ve coşkuyla, 
•    Yaşanabilir Bir Türkiye özlemine,
•    Yeni Bir Dünya idealine dair büyük bir adım atacağız. 

Biz bugün sadece Trabzon İl Kongremiz için değil,
yapılacak ilk seçimlerde
Saadet Partisi İktidarının müjdesini vermek için bir araya geldik. 

Hoş geldiniz, sefalar getirdiniz.

    TRABZON
Değerli arkadaşlar, bugün bizler için tarihi bir gün!

•    Fatih Sultan Mehmet’in Fethettiği, 
•    Yavuz Sultan Selim’in Valilik yaptığı,
•    Kanuni Sultan Süleyman’ın doğduğu,
•    Erbakan Hocamızın Milli Görüşçülere son kez seslendiği Trabzon’umuzdayız.

Trabzon;
Suyun ve toprağın, yemyeşil bir coğrafyada,
tarihle, kültürle, sanatla, türküyle buluştuğu bir şehir. 

Ama ne yazık ki;
Bugün bu güzelim şehir turizmde, ekonomide, altyapıda, ulaşımda
hak ettiği noktaya gelemedi.
Bu cennet parçasını bile plansızlıkla, hoyratlıkla, ilgisizlikle zorluklara mahkûm ettiler.

    BU ŞEHİR GÖRMEZDEN GELİNEMEZ!
Değerli kardeşlerim,
Ben çok iyi biliyorum, Trabzon yıllardır görmezden geliniyor!

Niye böyle söyledim;
Limanıyla, havaalanıyla, stratejik konumuyla Karadeniz’in kalbi olan Trabzon,
teşvik paketlerinde hâlâ 3. Bölgede.

Bu yüzden Trabzon hakettiği yatırımları alamıyor.
İşte bu yüzden biz diyoruz ki;
Artık Trabzon 5. veya 6. teşvik bölgesine alınmalıdır!

    BİTMEYEN YATIRIMLAR
Öte yandan; bu güzel şehre şöyle bir bakıyorsunuz!
Trabzon; bitmemiş projeler, gelmemiş hizmetler şehri olmuş.

Mesela, hatırlayacaksınız;
•    2009’da Gülcemal projesi vardı,
•    2014’tede bitecekti,
•    Ancak projeye 2015’te başlayabildiler.

Ne oldu sonra?
HİÇBİR ŞEY OLMADI.
Bir de Gülcemal Projesi bitmeden başlatılan, Ganita-Faroz Projesi var!

Allah aşkına ya soruyorum; hangi akıl size aynı hat üzerinde başlanmış bir proje bitmeden, yeni bir projeye başlattı?

Başka bir örnek; Pelitli bulvarı!
2011 yılında temel attınız.
2027’de tamamlayacağız dediniz.
28 km’lik projenin 14 yılda 1 kilometresini yapamadınız!

    DÜZYURT MAHALLESİ
Biz bu şehrin yöneticilerine
Doğru dürüst “yatırım yapın, projeleri vaktinde bitirin” diyoruz ama
yöneticiler bizi yine yanlış anlıyor.

Danıştay’ın iki kez reddetmesine rağmen,
Düzyurt mahallemizde ısrarla “sanayi bölgesi” planlanıyor.

Değerli arkadaşlar, bakınız
Biz doğru yatırımları, üretimi sonuna kadar destekleriz.

Ancak bu proje hakkında Şehir Plancıları Odası’nın uyarıları açık.
BU PROJE, DÜZYURT'UN TARIM ARAZİLERİNİ, TEHDİT EDİYOR.

Tabii! Uzungöl’ümüzün halini gördükten sonra bu yapılanlara şaşırmıyoruz.

    TURİZM
Değerli dava arkadaşlarım,
Trabzon;
•    Allah vergisi doğasıyla,
•    Köklü tarihiyle,
•    Zengin kültürüyle başlı başına bir hazine.

Ama ne yazık ki bu hazine,
Plansızlıkla, rantla, betonla her geçen gün talan ediliyor!

İşte Uzungöl’ün hali ortada!
Eskiden bir doğa harikası olan Uzungöl, bugün beton yığınına döndü.

Yaylalar, bir zamanlar nefes alınan yerlerdi; 
şimdi “İMAR aflarıyla İMHA edilmiş” mekânlara dönüşüyor!

Biz bunu kabul edemeyiz.

Trabzon’u;
•    tek bir turizm profiline mahkûm eden
•    her yeri ranta açıp betonlaştıran anlayışa biz karşıyız.

    ÇAY MESELESİ
Turizmden yüzümüz gülmüyor, bari tarımda bu şehri kalkındıralım diyoruz.
Ama bu tarafta da durum pek iç açıcı değil!

Niye böyle söylüyorum?

Hatırlayacaksınız,
2024 yılında çay üreticimizin beklentisi 25 liraydı.
ÇAYKUR çıktı, 17 lira + 2 lira da destek vereceğim dedi. 
Bu üreticiye “sen benim umurumda değilsin ne halin varsa gör” demek!
2025’e bu yıla geldik.
bu sene de çaya 25 lira 44 kuruş verdiler.
Ama çay üreticisinin beklentisi en düşük 36 liraydı.

Allah’tan korkmak lazım!

Böyle çiftçinin halinden anlamayan tarım politikası olur mu?
Çay üreticisi böyle kalkınır mı Allah aşkına?

Daha,
•    Kota ve kontenjan zulmünü
•    Kaçak çay meselesini konuşamıyoruz bile!

    FINDIK MESELESİ
Tabii… Bir de fındık var…

Merhum Erbakan Hocamız,
“Türkiye'nin elindeki fındık
Siyonist İsrail'in elinde olsa idi
eczanelerde taneyle ilaç olarak satılırdı.” derdi. 
Fındık bu kadar değerli bir ürün. 

Doktorlarımız bilir, fındık, kalp sağlığına iyi gelen oleik asit içerir. 
Düzenli olarak tüketilen fındık kalp hastalıklarına dair riski azaltır, 
ayrıca kolesterol seviyesini de düşürür.

Durum böyleyken;
fındık hem kalp krizi riskini azaltıp hem kolesterolü düşürürken,
bu iktidarın açıkladığı fındık taban fiyatları,
fındık üreticimizin tansiyonunu fırlatıyor kalp krizi riskini artırıyor.

Trabzon’umuz, son 28 yılın ortalamasına baktığımızda
Türkiye'nin toplam fındık üretiminin yaklaşık %8,75'ini karşılıyor.
Toplam fındık ihracatının %33'ünü gerçekleştiriyor.
Ben Trabzonlu fındık üreticisi, çay üreticisi kardeşlerimi tebrik ediyorum.
Allah sizlerden razı olsun.

Arsin’den Akçaabat’a, Yomra’dan Beşikdüzü’ne kadar
Trabzon’un dört bir yanında
•    güneşin altında,
•    yokuşlarda, 
•    dikenler içinde fındık toplamak için alın teri döküyorsunuz.

Biliyorum ki, fındık; zahmetli, meşakkatli ve sabır isteyen bir üründür.
Ve yine biliyorum ki sizler, BU EMEĞİN KARŞILIĞINI ALAMIYORSUNUZ.

Fındık üreticisi artık kazanmıyor.
Neden; maliyet girdilerine yetişemiyor.

Destek ödemeleri hakkaniyetli olmalı. 
Taban fiyatı sezon öncesi açıklanmalı. Bu sene fındık taban fiyatı en az 300 TL olmalıdır.

Biz fındık taban fiyatını açıkladığımızda kemençeli kutlamalar yapılıyordu,
siz fiyat açıklayınca üretici matem havasına giriyor!
54. Hükümet fındık fiyatını açıkladığında fındığa %467 zam yapmıştı!

Bu yıl fındık taban fiyatını 300 lira olarak açıklamazsanız;
TMO’nun adı, “Tarımda Mağduriyet Ofisi” olarak kalmaya devam edecektir!

Çok ilginç!
FINDIĞI EN FAZLA BİZ ÜRETİYORUZ ama EN AZ BİZ KAZANIYORUZ! 
•    Fındık bizde,
ama borsası Hamburg'da. 

•    Fındık üretimi bizde,
ama kazanç küresel şirketlerde. 

•    Bereketli topraklar bizde,
ama parası kapitalist sermayede. 

Benim çiftçi kardeşim üretiyor,
Ama parayı İtalyan şirketler kazanıyor. 
Benim Trabzonlu hemşerim emek veriyor
ama nimetini Hamburg'daki fındık lobileri yiyor. 

Fakat iktidar;
•    çiftçimiz zarar ediyor diye biz uyardıkça
hatalarından dönmek yerine, çiftçimize daha büyük zarar verecek politikalarla yoluna devam ediyor. 

•    Fiskobirlik neredeyse lağvedildi,
•    Ziraat odaları, etkisiz hale getirildi,
•    Ticaret borsaları, fiyat ilan edemez duruma getirildi. 

Kısacası fındık üreticisinin yanında durması gereken
ne kadar kurum, ne kadar kooperatif varsa,
hepsi etkisiz hale getirildi.

Peki kim güçlendi?
Kapitalist şirketler, birkaç aracı ve küresel sermaye. 

Kaybeden kim oldu? Benim Trabzonlu hemşerim. 

    TRABZONSPOR
“Yahu başkanım geldin içimizi kararttın, bu güzel şehirde hiç mi iyi bir şey olmuyor” diyenlerimiz vardır.
Elbette iyi giden şeyler var!
Bizim gurur kaynağımız, Trabzonspor’umuz var!


Trabzonspor:
•    Bu şehrin ruhunun, hassasiyetinin, azminin simgesidir. 
•    Eren Bülbül'ü unutmayan vefanın adıdır Trabzonspor,
•    Ahmet Minguzzi'yi sahiplenen hassasiyetin adıdır Trabzonspor. 

Bizler gördük!
İstanbul’da şampiyon olunur ama Trabzon'da şampiyon olarak yaşanır!

Ben inanıyorum ki;
Trabzonspor Fatih Tekke hocamızla kendi evlatlarıyla daha da başarılı bir kulüp olacak
ve sadece süper lig değil,
bir gün bu şehre Avrupa Kupası da getirecek. Ben buna yürekten inanıyorum!

    BİZ MİLLETTEN YANAYIZ
Değerli dava kardeşlerim, bugün bu şehirde;
•    Sadece 28 kişilik bir kamu kadrosuna 29 bin kişi başvuruyor.,
•    Yaylalarda atık su derelere karışıyor,
•    Gençler ancak sezonluk iş bulabiliyor.,
•    Projeler vaat ediliyor ama tamamlanmıyor.
Bütün bunlar bu şehirde oluyorsa burada işler yolunda gitmiyor demektir.

Biz sorunları da biliyoruz, çözümlerini de biliyoruz.
İnanın bunlar zor şeyler değil, imkânsız da değil!

Yeter ki idarecilerimizin niyetleri doğru olsun,
yeter ki öncelik milletin, Trabzonlu kardeşimin alın teri olsun!
İktidar;
•    samimi olursa,
•    küresel sermayenin değil, bu toprağın üreticisinin yanında durursa,
bu sorunların tamamı çözülür!

Fındıktan madene, altyapıdan eğitime, turizmden hayvancılığa kadar,
her başlıkta çözüm var!
Ama önce bir karar lazım:
Ya ranttan yana olacaksınız, ya Milletten yana!

Biz kararımızı verdik!
BİZ MİLLETTEN YANAYIZ, BİZ TRABZONLUDAN YANAYIZ!

İnşallah, Allah’ın izniyle, milletimizin desteğiyle;
bu sorunların hepsini birer birer çözeceğiz! Hiç şüpheniz olmasın!

    FARKINDAYIZ – GÖRÜYORUZ – BİLİYORUZ 
Değerli dava kardeşlerim,
Biz sadece bu coğrafyanın değil;
“yeryüzünün vicdanı” olan bir partinin mensuplarıyız.  

Sadece 86 milyonunun değil; 8 milyarı aşan dünya nüfusunun
“insanca bir yaşam” sürebilmesi için siyaset yapıyoruz.

•    Hem omuzlarımızdaki sorumluluğun
hem de coğrafyamızdaki gerçekliğin
FARKINDAYIZ.

•    Siyasetin, siyaset yapan aktörlerin
ABD ve İsrail ile olan bağımlılık ilişkisini
GÖRÜYORUZ.

•    Refah-Yol hükümetine yapılanlardan sonra
kimlerin kimlerle ilişkileri oldu hepsini
BİLİYORUZ.

•    Küresel Çetenin;
Hedeflerine ulaşmak için
enstrüman değiştirmedeki maharetini de
BİLİYORUZ.
    YENİ BİR SÜREÇ
İşte, hepinizin malumu;
Ülkemiz ve bölgemiz yeni bir sürecin içerisinde.

MHP Genel Başkanı Sayın Bahçeli’nin,
DEM Milletvekillerinin elini sıkmasıyla başlayan süreç,
Geçtiğimiz Cuma günü yeni bir evreye geçti.

    MİLLİ GÖRÜŞ’ÜN TECRÜBESİ
Her şeyden önce şunu -özellikle- hatırlatmak isterim;

•    Bizler bu meselenin çözümü için ilk inisiyatifi alan,
ilk bedel ödeyen hareketiz.

Kimsenin cesaret edemediği bir dönemde,
Erbakan Hocamız 1994’te Bingöl’de o meşhur konuşmasını yapmış
Bunun için DGM’de yargılanmış ve kendisine siyasi yasak getirilmişti.

Bizim bu konuda samimiyetimizi, görmek isteyen, şöyle bir tarihe baksın yeterli olacaktır!

    AK PARTİNİN SÜREÇ YÖNETİMİ
Biz bu sürecin başından beri,
Hem kaygılarımızı hem de katkılarımızı dikkatle hep kamuoyuyla paylaştık.

BİZİM EN BÜYÜK KAYGIMIZ:
AK Parti’nin süreç yönetimi ile ilgili samimiyeti.
Çünkü biz daha önce de; ne yaptıklarını, nasıl yaptıklarını çok iyi biliyoruz!

Bakınız; ben Saadet Partisi Genel Başkanı olarak,
•    aynı zamanda milletvekiliyim.
•    Bizim Mecliste grubumuz var.
•    Başkanlık divanında, komisyonlarda üyelerimiz var.
İnanın; meclisteki 592 vekilden çoğu, 
neler olup bitiyor, gizli görüşmelerde ne kararlar alındı; haberdar değil. 
Buna AK Parti, MHP ve Dem Partili vekiller de dahil.

Mesela;
Dün öğrendik ki Cumhur ittifakı artık AK Parti, MHP ve DEM partiden oluşacakmış.

    DURUM TESPİTİ YAPMAK SİYASET YAPMAK DEĞİLDİR!
Tüm bunlardan sonra;
•    Birtakım gazeteciler,
•    Birtakım analistler, uzmanlar,
•    Birtakım siyasetçiler,
Birçok yorumda bulundular.

Şunu net ifade ediyorum:
DURUM TESPİTİ YAPMAK SİYASET YAPMAK DEĞİLDİR!

Peki biz ne yapacağız?

Biz;
hem gelişmeleri okuyacağız,
hem de sürece yön vereceğiz!

    “TERÖRSÜZ” DEMEK YETMEZ
Barış; sadece silahların susması değildir.
Barış; herkes için esenliktir, tam bir iyilik halidir.

•    Düşüncenin cezalandırıldığı, 
•    Ekranların karartıldığı, 
•    Emeğin sömürüldüğü,
•    Umutların söndürüldüğü,
•    Cezaevlerinin dolup taştığı,
•    KHK mağduriyetlerinin devam ettiği,
•    Yerel yönetimlerin baskılandığı,
•    Seçme ve seçilme hakkının buharlaştırıldığı bir sürece
TERÖRSÜZ TÜRKİYE DEMEK BİR ANLAM İFADE ETMEZ.

İktidarın hukukun dışına çıkması,
hak ve özgürlükleri kısıtlaması da bir terördür, en azından PSİKOLOJİK TERÖRDÜR. 

•    Biz;
“Yaşanabilir Bir Türkiye” istiyoruz. 

•    Biz;
“Yeniden Büyük Türkiye” istiyoruz.

•    Biz;
Hak ve adalet ekseninde “Yeni Bir Dünya” İstiyoruz.

Saadet Partisi;
•    Hakikatle yüzleşmek,
•    muhatabıyla helalleşmek
•    ve bölgenin tüm halkları olarak kucaklaşmak için
üzerine düşeni yapmakta
TEREDDÜT ETMEYECEKTİR.

Yine Saadet Partisi,
bölge halklarını, kardeşlerimizin aleyhine “yeni savaşların hazırlığı” olan her bir süreci hem ifşa edip hem de baskılamaktan
GERİ DURMAYACAKTIR.
    İÇERDE CEBERRUTLUĞA DIŞARDA SAVAŞA KARŞIYIZ
Daha net anlaşılsın diye söylüyorum;
•    içeride iktidarın ceberrutluğuna imkan veren, 
•    dışarıda bölge halklarının birbirlerine karşı savaşmaya sürükleyen,
HER SÜRECİN KARŞISINDAYIZ.
Biz;
•    ne kin ve öfke ile hareket ederiz
•    ne de emperyal politikalara teslim oluruz.

Kendimiz için ne istiyorsak
kardeşlerimiz için de aynısı istemekte tereddüt etmeyiz.

    ON İKİ ŞEHİDİMİZ
Biz bin yıldır bu topraklarda kardeş olarak yaşadık.

Kendimiz için ne istiyoruz?
Bu coğrafyada yaşayan tek bir kimsenin yüreğine, ocağına artık ateş düşmesin istiyoruz.

İşte! Tam 1 hafta oldu!
Ordu Kongremizin dönüşünde Trabzon’daydım ve şehit haberlerini burada aldım.
12 gencecik vatan evladını toprağa verdik.

Ben bir kez daha şehitlerimize,
Allah’tan rahmet, kederli ailelerine sabır ve metanet diliyorum.

Bu milletin ne kadar asil bir millet olduğunu, şehitlerimizin ardında bıraktığı hikayelerden gördük.
•    Kimisi yetimlerin hamisi olmuş,
•    Kimisi gençlere abi olmuş,
•    Kimisi hayırlı evlat,
•    Kimisi en ön safın gönüllüsü olmuş!

Bu süreçte, yüreğimize düşen acılar kadar,
Aklımıza düşen sorular da oldu.

Gurur kaynağımız olan,
Terörle mücadele konusunda dünyanın en tecrübeli ordusu olan ordumuzun,
metan gazı gibi öngörülebilir, ölçülebilir bir sebeple şehit vermesini biz kabul edemeyiz.
Bakın, bu bir metan gazı dedektörü.
Piyasadan, alışveriş sitelerinden 1.500 liraya alabiliyorsunuz.

Allah aşkına!
Bizim askerimizin canı bu kadar mı kıymetsiz!
Biz internetten bile alınabilecek bir dedektör olmadığı için mi,
12 evladımızı şehit verdik?
Biz bunu düşünmek bile istemiyoruz!
Burada ihmal açık.

O yüzden,
Bu ihmalin sorumluları derhal tespit edilmeli
ve milletimiz adına hesap sorulmalıdır.

    BÖLGEMİZDE YAŞANANLAR
Değerli dava kardeşlerim,
Az önce ifade ettiğim gibi:
Ülkemiz ve bölgemiz yeni bir süreç içerisinde.

Ülkemiz de yaşananları anlamak için, bölgemizi de iyi analiz etmemiz gerekiyor.

Gazze’de zulüm devam ederken;
•    Lübnan’da, Yemen’de karışıklıkları,
•    Suriye’de kararsızlıkları,
•    İran’da saldırıları,
•    Türkiye’ye, Pakistan’a tehditleri izlemeye devam ediyoruz.

Trump ve Netanyahu, yine boş durmuyorlar ve bir şeylerin peşindeler!
Biliyorsunuz geçen hafta bu “iki kafadar” Washington’da yeni işgal planlarını görüştü.

Öyle görünüyor ki;
ABD’yi arkasına alan Netanyahu
bölgenin tek aktörü olmak için büyük çaba gösteriyor.
Gazze’de yeni bir “toplama kampı” planları yaparken,
Kıbrıs’ı da ihmal etmiyorlar.

Gündeme gelmedi ama size önemli bir ayrıntı vereceğim.
Geçtiğimiz hafta, Güney Kıbrıs tarafından Muhalefet lideri çıktı ne dedi biliyor musunuz?
“İsrail ülkemizi işgal ediyor. Vatandaşlık alıyorlar, toprak alıyorlar, sinagog-okul yapıyorlar” dedi. Adeta feryat ediyor.

21.    “KRİZLE GELEN FIRSAT”!
Geçtiğimiz hafta sizler de gördünüz:
Tel Aviv sokaklarına dev panolar asıldı.
Üzerinde: “Abraham İttifakı” yazıyor.
Altında ise; katil Netanyahu ve Trump, el ele vermiş, “Yeni Ortadoğu”nun haritasını çiziyor!

Web sitesini açınca çıkan görüntüyü de sizlere göstermek istiyorum.
Fotoğraflarda yok yok! Bütün bölge ülkeleriyle, en stratejik görüşmelerden kareler var.

Ortada ne yazıyor?
“Krizle Gelen Fırsat; Ortadoğu’da Yeni Bir Bölgesel Düzen” yazıyor.

Arkadaşlar “kriz” dedikleri ne biliyor musunuz?
•    Gazze’de öldürdükleri 56.000, kaybolan 400.000 insan!
•    Lübnan’da katlettikleri binlerce masum!
•    Yemen’de körükledikleri mezhep ayrılıkları!
•    Suriye’de oluşturdukları istikrarsızlık!
•    İran’da yaptıkları suikastlar, sabotajlar!

İşte, “kriz” dedikleri bunlar!
Kendi elleriyle oluşturdukları, büyüttükleri krizlerden bahsediyoruz!

Gazze’ye, Kıbrıs’a, Telaviv’e baktık.


Şimdi size bir bilbord daha göstereyim
Bu sefer ki bilbordumuz Şam sokaklarından.

Bilbord’da “Teşekkürler Suudi Arabistan, Teşekkürler Amerika” yazıyor.
Trump ve Prens Selman yan yana!

İşte o meşhur “Abraham ittifakı” dedikleri bu!

İşte bu yüzden,
biz; Suriye’ye giderken 50 dolar vize ücreti ödemek zorunda kalacağız.

Halbuki ne kadar uyarmıştık!
Bize olmadık iftiralar atmışlardı!
Sonuçta geldiğimiz nokta bu!

    İBRAHİM ADIYLA, NEMRUT DÜZENİ KURULMAZ
Kimse kusura bakmasın, ÇOK NET SÖYLÜYORUM:
Adı Abraham ittifakı veya değil;
“İBRAHİM ADIYLA, NEMRUT DÜZENİ KURULAMAZ!”

BİZ BUNA MÜSAADE ETMEYİZ!
Ne Türkiye, ne Suriye, ne de bölgemizdeki hiçbir devlet;
bölgenin ve İslam dünyasının bekası yalanı için bu oyuna gelmemelidir.

    BİZ TERÖRSÜZ TÜRKİYEYİ KONUŞURKEN
İşte değerli dava kardeşlerim,
Biz bölgemiz için “Terörsüz bir Türkiye’yi” konuşurken,
Bölgemizde yaşananlar bunlar.

Bunları niçin anlattım biliyor musunuz?

“SİYONİZM 4.000 YILLIK MİKROPTUR” DİYEN MİLLİ GÖRÜŞÇÜLERİN 
MESULİYETLERİNİ HATIRLATMAK İÇİN ANLATTIM.

Çok tarihi bir andayız. Çünkü rahmetli Erbakan Hocamız,
Son kez buradan, Trabzon’da; tüm dünyaya Siyonizm’i anlatmıştı!

İşte Erbakan hocamızdan bayrağı devr alan bizler, Saadet Partililer; bugün, 
Daha gür bir şekilde,
Siyonizm’in, Irkçı emperyalizmin 
planlarını bozmak için çalışacağımızı buradan ilan edeceğiz!

    TÜRKİYE’DE EKONOMİ ADINA NELER OLUYOR?
Değerli dava kardeşlerim,
Irkçı Emperyalizm’in planlarını bozmanın yolu
Kalkınmış, müreffeh bir Türkiye’den geçer.

Peki, Türkiye’de ekonomi adına ne oluyor?

Dün bana gelen bir mesaj;
“Geçen hafta tanıdığım bir arkadaş; yakınlarının düğünü için 11 yakın aile birlikte çeyrek altına girdiler ve takı taktılar. Aile başı 625 ₺ düştü.”

Bu durum ekonominin geldiği noktayı çok güzel özetliyor.

AK Parti iktidarının ekonomi yönetimine baktığımızda;
yıllardır faiz, zam ve vergi ile ülkemizi yönetmeye çalıştıklarını görüyoruz...

Bunun sonucunda da atılan her adımda “enflasyon” patlıyor.

    İKTİDAR ENFLASYON MESELESİNİ ÇÖZDÜ
İktidar, bu enflasyonu durduracak bir formül bulamadı, bulamaz da!
Ama nasıl algı yapacağının yolunu buldu.

Bakınız size bir tablo göstereceğim.
Aralık 2022 – % 1,18
Ocak 2023 – % 6,65    Aralık 2023 – % 2,93
Ocak 2024 – % 6,70    Aralık 2024 – % 1,03
Ocak 2025 – % 5,03

Son üç yılda görüyoruz ki;
•    Aralık ayında,
yani hükümetin maaş zammı açıklayacağı bir zamanda
-ne hikmetse- enflasyon düşüyor.
•    Ocak ayında, o maaşla pazara, markete gideceğimiz ay
Enflasyon bir anda yükseliyor.

Allah aşkına, bu işleri yapan insanlar ülkeyi nasıl adil bir şekilde yönetebilir terörsüz Türkiye’yi nasıl inşa edebilir?

    BU NASIL UÇURUM?
Bugün Türkiye’de 
•    Doğalgaz zammı, %25
•    Enflasyon, eğer inanırsanız %35
•    Kira artış oranı, %45
•    Faiz, %45

Yetmemiş akaryakıta 5 ayda 27 kere zam gelmiş,
Yetmemiş tütün ürünlerine zam üstüne zam gelmiş,

Amaaa -buraya dikkat-:
Aynı dönemde, Asgarî ücretliye ne kadar  zam gelmiş: sıfır
Kamu işçisine ne kadar  zam gelmiş: sıfır.
Emekliye ve memuraysa sadece %16

Peki, emekliye verilen bu %16 zam neye tekabül ediyor biliyor musunuz?
ENFLASYON FARKI + TAM 2 KURUŞA.

    KOMİK OLAN NE?
TBMM’de bu %16’lık zam görüşmeleri esnasında;
Yeni Yol Ortak Meclis grubumuz milletvekillerinden Elif Esen Hanım,
“bu zam yetmez, en düşük emekli maaşı 35.000 lira olmalı” dedi.

İktidar sıralarındaki milletvekilleri ne yaptılar biliyor musunuz,
Kahkaha patlattılar!
O anları bir izleyelim!

Biz de şimdi soruyoruz:
BU KADAR KOMİK OLAN NE?

•    Bir emekliyi torunundan harçlık alacak hâle getirmeniz mi?

•    Açlık sınırının 26.000 TL olduğu bir ülkede 16.000 TL maaşa mahkum edilmesi mi?
•    Yetmeyen maaştan dolayı çalışmak zorunda kalması mı?

•    Çalışırken yorgunluktan kalp krizi geçirerek vefat etmesi mi?

•    Amelelik yaptığı inşaattan düşerek hayatını kaybetmesi mi?

Değerli Trabzonlular,
Milletin meclisinde,
milletin taleplerine karşı aşağılayıcı kahkahalar atan bir iktidarın; aziz milletimize 
ARTIK VERECEĞİ HİÇBİR ŞEY KALMAMIŞTIR!

    YILLARA GÖRE ÜCRET KARIŞLAŞTIRMALARI
Bakınız sizinle iki tablo paylaşacağım.
(((Tablo 1)))
(((Tablo 2)))

    GENÇLER: EVLİLİK, İŞSİZLİK, EĞİTİMSİZLİK
Biraz önce sizlerle yıllara göre ücret kıyaslamalarını paylaştım.
Gördük ki, bu ülkede çalışanın alın teri her geçen yıl daha da değersizleşiyor.

Peki bu tablo kime ne vadediyor?
•    Emekliye yoksulluğu,
•    çalışana çaresizliği reva gören bir sistemin,
•    gençlere umut sunması mümkün mü?

İşte tam da bu yüzden, şimdi konuşmamız gereken asıl meseleye geliyoruz: Gençlerimize… 

Ekonomik adaletsizlikten en derin yarayı alan,
gelecek hayalleri daha filizlenmeden soldurulan gençlerimiz!

Onlar, hem maddi hem de manevi ciddi kayıplar içerisinde.
Bunu rakamlar söylüyor.

Bakınız;
Bugün Türkiye’de;
•    15-24 yaş arası 2,8 milyon genç yoksulluk riski altında.
•    5 milyon genç, ev genci durumunda. Ne okuyorlar, ne de çalışabiliyorlar.
•    Genç İşsizlik oranı %15,7 olmuş. Ve oran artış eğiliminde.

Ve şimdi en acısını söyleyeceğim:
•    Türkiye, Avrupa'da en fazla üniversite mezunu işsize sahip ülke oldu.
Her 3 işsizden biri üniversite mezunu.

Bu gençler kim, biliyor musunuz?
Bu gençler; 
•    sizin oğlunuz, kızınız...
•    Komşunuzun yeğeni, arkadaşınızın kardeşi... 
•    Bizim mahallemizin delikanlısı, bizim sokağın çalışkan kızı…
•    Bunlar bizim evlatlarımız…
    MİLLİ EĞİTİM SİSTEMİ: 4+4+4
İşte tam da bu noktada,
gençlerimizin karşı karşıya olduğu bir başka temel meseleyi daha konuşmamız gerekiyor: Eğitim sistemi…

Çünkü;
•    işsizlikle,
•    umutsuzlukla,
•    ev genci olmakla boğuşan
bu gençlerin hikâyesi aslında sadece ekonomi değil;
aynı zamanda eğitim politikalarının da bir sonucu.

•    Yıllardır sürdürülen,
•    herkesi aynı kalıba sokmaya çalışan,
•    ne meslek kazandıran ne de yetenek geliştiren bu sistem;
gençlerimizi üretken bireyler değil, mağdurlar haline getirdi.
Oysaki onlara kendilerini değerli hissettirebilsek, her şey bambaşka olabilir.

Uzun yıllardır uyguladığımız 12 yıllık kesintisiz eğitim uygulamasının çıktıları karşımızda.
•    Öğrenci memnun değil,
•    Öğretmen memnun değil,
•    Veli memnun değil,
•    İdareci bile memnun değil!

Bu memnuniyetsizliği temelinde, “kesintisiz zorunlu eğitim” uygulaması yatıyor.

İşte tam da bu yüzden,
ezberleri bozmanın zamanı gelmiştir.

ARTIK 4+4+4 SİSTEMİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ
VE BU UYGULAMA ÖNÜMÜZDE EĞİTİM YILINDAN İTİBAREN KALDIRILMALIDIR!


Çok açık ve net söylüyorum!
Zorunlu eğitim ile bir an önce iş hayatına atılması gereken gençlerimizin
okula hapsedilmesine karşıyız!

•    Çünkü biz;
gerçek bir meslek sahibi olmanın 12-13 yaşlarından itibaren
o mesleğin tekniğini öğrenmekten geçtiğini biliyoruz. 

•    Çünkü biz;
okullara ve üniversitelere işsizlik oranlarını öteleyen kurumlar olarak bakmıyoruz.

Daha önce de ifade ettiğimiz gibi,
zorunlu eğitimin kısaltılması noktasında atılacak samimi adımlara destek olacağız.

•    Yeter ki; Bu toprakların evlatları, aldığı eğitimle hayata tutunabilsin.
•    Yeter ki; liseyi, üniversiteyi bitirdiğinde kendisini çaresiz hissetmesin.
•    Yeter ki; her sabah “bugün de iş bulamayacağım” korkusuyla uyanmasın.
Biz istiyoruz ki;
•    Her bir gencimiz, potansiyelini keşfetsin.
•    Kendi yeteneğiyle, kendi emeğiyle, kendi mesleğiyle onurlu bir yaşam kursun.

Ve en önemlisi:
Bu ülkede artık hiçbir genç, “ben boşuna mı okudum?” demesin!
İşte o zaman, gerçekten güçlü bir Türkiye’den söz edebiliriz!

    ZİHNİYET MESELESİ
Değerli dava kardeşlerim,
Adaletten, dış politikaya; ekonomiden, eğitime
Çizdiğimiz bu tablo bize şunu gösteriyor:
Mesele sadece sistemler değil, o sistemi oluşturan zihniyet de sorunludur.

Dolayısıyla Türkiye’de yaşadıklarımız
İktidarın zihniyeti ile ilgilidir.
    BU SİSTEM ÇÜRÜMÜŞTÜR
VE BU ZİHNİYET ARTIK ÇÜRÜMÜŞTÜR!
Bu düzen artık ne varsa tüketmiştir.

        Bugün Türkiye’de
•    gençler geleceğini yurt dışında arıyorsa,
•    emekliler hayata tutunmak için çalışmak zorundaysa,
•    çiftçi toprağını terk ediyor, esnaf kepenk kapatıyorsa…
Bunu öyle sadece krizle açıklayamazsınız. BU BİR ÇÖKÜŞTÜR!

Bu düzen bozuk bir düzendir!
Ve bozuk tezgahtan sağlam ürün çıkmaz!

Çok net ifade ediyorum; bizim mücadelemiz:
BU ÇÜRÜMÜŞ DÜZENİ DEĞİŞTİRMEKTİR!
BU BOZUK SİSTEMİ DEĞİŞTİRMEKTİR!
Bizim mücadelemiz;
•    Şan, şöhret mücadelesi değildir.
•    Mal, mülk; makam, mevki mücadelesi değildir. 
•    Ahmet gitsin, Mehmet gelsin; davası hiç değildir.

Biz bu çürümüş sistemi;
•    Adil bir düzenle değiştireceğiz!
•    Bozulan teraziyi yeniden hakka ayarlayacağız.
•    Emeğin değerli, alın terinin kutsal olduğu bir Türkiye’yi inşa edeceğiz.

BİZ İKTİDARA HAZIRIZ
Gençlerimizin sık sık tekrarladığı çok güzel bir slogan var;
“Bir Hilal Beş Yıldız İktidara Hazırız”

Geleceği,
“ihtirası” olanlar değil!
“davası” olanlar inşa eder. 

Evet! Milletimizin en ufak bir şüphesi olmasın. BİZ İKTİDARA HAZIRIZ.
•    Projelerimiz hazır. 
•    Kaynak paketlerimiz hazır. 
•    Üretim hamlelerimiz hazır. 
Türkiye’nin 81 ilini, 81 ayrı sanayi ve üretim merkezi yapacak kalkınma planlarımız hazır.

Bunun için Saadet Partimizi, iktidara getireceğiz!

    GURURLA SÖYLÜYORUM
Değerli dava kardeşlerim,
Büyük bir gururla söylüyorum ki;
Saadet Partisi teşkilatları Türkiye’nin en güçlü ve en köklü teşkilatıdır.

Bunu bilerek ve inanarak söylüyorum!
Çünkü Saadet Partisi, “İman varsa, imkan vardır” diyenlerin partisidir.
    TRABZONLU KARDEŞLERİME SESLENİYORUM
İşte, konuşmamın tam burasında Trabzonlu kardeşlerime seslenmek,
ve bir çağrıda bulunmak istiyorum:

Tüm Trabzonlu hemşerilerimi, buraya, Saadet Partisinde siyaset yapmaya davet ediyorum.

Burada vefa var.
Burada merhamet var.
Burada kardeşlik var.
Burada yanlışın karşısında, birlikte dik durmak var.

Burada şahsi çıkarlar için değil,
memleketin selameti için bir araya gelen insanlar var!

Bizim kapımız ardına kadar açık.
Tüm hemşerilerimizi;
•    Birlikte siyaset yapmaya,
•    Birlikte düşünmeye,
•    Birlikte üretmeye,
•    Ve hep birlikte adil bir Türkiye’yi inşa etmeye davet ediyorum.

    İŞ YİNE BİZE DÜŞÜYOR
Değerli dava kardeşlerim, sözlerimi toparlıyorum.

Bu kongrenin hazırlığı için ne denli büyük bir özveriyle çalıştığınızı yakından biliyorum. Hepinize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.
Ancak şunu da unutmamalıyız:
Bugün gerçekleştirdiğimiz kongre, teşkilat çalışmalarımızın yeni bir başlangıcıdır.

Kongrenin ardından ilçe teşkilatımızın yapısını güçlendirmek,
mahalle teşkilatlarını tamamlamak ve sahadaki çalışmalarımızı daha da etkin hâle getirmek için hep birlikte aynı gayretle yolumuza devam edeceğiz.

Dolayısıyla bundan sonra;
•    Çalmadık kapı, dokunmadık gönül bırakmayacağız.
•    İnsanlarımızı dinleyeceğiz, anlayacağız, dertleriyle hemhal olacağız. 
•    Görüşü ne olursa olsun sabırlı ve yapıcı bir dilden taviz vermeyeceğiz.

    VAR MISINIZ?
Bütün bu söylediklerimi ilk önce Mahmut Arıkan olarak ben yapacağım.
Şimdi Trabzon’da teşkilatımızın inancı, heyecanı ve enerjisini unutmamak adına soruyorum;

•    Trabzon’da sokak sokak çalışmaya var mısınız?

•    İnsanımıza umut olmaya var mısınız?

•    “İman varsa İmkan vardır” diyerek geleceğin destanını yazmaya var mısınız?

•    Saadet Partisini iktidara taşımaya var mısınız?

O hâlde Saadet iktidarı hayırlı uğurlu olsun.
Allah’a şükürler olsun ki camiamızda muazzam bir heyecan potansiyeli olduğunu görüyoruz. 

(((Teşekkür)))

Trabzon bu destanın işaret fişeğini bugün buradan atmıştır.
Hayırlı olsun, mübarek olsun.

Zafer inananlarındır ve zafer yakındır!

Allah’a emanet olun.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber