Trabzonspor ligin ikinci haftasında, taraftarımızın gönlünde taht kurmuş eski golcüsü Şota Arveladze’nin çalıştırdığı Kasımpaşa’ya konuk oldu.
Fatih hoca, ilk deplasmanda puan kaybetmemek amacıyla, mutlak galibiyet için çıktığı bu maça, hücum ağırlıklı bir kadroyla çıktı.
Yeni oyunculardan oluşan hücum hattında, bir zayıf halka Vişça olarak görüldü fakat, Vişça’nın zayıf görünmesinin aslında önemli olmadığını, tecrübesi ve azmiyle bu açığı kapatabilecek bir oyuncu olduğunu biliyoruz.
Maç başladı fakat, Trabzonspor’dan beklenen ezici üstünlük, baskılı ve iyi oyun gelmeyince, taraftarın haklı olarak endişesi, böyle bir hücum hattından, böyle durgun ve pozisyonsuz bir oyun nasıl çıkar eleştirisine neden oldu!
Bir anlamda bu bir hayal kırıklığıydı fakat, henüz bir arada oynayan yeni oyuncuların olduğunu ve zamana ihtiyacın bir gerçek olduğunu da düşünürsek, bunu belli bir süre normal karşılayabilmeliyiz. Önemli olan bu sürede kaybetmemek ve Trabzonspor’da kaybetmedi.
Başka bir gerçekse, ne kadar yeni takım ve oyuncu grubun olursa olsun ve rakip kim olursa olsun, koca bir ilk devre pozisyona girememekse inanılır gibi değil!
Aslında maçın ilk 45 dakikası her iki takım adınada pozisyon yoktu! Yani pozisyona girememişken, pozisyon da vermemek önemliydi diyebiliriz ama, bu böyle olmamalı.
Maçın ikinci devresi de ilk devrenin tıpkısının aynısı gibi başladı fakat, zaman zaman Trabzonspor’un tempoyu artırmak için çabalarını gördük ve bu çaba, maçın ilerleyen dakikalarında rakibe baskı anlamına dönüştüysede, pozisyon bulmakta zorlanan bir Trabzonspor hiçte göze hoş gelmiyordu.
Trabzonspor’un ara ara izlediğimiz, yani lokal olarak izlediğimiz baskılı anlarından bir anda, rakip çıkarken kaptığımız topla ani bir atağa kalkmamız, maçın tek pozisyonunu bulmamızı sağladı.
Dakikalar 75’i gösterdiğinde kaptığımız bu topla rakibi tehdit eden Zubkov, güzel bir şut çekti ancak şutu direkten döndü.
Dönen bu topu Augusto şık bir dokunuşla ağlara yollayarak golü yapması zor olmadı. 0-1
Maç bu golle sona ererken, Trabzonspor’un hanesine üç puan daha yazdırması önemliydi.
Dahada önemli olanın, ligin henüz başında hazır olmayan oyuncular, taktik anlayışın henüz oturmaması gibi unsurların olduğu anları, kötüde oynasan kazanarak geçmektir! Trabzonspor ilk iki hafta bunu başardı çok şükür.
Şöyle geniş fotoğrafa bakıldığında, yeni transferlerden Pina ve özellikle Olaigbe ile Augusto çok katkı sağlayacak gibi duruyor.
Ve bu oyunculara henüz eklenen yeni transfer Oulai ise ayrı bir yetenek gibi duruyor.
Bu teknik ve göze hoş gelen oyun oynayan oyunculara, Onuachu, Zubkov, Folcarelli, Batagov ve Mustafa Eskihellaç’ın vereceği katkılarla, zaman içerisinde Trabzonspor istenilen seviyeye geleceği kanaatindeyim.
Sadece bu kadar sabrettik, az biraz daha sabrederek, Trabzonspor’un istediğimiz seviyeye ulaştığını görebileceğiz düşüncesiyle, kırmadan dökmeden az biraz daha sabır mantığıyla, sık dişini taraftar, istediğin takımı izlemeye az kaldı! Diyorum.
(TRABZON CADDE 61’İ BEKLİYOR)




