Sosyal basından gelen bir paylaşımda; ABD'de yapılan büyük bir araştırma  sonucunda şu sonuca varmışlar:   

                  Bir kişinin en üretken yaşı 60 ile 70 arasındadır.  

                  En üretken 2. insan aşaması 70-80 yaşları arasıdır.  

                  En verimli 3.  Aşama, 50 ve 60 yaşlardır. 

                  Bundan önceki yaşlarda,  kişi henüz zirveye ulaşmamıştır. 

                  Bu araştırma sonuçlarını teyit eden şu misalleri de eklemişler: 

                  Nobel Ödülü kazananların yaş ortalaması 62'dir. 

                  Dünyanın en büyük 100 şirketinin başkanlarının yaş ortalaması 63’dür.  

                 ABD'nin en büyük 100 kilisesindeki papazların yaş ortalaması 71'dir;  

                 Babaların ortalama yaşı 76'dır.  

                 Bu araştırma sonucu gösteriyor ki, bir kişinin en iyi ve en üretken yılları, 60 ile 80 yaşları arasındadır. 

                 Bu çalışma, NEW ENGLAND JOURNAL OF MEDICINE' da, doktor ve psikologlardan oluşan bir ekip  tarafından yayınlanmış.  

                 60 yaşında, duygusal ve zihinsel potansiyelinizin zirvesine ulaştığınızı keşfetmişler ve bu 80 yaşına kadar devam ediyormuş.  

                 Bu nedenle, 60, 70 veya 80 yaşında iseniz, hayatınızın en iyi seviyesindesiniz demektir. 

                 Araştırma ne derece doğru onu bilmiyoruz. 

                 Ancak, bazı şerhler koyarak bunun doğru olduğunu düşünmekteyim. 

                 Farklı illerde ve farklı kamu kurumlarında 40 yıla yakın bir çalışma hayatı deneyim ve tecrübesinden sonra, bende, kendimi ölçerek ve tartarak bu araştırmanın doğru olduğunu, kendimde de yaşayarak gördüm. 

                 İlmin ve öğrenmenin “Beşikten mezara kadar “olduğu deyim ya da atasözü de bunu temellendirmekte ve ortaya koymaktadır. 

                 İnsan olarak, her geçen sene daha çok öğreniyor, daha çok biliyor, daha çok deneyim ve tecrübe sahibi oluyoruz. 

                 Bilgi edinme ve öğrenmenin yanında, özellikle insan yönetme kabiliyet ve sanatıda, uzun yılların neticesi olarak ortaya çıkıyor. 

                  Her geçen yıl, insanı daha çok olgunlaştırıyor. Bilgi yükleme dışında, insanların pisikolojisini anlama.  yönetme  kabiliyet ve becerisini artırıyor. Yaş ilerledikçe, hata yapma oranı azalıyor. Sabrı,  merhameti ve sevgisi  çok daha artıyor. 

                  Yaş ilerledikçe ve hususen 50, 60’ları devirince, bilgi, deneyim ve tecrübenin  en üst seviyelere çıkması yanında, öngörebilme, tahmin edebilme ve sonuca dair daha kesine yakın melekeler kazanılıyor, dolayısıyla verim de en yüksek seviyelere çıkıyor. 

                   Onun için, bendenizin kanaat ve kararı odur ki: hem mesleki bilgi hem de idare etme becerisi itibariyle, en az 50 yaşlarda olunması ve bu yaştan sonra idari vazifelere gelinmesi yönündedir. 

                    Bu durum, üst idari görevler de ise, 60’lı yaşlar olarak belirlenmeli ve 80 yaşına kadar devam etmelidir. 

                    Bunun istisnası  elbette olacaktır. 

                    Bunun başında da siyaset mesleği gelmektedir. 

                    Siyasette bu yaş, sıhhat ve enerjiye bağlı olarak, 80’lere kadar uzatılamayabilir ve daha erken yaşlar düşünülebilir. 

                    Zira siyaset işi, bilgi, deneyim ve tecrübe yanında, çok koşturmak, dolaşmak ve sürekli hareket halinde olmayı gerektirdiğinden, çok sağlıklı ve güçlü olmayı da gerektirir. 

                       Siyaset dışında diğer tüm alanlarda ise, koşturma ve çalışma  işi gençlere verilebilir ve verilmeli, 60 yaş üstü ise, bilgi bankası, bir bilen ve idare etme sanatı yönünden değerlendirilerek, yönetim vazifesi yapmalıdırlar. 

                        60 yaşa yakın idareciler, aynı zamanda kurum ve kuruluşun büyüğü, ağabeyi ve bir nevi babası konumunda olacaklar ve idarede, bilgi, deneyim ve tecrübe yanında, büyüklük itibar ve saygınlığı ile de hüsnü kabul görecek ve çok daha rahat ve kolay idare edecekler, gençlerin hatalarını ve bilgi eksikliklerini tamamlayıp giderecekler, kurumun bilgi bankası, duayeni ve bilirkişisi olacaklardır. 

                      Yani, yaşlılar gösterecek, eğitecek, tarif edecek ve yaşının gereği, idarecilik deneyim ve tecrübesi ile YAPTIRACAK, gençler ise koşacak, çalışacak, YAPACAK, 50’li yaşlardan sonra idari basamakları tırmanmaya başlayacak, ehliyet ve liyakatine göre de yukarılara tırmanabileceklerdir. YAŞLILAR YAPTIRAN, GENÇLER YAPAN OLACAKTIR. 

                        Bu durum, muhtar, belediye başkanı, müdür, genel müdür, müsteşar ve bakanlar için geçerli olup, parti genel başkanları için, sıhhat ve enerjileri dikkate alınarak, çok koşuşturmaları gerektiği için, 80 yaşın altına çekilebilir, belki de 70-75 yaş ile sınırlandırılabilir. Burada  koyduğumuz şerh; yaşın yanında, sağlık ve güç/enerji mevcudiyetidir. 

                      Aşağıdaki sözler de yaşın ehemmiyetini belli ölçüde  ortaya koymakta, durumu aydınlatmaktadır. 

                          “Yaşlanmadan akıllanmayı çok isterdim” 

                       “Akıl yaşta değil baştadır; fakat aklı başa, yaş getirir.” 

                       “İnsan gençliğinde öğrenir, yaşlılığında anlar.” 

                       “Gençleri övün: fakat yaşlılara güvenin.” 

                       “Büyüklerin sözü, sözlerin büyüğüdür.” 

                       “Gençler, ihtiyarların aptal olduklarını sanırlar; ama ihtiyarlar; gençlerin aptal olduklarını bilirler.” 

                       “ Gençlerin aynada gördüklerinden daha fazlasını, ihtiyarlar bir tuğla

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber