Bu hafta sonu tatilinde,
Sizlerle bir anımı paylaşmaya çalışacağım…
Daha 16-17 yaşlarındayım…
Trabzon’un Otogar çevresi
Fakir ve mazlum insanların yaşadığı
Diğer ismi
Teneke Mahallesi de söylenen
Bir varoş mahallesidir…
Bizde
Bu mahallede doğmuş ve yaşamıştım…
Otogar çocuğu olduğumuzdan
Otogarda,
Pasta, simit, limonata satıp, ayakkabı boyatarak,
Ekmek parasını kazanıyorduk…
Hem ailemize yardımcı oluyor,
Hemde okul harçlığımızı çıkarıyorduk…
Otogarın çevresi varoş bölgesi olduğundan,
Burada yaşayan çoğu ihtiyaçlı ailelerdi…
İşte Otogarda bu işlerde çalışırken, az para kazanırdık…
Ancak
Bazı işler var ki, yılda iki kez yapılır,
Ama iyi ve dolgun miktarda, para kazanılırdı…
Çocukluk arkadaşım Aytekin,
Ertesi gün bayramda hazır olmamı, söylemişti…
Yapacağımız iş
Hemen mahallenin üst tarafında olan tarihi Sülüklü Mezarlığında,
Mezarları kazıyarak, tazeleme işi idi…
Bayramda,
Mezarları ziyarete gelenler,
Kazma ve kürekle dolaşanları çağırıp, mezarları tazeletiyordu…
Ve
Hatırı sayılır, bahşiş veriyorlardı…
Teneke mahallesi denilen Otogar’ ın bütün gençleri
Para için Sülüklü Mezarlığında idi…
Mezar tazeleyenler,
Su testisi ile mezarlara su dökenler,
Ellerinde bez ile mezar taşlarını silenler,
Ellerinde Kuran-ı Kerimle mezarların başında okuyanlar…
Ben burada
İlk defa çalışacağım için
Bunları yeni görüyordum…
Bana çok garip gelen
Mahallemizin, Sarhoş, kumarcı, esrarkeş gençleri,
Para kazanmak için en kolay yolu seçiyordu…
Kuran-ı Kerim’i açarak
Mezarın başında sessizce okuyorlardı…
Sesli okumasını söyleyen mezar sahiplerine,
Sanki çok iyi bilir gibi
Sessiz okumanın daha çok, sevap olduğunu söylerlerdi…
Kulhuvellayı bile bilmeyen bu gençler,
Geceden kaldıkları için
Şişmiş ve kızarmış gözlerini gören mezar sahipleri,
Kur’an-ı okurken ağladıklarını sanıyorlardı…
Tabi
Biraz para kazandılar mı?
Hemen tekrar, içmeye giderlerdi...
İşte
Bu bayramda
Çocukluk Arkadaşım Aytekin’le,
Bizde mezar tazeleyerek, para kazanma yolunu seçmiştik…
Daha önce bu işi yapan Aytekin bana,
Nasihatler veriyordu…
“Rahman,
Sen kazma ile kazıyıp, ben kürekle düzelteceğim…
Ondan sonra gelsin bahşişler” diyordu…
Kaç aydan beri
Spor ayakkabısı almak için uğraşıyordum…
Ama bir türlü
Parayı bir araya getiremiyordum…
Bayramdan sonra
O ayakkabıyı alacağım diye, seviniyordum…
İlkokula giderken
Babam bana spor ayakkabısı almış
10 günden fazla
O ayakkabı ile aşk yaşamıştım…
Gece yatarken ayakkabılara sarılıp, öyle yatardım…
Yaklaşık 2 hafta sonra giymeye başladığım
Spor ayakkabılarımı yıkar,
Pırıl pırıl yaptıktan sonra eve girerdim…
Mahalleler arası futbol karşılaşmasında
Ayakkabılarımızı çıkarır, çıplak ayakla oynardık…
Tabi
Bazen ayağımız yarılır,
Çok şiddetli oluk gibi, kan akardı…
Ama hiç önemli değildi, yeter ki ayakkabılarımıza
Herhangi bir şey olmasındı…
Neyse
Yine gelelim, Sülüklü Mezarlığına…
Benim omuzumda kazma,
Aytekin’in ise kürek Sülüklü Mezarlığında dolaşıyorduk…
Biraz dolaştıktan sonra
Yaşlıca bir bayan, bizi çağırdı…
Hemen koşarak gittiğimiz mezarın başında,
Çok mutlu olmuş, ayakkabıları hayal ediyordum…
Daha
10 dakika olmadan iş çıkmış,
Akşama kadar “abat oluruz” diye, düşünmüşüm…
Yaşlı kadın,
“Evladım, mezarı tazeleyin” demişti…
Akşama kadar,
Otogarda bir ayda kazandığımdan daha fazla kazanacaktım…
Bayramdan sonra ayakkabıları alınca,
Eve biraz para bırakıp,
Epey bir zaman çalışmayıp, bol bol gezecektim…
Tabi bu kadar para kazandıktan sonra dinlenmekte benim hakkımdı…
Aytekin,
“Rahman, tazelemeye başla” deyince,
Hemen sertçe kazmayı vurmaya başlamıştım…
Acemilikten olacak,
Bütün gücümle kazmayı vurunca
Eski mezar bir anda çökmüş,
Bende çöken mezarın içine düşmüştüm…
Mevtanın kemikleri ortaya çıkmış,
Kuru kafanın gözleri bana bakıyor, bende korkudan bağırıyordum…
Kemikleri gören kadın,
Bütün var gücüyle öyle ciyaklamaya başladı,
Öyle veryansın etti ki, bir anda korkudan altıma etmişim…
“Çabuk kaç” diye bir ses duyunca,
Kendime gelmiş kazmayı atarak, kaçmaya başlamıştım…
Aytekin başka bir tarafa,
Ben, başka bir tarafa, var gücümüzle kaçmıştık…
Akşam hava kararınca,
Gizlendiğimiz yerden çıkarak, buluşmuştuk…
Aytekin,
“Lan Öküz,
Sen ne kadar salak bir adamsın,
Vur dedikte öylemi dedik” diye, bana kızıyordu…
“Deliye her gün bayram” derler ya,
Bayram bize yine zehir zıkkım olmuştu…
Günlerce düşünüp sayıkladığım
Spor ayakkabısı hayalimiz, başka bir bayrama kalmıştı…
19.03.2021
Rahman AYHAN
Araştırmacı Yazar