Hani, bazı arkadaş grupları sohbet ortamlarındayken bazen memleket meseleleri, bazen genel yönetimden, yerel yönetimden, sinemadan, tiyatrodan, anadan, babadan hulasa-i kelam toplumsal sorunları içine alan sohbetler olur ya; işte bu ortamlarda çok kullanılan bir sözcük “Ben Olsam” şöyle yapardım böyle yapardım gibi söylemle çok karşılaşırız.

Bendenizde kendime sordum “Ben Olsam” ne yapardım.

Efendim Ben Vali Olsam;

Bi kere haftanın bir gününü mutlaka yönettiğim şehrin, esnafını, sanatçısını, simitçisini, kahvehane işletmecisini kısacası insanını tanımaya ayırırım.

Yanıma bir yardımcı ve bir de danışman alırdım.

Uzun sokak esnafından başlardım. Rast gele bir esnafa uğrar onun çayını içer halini hatırını sorardım. Şikayetlerini dinler not alırdım. Devletten beklentilerini sorardım.

İşi ile ilgili bilgi alırdım. Ve mutlaka yapmış olduğu alışverişte fiş kesmesini rica ederdim. Organize sanayii bölgelerini gezerdim. Sadece bir kere değil onlara ayrı programlar yapardım.

Memleketimizin şu anda yaşamış olduğu buhranlı dönemi hep birlikte atlatacağımızı anlatırdım.

Bunu her hafta başka bir mahal de yapmaya devam ederdim.

Ben Belediye Başkanı olsam.

Yanıma yardımcımı ve danışmanımı alır Trabzon’un önce varoşlarından başlardım. Yolu yapılmış mı? Çöpü toplanıyor mu? Sokaklar temiz mi? Başı boş gezen hayvanlar var mı? Bu mahallenin fakiri var mı Kimdir onları ziyaret eder eksiklerini gidermeye çalışırdım. Yine her sabah Namazını ayrı bir camide kılardım.

Elimden geldiğince vakit namazlarını cemaatle kılardım. Halkla birebir diyaloğa geçerdim.

Her sabah sonrası bulunduğum yerdeki sakinlere çay ve simit ikram eder onlarla hasbihal olurdum.

Yeme içme yerlerine gider çaylarını içerdim. Ve alışverişlerinde adaletli olmalarını onlara tavsiye ederdim.

Ben İl Müftüsü Olsam.

Fırsat buldukça her gün ama mutlaka bir günümü esnaf ziyaretine ayırır. Onlarla Helal Kazanma hususunda sohbet ederdim.

Onlara verginin de Zekât kadar kutsal olduğunu bundan dolayı da her alışverişe bir fiş kesilmesi gerektiğini izah ederdim. Yolda giderken gençleri durdurur onlarla sohbet ederdim.

Hatta bugün namaz kıldınız mı? Diye sorardım. Ve onları namaz kılmaya teşvik ederdim.

Kalabalık çay bahçelerine gider insanlarla sohbet ederdim.

Bundan sonra Diyanet takviminde ücret almayacağız derdim.

Ben Vergi Dairesi Başkanı olsam.

Yanıma Danışmanlarımı alır esnaf, esnaf gezerdim. Ödemiş oldukları esas kiraları Vergi dairesinden gizlememeleri gerektiğini onlara anlatırdım.

Verginin de Zekât kadar kutsal olduğunu anlatırdım. 100bin tl kira ödeyip bunu 10bin tl göstermeyin derdim. Vergi ödemelerindeki kolaylığı anlatırdım.

Piyasa vergi denetmelerini arttırılırdım.

Devlet ödediğimiz vergilerle ayakta duruyor derdim.

Bir devletin en büyük gelir kalemi vergidedir derdim. Bu dünyanın her yerinde aynıdır derdim. Diğer ülkelerden örnekler veririmdim.

Kısacası herkes kendisine bu soruyu sormalı ve cevabını da vermeli “Ben Olsam” ne yapardım.

Bu yazımda asla ve kata bir bilgelik taslama kendimi farklı görme Vali, Belediye Başkanı, Müftü ve diğer yöneticileri hakir görme gibi bir densizliğin içine de düşmek istemem. Amacım bu değil zaten.

Ama şu da bir gerçek ki; “Empati” yapmak her zaman güzel sonuçlar doğurur.

Vali ve Belediye Başkanlarımızı bir kenara bırakarak, soruyorum; Sayın müftümüzü, sayın vergi daire başkanımızı ve diğer kamu kurum ve kuruluşlarının başındakileri sorumlu bulundukları illerde tanınırlık oranları ne kadardır.

Bence artık koltuktan kalmanın zamanı geldi de geçiyor bile. Dışarıda farklı bir dünya var.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber