FINDIK TARIMI S.O.S. VERİYOR

Yaklaşık 750 bin hektarlık bir alanda fındık üretimi yapılan ülkemizde son yıllarda iklim değişikliği, istilacı böceklerin verdiği zararlar, üretim maliyetlerin artması ve tarımsal uygulamalarda doğru yöntemlerin izlenememesi gibi birçok olumsuz etkenin bir araya gelmesi ile hem verim hem de kalitede büyük bir sorun yaşandığını ve bu durumun Türkiye’ye maliyetinin her geçen gün artmakta olduğunu ifade eden Arslantürk; “Türkiye’nin fındık üretiminin dekarda ortalama 90 kilograma kadar düştüğünü” belirterek, bu rakamın, fındıkta ana üretim bölgesi olarak da nitelenen Doğu Karadeniz’de yer alan Trabzon baz alındığında dekarda 50 kilograma kadar bile düştüğüne vurgu yaptı.

Böyle giderse Doğu Karadeniz’de fındık üretiminden vazgeçilecek

Dünyada fındık üretimi yapılan toplam alan 1 Milyon 100 bin hektar ve dünya geneli verim ortalaması son yılların rakamları baz alındığında dekarda 95 kilogram civarındadır. Türkiye, dünyada fındık üretimi yapılan alanların yüzde 68’i ve dünya geneli üretimin yüzde 67 sine sahip olması nedeniyle fındıkta tartışmasız şekilde hem üretim hem alan bazında 1. sırada. Buna rağmen geçmişte bu payın çok daha yüksek olduğu gerçeği de önümüzde duruyor. Alan ve üretim bazlı azalmanın devam etmesi halinde Ordu, Giresun ve Trabzon’dan oluşan Doğu Karadeniz kesiminde fındık üretiminden vazgeçilmesi çok uzak görünmüyor. Bu da bir zamanlar yüzde 80’inin üzerinde olan dünya üretimdeki payımızın yüzde 50’lere kadar düşmesi anlamına geliyor.

Üretim ve kazancın optimize edilmesi için sistematik üretim ve radikal tedbirler şart

Bu olumsuz gidişatın durdurulması ve sürdürülebilir bir sistem ile üretimin arttırılması için acilen radikal tedbirler alınması gerektiğini uzunca bir süredir dile getiriyoruz. Bunların başında da hiç şüphesiz bahçelerin miras nedeni ile bölünmesinin de etkisiyle aile bazında geçindirmeyen fındıkta toplulaştırmanın yapılması geliyor. Bunu sağlamak için de miras hukukunun acilen revize edilip doğrudan fındık üretiminden geçinecek üretici yapısı oluşturulması elzem hale geldi. Ayrıca genç nüfusun üretim alanlarında ikamet etmesi ve fındık tarımına yönelmesi için teşvikler sağlanması da alınacak önemli tedbirlerden. Dahası geliri düşen fındık üreticisinin profesyonelleşmesi sağlanmalı, fındık bahçelerinin hasattan hasata mahsulü toplamak için gidilen alanlar değil yıl boyu bakımı yapılan alanlar olması teşvik edilmeli, arazi birleştirme, kiralama ve benzeri yöntemlerle optimum ölçekte üretim ve kazanç sağlanmalıdır.

Üretici bilinci geliştirilmeli, mekanizasyon yaygınlaştırılmalı

Üreticileri teşvik ederken rekoltenin de artırılması için yaşlı fındık bahçelerinin belli bir takvime göre uygun çeşitler ile yenilenmesi, farklı kesimler için o yörenin ekolojisine en uygun olan, en verimli çeşidin adaptasyonunu sağlanması, bunun için de sertifikalı fidan yetiştiriciliği teşvik edilmesi de unutulmamalıdır. Teşvik ve destekleme modeli verim ve kaliteye yönlendirilerek üretici bilinci geliştirilmeli, bilinçli tarım uygulamaları ve mekanizasyonun yaygınlaştırılması için etkin metotlar acilen devreye alınmalıdır.

İklimsel ve biyolojik risklere karşı etkin mücadele

Çiftçiler ve fındık bahçelerinin envanteri net olarak çıkarılmalı, rekolte tespit çalışmaları daha profesyonel ekipler tarafından gerçekleştirilmeli, İklimsel risk yönetimi uygulamaları devreye alınmalı, istilacı böceklere karşı tedbirler artırılmalı, özellikle uzun antenli Akdeniz böceği ile kahverengi kokarcaya karşı mekanik, biyoteknik, kimyasal ve biyolojik mücadele topyekûn olarak etkin bir şekilde yapılmalıdır.

Bunların yanında, ürünün modern altyapıya sahip sağlıklı ortamlarda depolanması ve arz yığılması nedeniyle oluşan fiyat düşüşlerinin önlenerek piyasanın dengelenmesi için lisanslı depoculuk ve ürün ihtisas borsasının yaygınlaştırılması, TARSİM kapsamının genişletilmesi elzemdir.

Aza kanaat ederek üstünlüğümüzü kaybetmemeliyiz

Sonuç olarak kalıcı ve sürdürülebilir bir fındık politikasının oluşturulup, verim ve kaliteyi de arttırarak ülkemizin potansiyelini tam anlamıyla değerlendirmeli, nasıl olsa fındıkta tartışmasız bir üstünlüğe sahibiz diyerek azına kanaat getirmemeli, dünya fındık üretim ve ticaretinden olabilecek en yüksek payı almak hedefinde birleşerek, hem kamu ve sivil toplum örgütleri hem de üreticiler üzerlerine düşeni yapmak için ivedilikle hareket etmelidir.

Aksi takdirde, geçmişten günümüze süren olumsuz gidişat geleceğimize de sirayet edecek ve fındıkta tarım ve ticaretin sonu iç açıcı olmayacaktır” diye konuştu.

DOĞU KARADENİZ İHRACATÇILAR BİRLİĞİ

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber