
Hepimizin bildiği gibi, yıllardır emperyalist güçlerin maşalığını yapan terör örgütü PKK, silah bıraktığını ilan ederek bir bildiri yayınlamıştır. Bu bildiri bazı çevreler tarafından bayram havası verircesine olumlanarak milletimize sunulmaktadır. Artık terörün biteceği ve ülkemizin birlik ve beraberlik içinde güvenli yarınlara ulaşacağı düşüncesi işlenerek çok iyimser bir iklim yaratılmaya çalışılmaktadır. Fakat, PKK terör örgütünün sözde yönetiminin bildirisi durumun hiç anlatıldığı gibi olmadığı şüphesini uyandırmaktadır. Ayrıca, silah bıraktığı söylenen PKK terör örgütü dışında ihanet şebekesinin ana yapısının olduğu gibi korunduğu görülmektedir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, PKK terör örgütü Türkiye Cumhuriyeti Devletinin hiçbir şekilde dengi değildir. Türkiye Cumhuriyeti gibi yüksek bir tüzel kişiliğe sahip devletimiz tarafından hiç bir değeri ve kişiliği olmayan bir suç örgütünün muhatap alınması yanlış olacaktır. PKK bir terör örgütüdür ve bu kapsamda mücadele edilmesi gereken bir suç şebekesidir.
Bildiride zafer kazanılmış bir ifadeyle terörist başı Öcalan’ın inisiyatif alarak süreci yönetmesi gerektiği söylenmekte, emperyalistlerin özlemi olan Serv’i referans almakta, Türkiye’nin tapu senedi olan 1924 anayasası ve Lozan antlaşmasına iftira atarak sözde Kürt inkar ve asimilasyon süreci ile ilişkilendirmekte, yüzyıllık soykırım yapıldığı gibi saçma ve temelsiz ithamlarla devletimiz suçlanmakta, ulus devlet yapımız reddedilip sorgulanmakta ve bütün ileri sürülen temelsiz iftiralar neden gösterilerek PKK terör örgütünün oluşmasını ve faaliyetlerini haklı gösterme çabası görülmektedir. Bu bildiri, bir terör örgütünün mücadeleden vazgeçtiğini ilan eden bir metin değildir. Bu ifadeler terör safhasını bir plan dahilinde askıya almış ve ihanetlerini siyaset sahnesinde ve demokratik kuralları istismar ederek yıkım sürecine devam etme kararında olan bir planın sunumudur. PKK terör örgütü ihanet sürecindeki görevini tamamlamış ve işlevi bitmiştir. İşlevi ve görevi biten terör örgütü yerini siyaset sahnesindeki işbirlikçilerine bırakmak üzere ve muhtemelen her zaman dönüş yolunu açık tutarak sahneden çekildiğini açıklamıştır. Bildiride kullanılan ifadeler açık bir şekilde amaçlarının siyaset zemininde gerçekleşmesi için çalışılacağı görüntüsü vermektedir.
Bir terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile neredeyse kendini denk görmesi, devletimizin kurucu dinamiklerini ve ilkelerini hakaret edercesine sorgulaması, binlerce insanımızın katlinden sorumlu bir caninin muhatap alınmasının istemesi, satır aralarında amaçlarından vazgeçmediklerini söyleyerek devletimize bir yol haritası dayatması kesinlikle haddi değildir ve kabul edilemezdir. Gösterilen bu hadsizlik, amacın bir çözüm değil aksine çözümsüzlüğü amaç edinmiş bir provokasyon olduğu düşüncesini yansıtmaktadır. Yapılan bu bilinçli provokasyonun kutuplaşmayı ve çözümsüzlüğü arttırma amacını taşıdığını düşünmekteyiz.
Devletimizin, miadını tamamlamış bir terör örgütü ve artıklarını muhatap almaması gerektiğine inanıyoruz. Hiçbir pişmanlık ve suçluluk duyulmadığı açıkça görülen ve provokasyondan başka bir amacının olmadığına inandığımız bu harekete, devletimiz tarafından hak ettiği cevabın verileceğini düşünüyoruz.
Bu provokasyondan medet uman ve sonunda ülkemizin bir kısmında ayrı bir siyasi yapı kurmak için hayal kuranlar, kalabalıklar toplayıp gözdağı vermek isteyenler bilmelidir ki, haşerat arttı diye ev terk edilmez. Yapılacak olan evi terk etmek değil haşeratı temizlemektir. Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği olarak devletimizin aklına ve derin tecrübesine güveniyoruz.
Emperyalizme karşı yek vücud olup Türk Milleti olarak topyekün büyük bir kurtuluş mücadelesi verilerek Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde kurulan Cumhuriyetimize kasteden bu yapıya ve tüm yapılara karşı Türk Milleti susmayacak ve geri adım atmayacaktır!
Dr. Hasan Akyüz
Yeni Yüzyıl Düşünce Derneği Başkanı