banner240
banner237
banner238

17.12.2018 Tarihli TBMM Genel Kurul Tutanağından:

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Doğu Karadeniz Projesi Bölge Kalkınma İdaresi Hakkında Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Ekranları başında bizleri izleyen yurttaşlarımızı ve yüce Meclisi sevgiyle ve saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Doğu Karadeniz Bölgesi ülkemizde sanayileşmenin en az olduğu bölgelerden biridir ve bu nedenle sürekli göç vermektedir. Ülke nüfusu 2000'den bugüne yüzde 28 artarken Doğu Karadeniz Bölgesi'nin nüfusu yüzde 16 azalmıştır. Bu dönem, Karadeniz'e sadece rant projeleri yapılmış, üretim ve istihdam sağlamaya yönelik hiçbir yatırım yapılmamıştır. İşsiz ve çaresiz bırakılan bölge insanı göçe zorlanmıştır. Bu göçün en önemli nedeni ekonomidir, ekmektir, aştır, iştir.

Biz bugün burada bütçeyi konuşurken Doğu Karadeniz'in her yanında doğaya, tarihe, kültüre, insana ihanet eden rant projeleri yükseliyor. Anadolu'nun en kadim kentlerinden biri olan Trabzon'umuzda TOKİ ve Büyükşehir marifetiyle tarihî belleğimiz yok ediliyor, yemyeşil vadilerimizde taş ocakları açılıyor, talan edilmesine göz yumulan güzel yaylalarımızda yeni projelerden ve kentsel dönüşümlerden bahsediliyor. En doğru olanın bu güzellikleri korumak olduğu gerçeği görmezden gelinerek bölge turizmine de büyük bir darbe vuruluyor.

Doğal güzelliklerine herkesin hayran olduğu Doğu Karadeniz Bölgemiz için Sayın Erdoğan memleketi Rize'de şöyle demişti: "Allah'ın bize verdiği Ayder bambaşka ama biz Ayder'i kirlettik, rezil ettik; Uzungöl'ü kirlettik, rezil ettik." Evet, kirlettiniz ve rezil ettiniz. Kirlettiğiniz ve rezil ettiğiniz yerler sadece Uzungöl ve Ayder'le sınırlı değil. Cennet memleketimizi daha fazla kirletmenizi ve rezil etmenizi istemiyoruz ve bunun için de bütçenize de size de "hayır" diyoruz.

Değerli arkadaşlar, bu bütçe saray rejiminin ilk bütçesidir ve bu bütçenin öznesi de yüklemi de tümcesi de hatta gizli öznesi de lükstür, şatafattır, saraydır.

Ülkemizde işsizlik var, ülkemizde yoksulluk var, geçim derdi var, pahalılık var, ekonomik kriz var ama sizin yüzde 233 artışla gerçekleştirmek istediğiniz bütçenizde bunların adı sanı yok. Karadenizli fındık üreticisi yok, çay üreticisi yok, balıkçı yok, turizmci yok, gençler yok, işçi yok, esnaf yok, emekli yok, taşeron işçiler yok, memurlar yok, emeklilikte yaşa takılanlar yok. Kısacası, insan yok, vicdan yok, millet yok, milletin derdine derman yok. O nedenle biz bu bütçeye "derman bütçesi" değil "ferman bütçesi" diyoruz ve "Hayır." diyoruz.

Değerli milletvekilleri, on altı yıl önce AKP iktidara geldiğinde, bu ülkedeki fabrikalar, limanlar, sanayi tesisleri hepimizindi ve tıkır tıkır işliyordu; çiftçimiz üretiyordu ve ürettiğini de değerinden satıyordu; tarlalarımızdan bolluk ve bereket fışkırıyordu; köylerimizde okullarımız, sağlık ocaklarımız vardı; beldelerde belediyelerimiz vardı; basınımız özgür, yargımız bağımsızdı; ülkemizde seçimler adaletli yapılıyordu ve her şeyden önemlisi, egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindi. Aradan on altı yıl geçti, bugün, satılmış fabrikalarımız, bitirilmiş tarımımız, ekilmeyen tarlalarımız, talan edilmiş, doğamız, kurutulmuş derelerimiz, borç batağına saplanmış ekonomimiz, geçim sıkıntısıyla boğuşan insanlarımız, hakkı gasbedilmiş emeklilikte yaşa takılanlarımız, işsiz gençlerimiz, değiştirilen rejimimiz, devlet gelenekleri yok edilmiş, yargısı, ordusu, millî eğitimi sıkıntılarla, kentlerinin sokakları 4,5 milyona varan Suriyelilerle dolu, ağır bir Türkiye gerçeğiyle karşı karşıyayız.

O nedenle diyoruz ki: AKP demek işsizlik demektir. AKP demek yolsuzluk demektir. AKP demek geçim sıkıntısı demektir. AKP demek ekilemeyen tarla, satılan fabrikalar demektir. AKP demek üretimden vazgeçmek demektir. AKP demek konkordato, iflas demektir. AKP demek atanamayan öğretmen, atanamayan mühendis demektir. AKP demek mağdur joker işçiler demektir. AKP demek emeklilikte yaşa takılanlar demektir, israf demektir, pahalılık demektir.

AKP demek kentsel dönüşüm mağdurları demektir. AKP demek aklın ve bilimin ışığından ayrılmak, liyakatten uzaklaşmak demektir. (CHP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)
Kızmayın arkadaşlar, lütfen dinleyin, yaptıklarınızla yüzleşin, kızmayın. Kabul edin ki çok büyük hatalar yaptınız.

Kabul edin ki çok büyük hatalar yaptınız.

Üretici fındığını zararına sattıktan sonra fiyat açıklayarak tarihe geçtiniz.

Kota uygulamasıyla çay üreticisini perişan ettiniz. Köprüden geçmeyen araçlar için geçiş garantisi verdiniz. Havaalanında uçmayan yolcular için garanti verdiniz ama kendi çiftçinize, üreticinize alım garantisi veremediniz.

"Haram, helal" demeden yandaşı büyüttünüz. "Gecekondudan geldik." dediniz, geldiğiniz yeri unuttunuz, hazineyi kuruttunuz; yetmedi, tuttuğunuz otu kuruttunuz, tuttuğunuz otu.

Üretimi de üreticiyi de bitirdiniz, ekonomiyi batırdınız, sonra da ülkeyi kurtarmaktan bahsediyorsunuz. Şunu bilin ki sorunun kaynağı olanlar asla çözüm üretemezler. Eğri cetvelle doğru çizgi çizilmez.

Hiç kuşkunuz olmasın arkadaşlar, dün olduğu gibi bugün de yine bu ülkeyi Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz kurtaracağız ama önce sizden, sonra sıkıntılarından.

Hepinize teşekkür ediyorum.

 

Ahmet KAYA
CHP Trabzon Milletvekili

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1

banner220



Günebakış Trabzon Haber