Dünya hayatında hiçbir ‘NİMET’ yoktur ki, ‘KÜLFETİ, ZAHMETİ’ olmasın. “ZAHMETSİZ RAHMET OLMAZ” sözü de buradan doğmuştur.

                 Soframıza gelen yiyeceklerin, üzerimize giydiğimiz ve kullandığımız eşyaların, yani tüm nimetlerin, binbir emek ve zahmetle, külfet ve maliyetle ortaya çıktığı aşikardır.

                 En kolay ve ucuz olarak temin ettiğimiz ekmeğin; toprağa atılan tohumdan fırında ekmek oluncaya kadar, nice emek, zahmet, külfet ve maliyet ile soframıza geldiği hepimizce bilinmektedir.

                Bunun tersi de aynı olup, her ‘ KÜLFETİN, ZAHMET VE SIKINTININ’ da nimeti, nimetleri olduğu ortadadır ve Yaradan’ın tabiata ve insan hayatına yerleştirdiği yasa ve pıroğram gereğidir.

                En büyük afet ve musibetlerin bile, ağır külfetleri yanında, büyük nimetleri vardır.

                Allah bir daha göstermesin, “ zelzelelerin” bile, büyük yıkım ve acıları yanında, nimetler de doğurduğu, bu nimetlerin; şehirlerimizi doğru yere kurma, imar ve pilanlamasını yeniden yapma, hem deprem riskini dikkate alarak, hem de birinci sınıf düz ve taban ziraat arazilerini koruma bilinci, depreme dayanıklı ev yapma duyarlılığı kazandırdığı gerçeğidir.

               Mevla asla yaşatmasın, ama sel felaketleri; dere yataklarına ev yapmama, derelerin hakkını çalmama, gün gelir çalınan hakkını geri alır bilincini uyandırıp, bize ders nimeti sunmuyor mu? Kıyı ve deniz kenarlarına her türlü müdahalenin, bir gün dalga afeti ile ortadan kaldırılacağı, kıyılara ve denize dokunmanın doğru olmadığını, dalga afetleri bize öğretmiyor, ders nimeti olarak sunmuyor mu?

               Heyelan afetleri; heyelanlı bölgelere ev yapılmaması, fiziki hiçbir müdahale de bulunulmamasnı, erozyonlar; ağaç ve bilumum bitkilerin toprağı koruduğunu, bitki örtüsünün ne kadar kıymetli olduğunu,  korunması gerektiğini bize öğretmiyor mu?

              Allah göstermesin, savaşların bile, varlığın, vatanın, devletin ve hürriyetin ne kadar değerli olduğunu, imkansızlıkların nasıl imkanlar doğurduğunu, kendi kendine yetme  ve üretme çabası ortaya çıkardığını bilmeyen var mı?

              Aynı bu ve benzeri afetler gibi, günümüzde bütün dünyaya kuşatan koronavirüs musibetinin, afet ve felaketinin de, insanların canını alma, iktisadi ve içtimai/sosyal ağır külfetleri yanında (Allah muhafaza eylesin ),  nimetleri de vardır.

                 Yaradan, dünyayı böyle bir ‘denge’ ve ‘adalet’ üzere yaratmış, müthiş tabiat yasalarını dünyaya yerleştirmiş, pıroğramlamıştır.

                  Allah bütün insanlığı ( zalimler ve zulme karar vericiler hariç ) bu virüs belasından korusun dua ve niyazında bulunarak, k.virüsün nimetlerini sıralayalım. Virüsü de Allah’ın fiili ayetlerinden görerek.

                  *Öncelikle, teknolojinin başdöndürücü hızla geliştiği, KÜRESEL CANİLERİN  EN GÜÇLÜ OLDUĞU BİR ZAMANDA, bilgi, bilim, iletişim devrimlerinin yaşandığı, BÜTÜN DÜNYAYI YOK EDECEK GÜÇTE KİMYASAL SİLAHLARIN ÜRETİLDİĞİ BİR DÜNYADA, nano teknoloji ile insanlığın yeni bir gelecek kurguladığı bir devirde, tıbbın ve ilaç sanayinin zirve yaptığı, ölümsüzlüğün çarelerinin araştırıldığı, uzayda hayat alanlarının arandığı bir dünyada, mikroskopla görülebilen zerre bir mikrop karşısında, İNSANIN ne kadar GÜÇSÜZ ve aciz olduğunu insanlığa gösterdi, acziyetini hatırlattı, gurur ve kibrini yerle bir etti. BU DÜNYAYI YARATANIN, GERÇEK GÜÇ SAHİBİ OLDUĞUNU, İNSANIN BİR HİÇ OLDUĞUNU hatırlattı, öğretti. En büyük nimet; varlığın SAHİBİNİ, “MUTLAK GÜCÜ” bilmek, farketmek, farkına varmak, O’na biat etmek, yalnız O’nun önünde eğilmektir.

                       *Yıllardır Flistin, Gazze, D.Türkistan, Bosna, Çeçenistan, Karabağ, Arakan, Keşmir, Hindistan, Afganistan, Irak, Suriye, Yemen, Libya, Mısır, İran, Balkanlar, Kafkaslar ve Afrika’nın çoğunda yaşanan savaşları, karantinaları, ambargoları, mağduriyetleri hatırlattı, acılarını hissettirdi. Ambargo ve karantinanın ne olduğunu gösterdi.

                       *Virüs afetinin de küresel emperyalist ve ziyonistlerden kaynaklandığını, onların kirli pilanlarının eseri olabileceğini, düşündürdü, ikaz etti.

                       *  İLİMİN, bilginin. bilimin, çalışmanın, üretmenin, kendi işini kendin görmenin, başka ülkelere muhtaç olmamanın, ithal ülkesi değil, ihracat yapan bir ülke olmanın önemini ortaya koydu. Devletlerin öncelikle bu alanlara yatırım yapmasının zaruretini gösterdi.

                      *Kendi kendimize,”BİZ NE YAPTIK DA, BU MUSİBET BAŞIMIZA GELDİ” sorusunu sormaya, düşünmeye, tefekkür etmeye, muhasebe yapmaya sevketti.

                      *Bir bütün olarak TEMİZLİĞİ, önemini, el yıkamanın, taharetin ehemmiyetini öğretti ve bu konuda insanımıza  dikkat, duyarlılık ve uygulama kazandırdı. İslam’ın temizliğe, karantinaya verdiği önem, bu afet ile fark edildi, hatırlandı.

                      *Evden çıkabilmenin, cadde ve sokaklarda dolaşmanın, kalabalıklar içinde olmanın, bir kahveye, çay ocağına oturup, arkadaş ve dostlarla çay içip sohbet etmenin, kısaca HÜRRİYETİN ne kadar büyük bir nimet olduğunu hatırlattı, şükrünü düşündürdü.

                      *PARANIN, varlığın ve zenginliğin çok da önemli olmadığını, her soruna çare olmadığını gösterdi.

                      *Camiye, Cuma’ya, bakkala ve markete rahatça  gidebilmenin, zorlanarak, erinerek, üşenerek CAMİYE gitmenin, eve kapanınca nimetini, güzelliğini, şükrünü hatırlattı.

                      * Farkına varmadığımız, sıradanlaştırdığımız HAYAT İKSİRİ SUYUN, virüse karşı korunmada, temizlik ve beslenme de önemini bir kez daha bize hatırlattı ve öğretti.

                      *SAĞLIKLI olmanın, dengeli beslenmenin, bağışıklık sistemini güçlü tutmanın önemini hatırlattı, öğretti.

                      *Salgın ile caddeler, sokaklar, parklar, kısaca tüm ÇEVREMİZ daha temiz oldu, kirletilmedi. *HAVA kirliliğini, GÜRÜLTÜ kirliliğini, ASAYİŞ olaylarını, KUMARI, İÇKİYİ, filört ve fuhuşu, bilumum ahlaksızlıkları azalttı

                      *Virüsün, SİGARA içen ciğerlere daha kolay tutunduğu gerçeğini öğreterek, belki de sigara içmeyi önemli oranda azalttı, ZARARINI BİR KEZ DAHA HATIRLATTI.

                      *EVİMİZİ, AİLEMİZİ, çocuklarımızı hatırlattı, onlarla daha fazla buluşma ve konuşma imkanı sağladı.

                      *SABRI ve ŞÜKRÜ öğretti. Her alanda TEDBİRİ öğretti. Düşündüğümüzde aklımıza gelebilecek nice nimetler daha sundu. İç muhasebeyi ve tövbeyi hatırlattı, bize öğretti.

                       *Ağır külfeti yanında ve can sözkonusu olduğundan, her şeye rağmen nimetlerini konuşamayacağımız bu virüsten Mevla hepimizi, tüm ümmeti ve insanlığı korusun. ZALİMLERİN VE ZULME KARAR VERİCİLERİN BAŞINA DUÇAR EYLESİN. Amin.

                       Allah, virüsün bir Ayet olduğunu ve nimetlerini anlayanlardan, ama külfetini taşımayanlardan eylesin inşallah.

 

 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber