
Denizlerin, göllerin ve doğal kıyı ekosistemlerinin tarım topraklarıyla doldurulması, sadece çevreye değil, gıda güvenliğimize, ekosistem sağlığına ve gelecek nesillerin yaşam hakkına da ciddi zararlar vermektedir.
Tarım topraklarımız; binlerce yılın birikimiyle oluşmuş, sınırlı ve kıymetli doğal varlıklardır. Bir metrekaresinin dahi israf edilmesi affedilemez bir çevre suçudur. Bugün deniz dolgusu amacıyla kullanılan verimli tarım arazileri, yarının ekmeğinden, sebzesinden ve geçim kaynağından çalmaktır.
Aynı şekilde, denizlerimiz yalnızca coğrafi sınırlar değil; milyonlarca canlının yaşam alanı, balıkçılığın merkezi ve iklim dengesinin bir parçasıdır. Kıyı dolgularıyla bozulan doğal denge, deniz yaşamını yok ettiği gibi, halk sağlığını da tehdit etmektedir.
Bizler, çevresine ve geleceğine sahip çıkan yurttaşlar olarak buradan yetkililere ve kamuoyuna açık çağrıda bulunuyoruz:
Denizlerin tarım toprağıyla doldurulmasına derhal son verilsin!
Çevreye, tarıma ve doğaya saygı gösterilsin!
Sürdürülebilir yaşam ve sağlıklı gelecek için "ARTIK YETER DİYELİM!" diyoruz!
Trabzon sahilinin 123 km doğal kıyılarının %86’sı kamu ve müteşebbisler tarafından yok edildi ve edilmeye devam ediyor. İlgili kurumun tespitlerinde sadece bir ilçede 400 (dörtyüz) tahribat ve işgale neden sessiz kalınıyor. Son kalan 7.5 km alan içerisinde kalan Arsin ve diğer noktalardaki sahilleri yok etme çalışmaları son hızıyla devam ediyor. Kalan birkaç kumsal ise çöp depolama tesisi oldu. Halk çöplerin içinde dinlenme ve deniz havası almaya mahkûm ediliyor. 1.5 milyon turist alan ama kıyılarında çöpten geçilmeyen, ulusal deniz izlemelerinde kıyı suları Karadeniz’in en kirli olan ili Trabzon. Maalesef fiili gerçek bu.
Bu yok etme düzenine karşı Ziraat Mühendisleri Odası Trabzon Şubesi olarak, sesimizi yükseltmeye, doğamızı ve tarım alanlarımızı korumaya devam edeceğiz.
Sorumlular,
Deniz dolgusu (denize dolgu yaparak arazi kazanımı) işlemi, İzin süreci projenin büyüklüğüne, konumuna ve kullanım amacına göre değişebilir. Trabzon’un 123 km’lik Trabzon sahillinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünün 28 Haziran 2024 tarihinde Belediyelere 15 ( on beş) gün süre vermiş olduğu yazının özeti;
”yazının üzerinden 330 (üçyüzotuz) gündür hiçbir işlem yapılmadığı gibi tahribatlar, sahiplenmeler ve keyfi uygulamalar hız kesmeden devam ediyor.
Oysa, İzin süreci projenin büyüklüğüne, konumuna ve kullanım amacına göre değişebilir ancak genel olarak aşağıdaki kurumlardan izin alınması gerekir.
1. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı: Çevresel Etki Değerlendirmesi (ÇED) Raporu: Dolgu projeleri için genellikle ÇED süreci gereklidir. ÇED olumlu kararı olmadan projeye başlanamaz. Plan onayı ve yapılaşma izni için de bu bakanlığın yetkisi bulunur.
2. Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığı: Eğer dolgu alanı liman, marina, tersane, yat bağlama yeri gibi deniz ulaşımını ilgilendiriyorsa bu bakanlıktan da izin alınmalıdır.
3. Tarım ve Orman Bakanlığı: Su ürünleri üretim alanları, koruma alanları ve doğal yaşam alanları etkileniyorsa bu bakanlık sürece dahil olur. Devlet Su İşleri (DSİ) de kıyı ve su yönetimi açısından sürece katılır.
4. Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğü ve Sahil Güvenlik Komutanlığı: Deniz trafiği ve güvenliği açısından görüş alınması gerekir.
5. İlgili Belediye ve İl Özel İdaresi: İmar planı değişikliği, yapı ruhsatı gibi işlemler için yerel idarelerin de onayı gerekir.
6. Kültür ve Turizm Bakanlığı: Eğer dolgu alanı koruma altındaki doğal sit alanı, arkeolojik sit ya da turizm bölgesi içinde yer alıyorsa bu bakanlıktan izin gerekir.
7. Çeşitli Diğer Kurumlar (duruma göre):Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu, Milli Emlak Genel Müdürlüğü (Hazine arazisi ise), Orman Genel Müdürlüğü gibi kurumlar da yer alabilir.
İzin süreci oldukça kapsamlıdır ve genellikle bir master plan, fizibilite raporu, çevresel etki değerlendirme raporu, batimetrik ve jeolojik raporlar gibi detaylı belgeler hazırlanması gerekir.
123 km’lik Trabzon sahilinin Kamu, müteşebbisler ve vatandaşlar tarafından tahrip, işgal ve çöp kumsallarını görmesi gerekenler görmedi, duyması gerekenler duymadı, hissetmesi gerekenler hissetmedi. Hatta Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Müdürlüğünün 28 Haziran 2024 tarihinde ilgililere 330 (üçyüzotuz) gün önce yazılan yazıda gereğini yerine getirmeyenler hakkında 4483 sayılı Kanun (memurlar ve diğer kamu görevlilerinin görevleri sebebiyle işledikleri suçlardan dolayı yargılanabilmeleri için izin vermeye yetkili mercileri belirtmek ve izlenecek usulü düzenlemektir.) ve 5237 sayılı Kanun (kişi hak ve özgürlüklerini, kamu düzen ve güvenliğini, hukuk devletini, kamu sağlığını ve çevreyi, toplum barışını korumak, suç işlenmesini önlemektir. Kanunda, bu amacın gerçekleştirilmesi için ceza sorumluluğunun temel esasları ile suçlar, ceza ve güvenlik tedbirlerinin türleri düzenlenmiştir.) yazıya rağmen; kamu, müteşebbisler ve vatandaşlar tarafından tahrip, işgal ve çöp kumsalları artarak devem ediyor.
Bütün izinler alınmış olsa bile dolgunun ekstrem şartlarda 12.000 (onikibin) senede oluşan toprak ile vahşi ve insafsızca doldurulması çok daha vahim.
Kamuoyunun bilgisine saygı ile sunulur.