Toplumlara önderlik yapmaya talip şahıslarda öncelikle birleştirici ve kardeşlik duygularını güçlendirici nitelikler olması gerekir.

Atalarımız “Birlikten kuvvet doğar” sözünü boşuna söylememişler. Birlik beraberliğin olduğu bir toplumda üretim olur, adalet olur, adil bölüşüm olur. Bunların olduğu yerde de huzur ve güven olur.

Siyasete atılan insanlar, birlik ve beraberlik sözlerini sadece halka hitap ederken kullanıyorsa bunun fazla bir önemi olmaz. Rakibi olan diğer siyasetçilerle ilişkilerini birlik ve beraberlik içinde düzenleyerek topluma örnek teşkil etmeleri gerekir.

Halka verir talkını (öğüt) kendi yutar salkımı özdeyişinde olduğu gibi bir davranış sergilerseniz sizin halka talkın vermenize gerek yoktur.

Siyasetçi, topluma en güzel telkini (öğüdü) kendi bireysel ve kurumsal tutum ve davranışları ile vermelidir.

Ekonomik alanda veya sosyal alanda yapacakları reformları ayrı bir plan ve program dâhilinde halkın anlayacağı bir dille halkın önüne koymaları gerekir.

Ülkemizdeki siyasetçilerin bu bahsettiğim temel ilke ve prensiplerden çok uzak siyaset ürettiklerini görmekteyiz. Yani kolaycılığa kaçmaktadırlar. Emek harcamak yok.

Siyasetçilerimizin en büyük öncelikleri seçim kazanmaktır. Seçimi kazanınca neyi nasıl yapacakları belli değil. Zaten bir bürokrasi çarkı var. O çark döner biz de köşeyi döneriz kabilinden siyaset yapıyorlar.

Demem o ki, siyasetçilerimiz hiçbir emek vermeden milletin kesesinden maaş alıyorlar. Halkımızın büyük bir çoğunluğu da bunu henüz farkında değil.

Bunu söylerken yukarıda sözünü ettiğim ilkelere bağlı kalarak çalışanlar varsa ki mutlaka vardır, onları tenzih ediyorum.

Dünyanın gelişmiş ülkelerine baktığımız zaman aramızdaki gelişmişlik farkının altında yatan olumsuzlukların yegâne nedeninin bizdeki kısır çekişlerin yattığını görüyoruz.

Siyasetçiler birbirlerine laf yetiştirme yarışına girmek yerine ne yapacaklarına dair ciddi uygulanabilir programlar ileri sürmeleri o programlarla halkın huzuruna çıkmalıdırlar. Halkın onayına siyasetçiler değil programları sunulmalıdır.

Türk halkı siyasetçiyi yalancı oy avcısı olarak görmekte ve öyle nitelemektedir. Bence bu görüş haksız da sayılmaz.

Siyasetçilerimiz halkın önünde el sıkışmalı, dost olduklarını, aralarında sadece ülkeyi yönetmekte görüş ayrılıkları olduğunu rahatlıkla ifade etmelidirler.

Hakaretamiz sözlerle kamuoyu önünde konuşan siyasetçileri halkın beğenip alkışladığını kimse sanmasın.
İster oy verdiğim parti olsun ister oy vermediğim partiler olsun bu tarz sözleri asla tasvip etmiyorum.
İster oy verdiğim parti olsun ister oy vermediğim partiler olsun, bir siyasetçinin argo bir lisan ile konuşmasını asla onaylamam.

Siyasetçilerimiz artık bu argo sarmalından kendilerini bir an önce kurtarmalıdırlar.

02.12.2022 M.Sadullah SAĞLAM

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber