Yaklaşık iki yıldır ekonomik sıkıntıların en üst düzeyde yaşandığı ülkemizde, bu krizin sebepleri başta koronavirüs olmakla beraber, buna bağlı küresel bir takım etkenlerinde olduğu aşikardır, bunu inkar edecek değiliz tabiki fakat, bu kriz günlerinde bir nebze olsun rahatlamamızı sağlayacak yaz, yani turizm dönemini iyi değerlendirebiliyor muyuz buna bir bakmak lazım.

Baştan söyleyeyim değerlendiremiyoruz. Bunda turizm firmalarınında, mülkü amirliklerinde, esnaflarında, ayrıca turizmin hizmet sektöründe Çalışanlarınında olumsuz payı çok büyük diye düşünüyorum.

Özellikle Ören yerlerinde, ilimize gelen yerli olsun yabancı olsun bütün turistlerin, bu alanlara giriş için yüksek ücretler ödeyerek ziyaret etmeleri zorunlu hale getirilmek suretiyle imkan bulmaları, ilimiz adına ilk etapta eksi puanla başlayan en önemli unsur olmakla birlikte, bu ödeme yeterli olmayıp, bazı alanlarda bu afaki ücretlerin, araç park ücreti, dolmuş ücreti gibi ekstra ücretlerlede mide bulandırdığı ortadadır.

Bir turisttin Sümela manastırını ziyaret etmek istemesi, yüksek giriş ücreti ödemesinin yanında, manastırın yürüme mesafesine kendi aracıyla gidememesi, belirlenen bir alanda park ettirilmek zorunda bırakılması, bu zorunlu parktan sonra manastıra ulaşım için yüksek ücretle dolmuş kullanma zorunluluğu olması, dönüşte ise kapak olsun diye aracına park ücretide ödemek zorunda bırakılması başlı başına bir temel fıkrası gibidir. 

Yetmedi, Sümela manastırını, bu binbir zahmet ve masrafla ziyaret eden turist, bir manastır hatırası satın almak istemesi, o vadide bir çay, bir kahve içmek istemesi imkansız hale getirilmiştir. 

Sümelada yenilenen kafe ve hediyelik eşya dükkanları, cesur girişimciler tarafından kiralanmış fakat, alana gelen turistler, uygulanan yukarda yazdığım yanlış sisteme gebe, bu dükkanların olduğu alanı transit geçmektedir. 

Böylelikle turist buradan alış veriş imkanı bulamamış ve girişimci işletmeci ise iflasa zorlanmış durumdadır. Bu durum ise ultra temel fıkrası gibidir.

Halbuki, illede kazanmak kutsaldır düsturu ile uygulanan bu sistemde, park alanından dolmuşa binen yolcu, kafelerin orada indirilmeli, Sümelaya çıkacak olan yolcuda, bu alandan binip manastıra çıkmalı, manastır dönüşünde yine kafelerin olduğu alanda dolmuştan inmeli ve aracına gidecek olanda oradan dolmuşa binip aracının olduğu alana ulaşmalı. 

Böylelikle girişimci ve cesur yatırımcıları iflas ettirmeden, turistlerede orada dinlenme, alış veriş imkanı ve hatıra biriktirme imkanı verilmelidir. Kimseyede zoraki yaptırım uygulanmamış olur kanaatindeyim. 

Trabzon esnaf odaları birliği başkanı Sn.Metin Kara, ilimize gelen turistlerin, turizmci şoförler aracılığı ile Trabzon şehir merkezine getirilmeleri, esnaf ile buluşturulmaları gerektiğini her fırsatta söylediğini biliyorum. 

Bunun trafik cezası nedeni ile imkansız olduğunu, bir yolcu almak yada indirmek için bile trafik polisinin Şoföre müsaama göstermediğini, hemen fotoğrafını çekmekle tehdit ettiğini defalarca sn.Kara’ya söylememe rağmen, kendiside bunun İçin vali beyden izin istediği aşıkarken henüz değişen bir durum söz konusu değildir, bu nedenle şoförler meydanı tercih etmemektedir.

Halbuki, özellikle meydan parkı civarında, TÜRSAB belgeli araçlara sadece beşer dakikalık yolcu indirme ve alma süresi tanınsa, şoför arkadaşlarda gönül rahatlığı ile meydana yolcusunu getirip, esnafla buluşmasını sağlayacaktır.

Atatürk köşkü civarı park sorunu, Ayasofya camii “müzesi” etrafındaki park sorunu, Çal mağarası civarındaki park sorunu ve ulaşım sıkıntısı, Uzungöl civarındaki park ve yol sorunu, Hıdırnebi yaylasındaki çöp ve park sorunu, yeni hizmete giren Trabzon tünel akvaryum daki, yerli turiste farklı, yabancı turiste afaki farklı giriş ücret uygulaması başlı başına sıkıntıların ana başlıklarıdır. 

Bütün bu sorunları ve sebep olanları anlatırken, turizmin emekçilerini eleştirmediğim zannedilmesin. Turizm firmaları bu söz konusu sorunların giderilmesi için ne yapmaktadır acaba, bir toplantı bile yapmadıkları, yapsalar bile sonuç alamadıkları, sorun giderme yönünde herhangi bir girişimde bulunmadıkları, bu gibi görev ve sorumlulukları hep bir birlerinden bekledikleri anlaşılmaktadır. 

Turizmin sadece ekonomik kazanım olduğunu düşünen turizmin yatırımcı firmaları, bunu ana tema olarak kabul etmekteler ki, elde ettikleri her fırsatı kendi lehlerinde nakite çevirmenin ince ve püf noktalarını çok iyi değerlendirmektedirler. Bu kapital planlama turizmin ilimiz özelinde geleceğini heba ettiği gerçeğini, maalesef göz önüne getirememektedirler. 

Turizmde direkt turistle temas halinde olan hizmet sektöründeki kişilerinse, yaptıkları işin eğitim aşamasının hiçbir alanında olmadıkları, olmamayada ısrarla devam ettikleri ve kara balta, kör topal hizmetle sektörü taşımaya çalıştıkları bir gerçektir. Bu gerçeklede bu sektör ilimiz için daha ne kadar katma değer üretir bilinmemektedir. 

Halbuki ekonomik krizlerin yaşandığı bu gün ve aylarda, özellikle turizm alanında daha aklı selim yatırım ve yaptırımlarla bu sektörün uzun yıllar kaliteli hizmete kavuşturularak, bol ve sürekli kazanç getiren bir unsur haline kavuşturulması mümkündür. Bu konuda ben yada benim gibiler değil, ehli insanlar ve yetkililer görev başına ivedi geçmelidirler. 

Trabzon turizminde uygulanan komik işlere son vererek ve daha kaliteli hizmetler için gerekenler yapılarak, Trabzon turizmi temel fıkrası gibi olaylardan kurtarılmalıdır.

(2010-11 ŞAMPİYONU TRABZONSPOR)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber