O,
Düşük,
Seviyesiz, 
Sıradan diye tanınıp bilinen siyasete,
İtibar getirmişti…
O,
Dürüst, 
Namuslu ve
Beyefendi olarak bilinirdi…
O,
Devleti, Milleti,
Bayrağı, Ezanı için
Hiç çekinmeden, canını verirdi,
Hatta 
Verdi bile…
O,
İnsan gibi insan,
Adam gibi adamdı…
Devletini,
Milletini,
Bölmeye çalışanlar,
Onun hep 
Kötü yüzünü gördüler…
Ancak,
O milletine karşı,
Sevecen,
Güler yüzlü,
Ve
Çok şefkatli biriydi…
Hainlere,
Teröristlere,
Bölücülere karşı
Kin ve nefretle bakardı…
Aç kaldı,
Hapise girdi,
Hor görülüp, işkenceye uğradı,
Ancak
Hiçbir zaman
Devletine,
Milletine küsmedi…
“Ne kaderime,
Ne devletime küstüm…
Çünkü inanmak,
İman etmek varsa bir şeye,
Bedel neyse katlanıp
Yarabbi,
Kahrında hoş,
Lütfunda hoş” derdi…
Bir Hint Atasözü,
“Biri,
Oturduğu koltuktan kalkamıyorsa,
Mutlaka
Altına pislemiştir” der…
O,
Altına pislemeyen
Nadir insanlardan biriydi…
“Bir 
Saniyesine bile
Hükmedemediğiniz 
Bu dünya için,
Fırıldak olmanın
Anlamı yoktur” diye söyleyerek,
İki günlük dünyada,
Çamurlaşmamanın
Gerekliliğini savunmuştu…
“İnanmadığım yolda
Milyonlarla yürüyeceğime,
İnandığım yolda
Tek başıma yürürüm” diyerek,
Davası için
Her şeye katlanacağına,
Dikkat çekmişti…
“Bu Bayrak,
Öyle bir Bayraktır ki;
İçinde 
“Vatan” vardır,
Dökülen “kan” vardır,
İki cihan vardır,
Din vardır,
İman vardır” diyerek,
Kutsallarını 
Dile getirmiştir…
“Kan
Dökmeyi seven,
Bir millet değiliz,
Ancak
Söz konusu vatan ise;
Dünyanın
Şah damarını keseriz” 
Yine
Başka bir sözünde,
“Vatan aşkı
Maya gibidir,
Sütü bozuklarda tutmaz” diyerek,
Vatanın,
Bu millet için
Ne manaya geldiğini belirtmişti…
Hapiste yazdığı
Üşüyorum” şiirinde,
Rabbine kavuşma arzusunu belirtiyor…

Bir coşku var içimde bugün kıpır kıpır
Uzak çok uzak bir yerleri özlüyorum
Gözlerim parke parke taş duvarlarda
Açılıyor hayal pencerelerim
Hafif bir rüzgar gibi, süzülüyorum
Kekik kokulu koyaklardan aşarak
Güvercinler ülkesinde dolaşıyor
Bir çeşme başı arıyorum
Yarpuzlar arasında kendimi bırakıp
Mis gibi nane kokuları arasında
Ruhumu dinlemek istiyorum
Zikre dalmış her şey
Güne gülümserken papatyalar
Dualar gibi yükselir ümitlerim
Güneşle kol kola kırlarda koşarak
Siz peygamber çiçekleri toplarken
Ben çeşme başında uzanmak istiyorum
Huzur dolu içimde
Ben sonsuzluğu düşünüyorum
Ey sonsuzluğun sahibi, sana ulaşmak istiyorum
Durun kapanmayın pencerelerim
Güneşimi kapatmayın
Beton çok soğuk, üşüyorum…

Şerefsiz,
Namussuz,
FETÖ terör örgütünün
Hedefi halinde idi…
“Hayat böyledir dostum,
Geçer beklemekle…
Ümitlerin bittiği yerde
Abdest al 
Ve
Sabahı bekle” diyordu…
Teröristler,
Yeri doldurulması 
Çok zor olan 
O eşi ve
Benzeri bulunmayan insanı, 
Öldürmeye
Karar vermişlerdi…

Bundan
Tam 14 yıl önce
Helikopteri düşürülerek
Şehit edildi…
Asker görünümlü terör örgütü
Yandaşları,
Öldüğüne emin olmak için
Kurtarma ekiplerinden
Önce,
Enkaza giderek
Görevlerini tamamladılar…
Ölümün bile
Tarifini yapmıştı…
“Ölüm,
İnançsız insanlar için
Korkunç 
Bir sondur…
Ama
İnananlar için
Ne kadar 
Zevkli bir başlangıçtır” demiştir…

25 Mart 2009 tarihinde
Hainler
Tarafından şehit edilen
Muhsin Yazıcıoğlu’ nu,
Ölümünün
14. yıldönümünde
Sevgi, saygı 
Ve 
Rahmetle anıyorum…
Allah(cc),
Rahmet eylesin…

25.03.2022
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber