Geçen gün,
Sevgili Yaşar Aydoğdu
Arkadaşımız,
Çok önemli bir paylaşım yapmış…
Dünyevi makamlarının
Gelip geçici olduğunu yazmış…
O yazıyı okuyunca,
Daha önce yazmış olduğum
Bu yazıyı,
Hatırlayıp, tekrar yayınladım…
Ülkemizin geldiği durumu
Hatırlatan bu yazıyı,
Bir nefeste okuyacağınıza eminim…
Dünyevi
Makam sahiplerinden,
Bakan,
Milletvekili,
Belediye Başkanı,
Rektör,
YÖK Başkanı
Ve
Diğerlerinin etrafı,
Çıkarcı ve yalakalar tarafından
Etten duvar gibi, çevrilir…
Yeni seçilen
KTÜ Rektörü
Prof. Dr. Hamdullah Hocanın
Etrafının çevrildiği gibi
Bunu görmek,
Çok mümkün olabiliyor…
Bu çıkarcılar,
Makam sahiplerini
Öyle yalarlar ki,
Makam sahipleri de bundan
Artık
Çok memnundur
Ve
Onları o da taltif eder…
Makam sahipleri,
Kendi gerçek dostlarını
Görmezden gelirler…
Çünkü
Gerçek dost,
Onları yalayıp, yutmaz…
Onlar,
Menfaat gözetmeden,
Ak ve kara günde
Onun yanında devamlı olurlar…
Ve
Aslında
Makam sahibi de
Onu biliyordur…
Ama
Yalanmak, hoşuna gidiyordur…
Makama,
Atanmadan önce
Çok az aranan, atanan kişinin
Artık,
Telefonu
Hiç susmadan, çalar…
Evi,
Yalamalar tarafından kuşatılır…
Dışarda duran
Eski püskü ayakkabıları
Yalanmaktan,
Pırıl pırıl parlar…
Bu yalamalar,
Makam sahibini görünce
Önünde,
Secde etmeye başlarlar…
Allah(cc)’a
Eğilmeyen başlar,
Makam sahibine karşı eğilir…
Yavaş yavaş,
Makam sahibi de,
Gurur ve kibire kapılır…
“Aslında,
Önünde secde eden şu insanlar,
Çokta haksız değildir…” diye düşünür…
Kendisi,
Övünmeye
Ve
Övülmeye layık biridir…
Ha şu,
Makama atanmadan önceki dostlar mı?
Onlar,
Onun değerini
Ve
Kıymetini bilmediler…
Önünde,
Secde eden şu insanların
Hepsi,
Yanlış yapabilir mi?
Aslında,
Çok büyük bir insan,
Hatta
İnsan bile değil,
İnsanüstü bir varlıktı, o…
Hatta
Belki de dünyada
Eşi ve benzeri yoktu…
Kendinin değerini bilmeyen
Eski dostlara o da, sırtını dönmüştü…
Artık,
Yalamalardan başka
Kimseyle muhatap olmuyordu…
Diğer eski dostlardan
Onun yanında kimse kalmamıştı…
Bu yalamalar onun
Elini,
Sıcak sudan, soğuk suya sokturmuyorlardı…
Görev süresi dolan
Makam sahibi,
Kapısının önündeki
Ayakkabılarını kirli görür…
Hani,
Ayakkabılarını yalayıp, temizleyenler,
Hani,
Ceketini giydirenler,
Hani,
Şemsiyesini tutup,
Arabasına kadar onu götürenler…
Hani,
Önünde bin takla atanlar,
Neredeler
Ve
Nereye gittiler?
Yok,
Hiçbiri yoktu, yanında…
Hatta
Vebalı gibi kaçıyorlardı ondan…
Makam sahibi,
Artık
Yalnız başınadır
Ve
Eski makam sahibi olmuştur…
Eski
Makam sahibini görünce,
Kahvede, Camide, Markette, insanlar başını çevirerek,
Onu
Görmezden geliyorlardı…
Eski makam sahibinin
En yakını canı, ciğeri ölmüştü…
Cenazede,
Yalamalardan hiç kimse yoktu…
Onları,
Yanında olacaklar diye, çok aramıştı…
Hiç değilse
Bu acı günde yanında olsalardı…
Eski
Makam sahibi ağlıyordu…
Camiye girince,
Orada,
Eski dostlarını gördü…
Eski dostlar
Onun, kara gününde yanındaydılar…
Artık,
Eski dostlarla
Hasret giderip buluşuyor,
Çay, kahve içiyor
Ve
Eski günleri yâd ediyorlardı…
Birkaç ay sonra,
Hükümet Başkanı
Ona,
Yeni bir görev vermişti…
Yine
Makam sahibiydi, o…
Evine giderken
Büyük bir kalabalık, yolunu kesmişti…
Omuzlara alınan
Yeni,
Makam sahibi 3 dakikalık yolu
Omuzlarda, 3 saatte gitmişti…
Evinin önünde
Çamurlu
Bıraktığı ayakkabıların
Yalanmaktan, pırıl pırıl olduğunu gördü…
Evinin önündeki
Kalabalık,
Ona secde ediyordu…
Gurura kapılan makam sahibinin
Koltukları kabarmıştı…
Aslında
O,
Ulaşılamaz,
Çok büyük biri idi…
19.04.2021
Rahman AYHAN
Araştırmacı Yazar