O,
Aslında
Bir İngiliz ajanıydı…
Fakat
Türklerin içine 
Bir molla olarak girmiş,
İtibar görerek,
Önemli bir mevkie oturtulmuştu…
Aslında
Yahudi bir ailenin
Yahudi oğluydu…
Ancak
Üstün zekâsı fark edilince,
Türklerin içinde
Cemaat oluşturulmuş,
Bu cemaate 
Lider olması sağlanmıştı…
Artık
Müslüman bir tarikat görünümlü,
“Öl dese ölecek,
Öldür dese, öldürecek düzeyde
Fanatik bir cemaatin,
Lideri düzeyindeydi…”
Sofu olarak
Ünü,
O kadar fazla yayıldı ki,
Saraya kadar ulaştı…
Sultan Abdülhamit,
Onu
En yakın adamlarından biri yapmıştı…
1832 yılında 
İngiltere’de doğmuş,
Din ve 
Dil bilimi noktasında
Olağanüstü
Kabiliyeti olduğu anlaşınca,
İngiliz gizli servisinin dikkatini çekmişti…
İngiliz gizli servisi
Onu,
Özel okullarda,
Kabiliyeti olduğu alanlarda eğitir…
20’li yaşlarda
Özellikle
İslam ülkelerinde konuşulan 
Lehçeleriyle beraber,
On dili,
Öğrenme noktasına gelmişti…
Türkçe,
Arapça ve
Farsçayı ana dili gibi konuşmaktadır…
İngiltere tarafından,
Önce Şam’a
Daha sonra ise 
Bağdat’a gönderilerek,
Medrese eğitimi aldırılır…
Kısa zaman için
Eğitim gördüğü medreselerde
Hocalığa kadar yükselir…
Fıkıh’ ta
Öyle ileriye gider ki,
İslam Âlimi diye, anılmaya başlanılır…
Artık o,
Şamlı Hoca
Reşit Efendi diye ün yapmıştır…
Kendi adına
Cemaati oluşur…
O ne derse inanacak düzeyde
Fanatik,
Radikal kişiler türemişti…
4 yıl boyunca
Türklerin cemaat önderi
Reşit Efendi,
İngilizlere ajanlık yapıp,
Türklerin zaafını, İngilizlere rapor ediyordu…
4 yılın sonunda
Bir anda ortadan kaybolunca
Ona,
Ne olduğunu kimse anlamamıştı…
Yıllar sonra
Hatıralarını yazdığı kitap
Ortaya çıkınca,
Kim olduğu anlaşılmıştı…
Asıl adı
Armınıus Vambery olan bu 
İngiliz ajanı,
Türkler hakkında 
Hatıratını yazdığı kitapta şunları söylemekte;
“Türkler,
Dini ve manevi konularda
Çok hassastırlar…
Bu konularda
Kimsenin yalan konuşacağını
İhtimal dahi vermezler…
Kısa zamanda
Bana
Öyle bağlandılar ki,
Kazancımı tahmin bile edemezsiniz…
Türklerin çoğu
Kendi dinini
Tam manası ile bilmezler…
Birkaç kelime dini konularda
Bilgisi olan,
Onların başına 
İmam olur” diye, söylemektedir…

Onlar
Dün aramızdaydılar,
Bugün de aramızdalar
Ve
Yarın da
Hep olmaya devam edecekler…
Onun için
Akılı, bilimi değil de,
Şıh, 
Şeyh ne der diye, ağzına bakanlar,
Tarikat,
Cemaat türü 
Topluluklara inananlar
Ve
Özelikle de,
Size fakirliği övüp,
Sizden topladıkları paralar ile
Zevk, 
Sefa sürenler suçlu değildir…
Suçun hepsi
Onlara inanan 
Ve 
Onları baş tacı yapanlardır…
Ayrıca
Cennetten tapu verip,
Paralarınızı iç edenlere lütfen sorar mısınız?
Bu tapulardan
Sizler hiç aldınız mı?
Yoksa
Burada olduğu gibi
Onların yerleri 
Kevser ırmağının kenarında,
Deniz manzaralı da,
Sizlere 
Gecekondudan yer mi ayırıyorlar? 

Dün
Mesai arkadaşlarla
Bir araya gelmek için, KTÜ’ye gittim…
Fen Fakültesi’nde
Bir araya gelip, çay içtik…
Öğretim üyeleri
Bölüm başkanını sıkıştırıp,
Tahtaya yazmak için 
Keçeli kalem istiyorlardı…
Fakat
Koskoca üniversitede
Öğretim üyeleri,
Tahtaya yazacak kalem bulamıyordu…
Bölüm başkanı
Tahakkuk memurunu arayıp
Bu durumu sorunca,
“Hocam,
Dekan bey tasarruf yapmamızı
Ve
Kalem verilmesini istemiyor” deyince,
Bölüm başkanı
Fen Fakültesi dekanını arayıp,
Durumu sorunca,
Olayın doğru olduğunu
Ve
Rektörün bunu istediğini, öğrenmişti…
Her türlü
Lüks, şatafatı bırakmayıp
Tasarruf ede ede,
Tebeşir ve
Tahta kaleminde tasarruf ediliyordu…
Oflu Hocanın dediği gibi,
“Eğer
Zarar ediysa,
Kapatın üniversiteyi gitsin…” 
Bu duygularla
Hoş kalın, hoşça kalın…

07.12.2023
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber