Elli yaşlarında,
Dürüst,
Efendi, namuslu biriydi…
Onu
Tanıdığım yaklaşık on yıldan beri
Hiçbir 
Yanlışını görmedim…
Büyüklerine karşı
Çok saygılı
Ve
Yardımseverdi…
Babası
Sürekli içen,
Ayık gezmeyen biriydi…
Annesine ve 
Ona,
Sürekli olarak şiddet uygulardı…
Babasının
Yine
Ayık gezmediği bir günde
Evden çıktığını görmüş,
Eve geldiğinde
Annesini yerde yatar bulmuştu…
“Anne, anne” diye seslenip,
Yanına geldiğinde,    
Annesinin 
Ölmüş olduğunu görmüştü…
Babası ve
Kendisi kalmıştı, 
Boş,
Kasvetli ve  
İmtihan olduğumuz bu dünyada…
Bir sabah 
Babasının yine
Sarhoş eve gelirken,
Düştüğü dereden çıkamadığını
Ve
Orada öldüğünü,
Ona söylemişlerdi…
Bazılarının çetin,
Bazıların ise kolay geçtiği bu dünyada
Onun imtihanı,
Çok çetin geçiyordu…
Anne, baba, kardeş yok
Garip
Ve
Yalnız başınaydı…
Babası,
Kendi kardeşlerine yok pahasına
Köydeki yerlerini satmış,
İçki masasında
Bu parayı yemiş bitirmişti…
Trabzon’un 
Dolaylı Mahallesinden
Yıldırım Bayraktar’dan bahsediyorum…
Bu dünyada 
Dikili
Bir taşı olmayan Yıldırım,
Kaderin bu cilvesini
Kemiklerine kadar hissediyordu…
Elli yaşına gelmiş
Ancak
Yokluktan dolayı
Bir yuva kuramamıştı…
Amcasının 
Bir sığıntı gibi “burada kal” dediği,
Naylon ve
Tahtalarla çevrili 
Kümes bile diyemeyeceğimiz 
Bir yerde oturuyordu…
Bir köpeği bile
Bağlamazsanız duramayacağı burada,
Bir insan yaşıyordu…
Sevgisini
Hayvanlara veren Yıldırım,
Onlarca kediye
Babalık yapıyor,
İnsanlardan görmediği,
Sevgiyi 
Ve 
Ahde vefayı,
Hayvanlardan görmekteydi…
Dilsiz olan
Onlar,
İnsanlar gibi
Nankör ve ikiyüzlü 
Hiç olmadılar…

İşte
Komşum olan Yıldırım’ın
Bu durumu
Beni de 
Çok rahatsız ediyordu…
Ona
“Sana prefabrik ev yapacağız” diyen
Siyasetçilere,
Güven duymaması gerektiğini
Çok iyi kavrayıp
Ve
Onların
Şov yapmayı,
Allah(cc)’ın rızasının 
Önünde olduğunu bildiğimden,
Bu işin olmayacağını biliyordum…
Bir emekli olarak
Benim de
Yardım etmeye
Gücüm yetmeyince,
Hayırsever bazı iş adamlarına
Bu durumu arz ettim…
Tabi
“İnsanlık daha ölmemiş” 
Diyenler oldu
Ve
Yardım etmek için tek şartları
Konteynır evin
Koyulacak yerden
Onu
Çıkarmayacaklarıyla ilgili,
Bir taahhütname 
İmzalamaları gerekiyordu…
Ancak
Ne yazık ki,
Bunu bile kimse kabul etmedi…
Zaten
Anne, baba, kardeş,
Amca, dayı
Bir akrabası bile olmayan kişiye,
Bu dünyada yaşamak ne ki…

Bu büyük sınavı
Sabrederek,
Allah(cc)’ın vadettiği 
Saraylara,
Kavuşacağına inanan Yıldırım,
“Bu dünya 
Onların olsun” diyerek,
Burada olmazsa bile
Diğer tarafta,
Muradına kavuşacağına inanmakta…
Masalda
Nasıl diyordu ki,
“O, erdi muradına,
Biz çıkalım kerevetine…”

29.11.2022
Rahman AYHAN
Gazeteci-Araştırmacı Yazar

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber