İdefiks haline dönüşen çakılı fikirler, gelişme yeteneğini ve esnekliğini yitirdiği için kendisini daima haklı, başka düşünceleri tehlikeli, farklı düşünenleri de düşman olarak algılama problemi ile karşı karşıyadırlar. 

Oysa her konuda herkesin mutlaka söyleyecek bir sözü vardır; olmalıdır da… Bazılarına göre diğerleri, diğerlerine göre başkaları haksızdır.

Farklı fikirlerimize rağmen birbirimizi dinlemeyi, kavga etmeden düşünebilmeyi başarmalıyız. Kendimiz kadar karşımızdakinin de var olma ve yaşama hakkı olduğunu olgunlukla kabul etmeli ve saygı ile karşılamalıyız.

Kimin ne kadar haklı olduğunu veya ne kadar doğru söylediğini hemen ölçerek bize bildirecek bir mekanizma keşki olsaydı… Sosyal alandaki algı, gelişme ve değişimleri ölçerek kesin sonucu hemen alamadığımıza göre görüş ve düşüncelerin olgunlaşma sürecini beklemek, zor da olsa gelişmeleri sabırla karşılamak gerekir. Zaman içinde neyin doğru, kimin yanlış olduğu elbette ortaya çıkacaktır.

 Bu çerçevede “yeni anayasa çalışmaları” ve “toplumsal barış” görüşmeleri hakkındaki düşüncelerimi siz değerli okuyucularımla, “Arasatta kalmamak” adına suya sabuna dokunmadan sade ve basit olarak paylaşmak istiyorum. Çünkü düşüncelerin söylenmediği, ya da herkesin fikrini içinde sakladığı bir dünya nasıl bir dünya olurdu hiç düşündünüz mü?

İyi ki insanlar yazıyor ve konuşuyorlar… Bizler de onların farklı görüş ve düşüncelerini okuyor, dinliyor; kendi fikirlerimizle kıyaslıyor ve gerçeği anlamaya çalışıyoruz. “Ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamamak” diye bir deyim vardır ya, öyle olmak istemem; düşüncelerim beni bağlar, isteyen alır, isteyen bırakır.

Akıp giden zamana karşı direnen, değişime ve gelişime karşı koyan hiçbir statiko, hiçbir güç dayanamamıştır. Bunu tarih kaynaklarından net olarak öğreniyoruz. Ama yine biliyoruz ki her çağda değişimi ve gelişmeyi yıkılıp gitmek zannedenler, bu korku ile mevcut durumun devam etmesi için mücadele etmişlerdir. Bu anlayış, nasıl geçmiş evrelerde direnişe karşı koyamamışsa gelecekte de aynı şekilde mağlup olacaktır. 

Yasalar ve anayasalar değişen şartlara göre “yasama” tarafından değiştirilebilir. Buna itirazımız yoktur sanıyorum. Çünkü bütün anayasalar da tıpkı yasalar gibi sabit kalmamış, hep değişmiştir.

Yeni yasaların ve anayasanın nasıl olacağı konusunda karar verme görevi yasamanındır. Yani TBMM’nindir. Bunda da bir sorun yoktur. Geriye kalan iş, görüş ve öneri sunmaktır. Görüş, öneri ve teklifleri STK’lar, Odalar, siyasi partiler, düşünce kuruluşları, sendikalar, akademisyenler, üniversiteler usulünce yapacaklardır. 

Bu çalışmaların sonunda ortaya nasıl bir metin ve sistem çıkacaksa bu metin ve sistem usulüne uygun olarak ortaya çıkmış olacaktır. Bundan sonraki süreçte milletin görevi,  izleme ve denetleme hakkı saklı kalmak kaydı ile yeni anayasaya tabi olmaktır.

Toplumsal mutabakat ve sosyal barış; güçlü millet, büyük devlet olabilmek için temel şart ve zorunluluktur. Ayrılıklar, tefrikalar ve çatışmalı ortam, gücümüzü birbirimize karşı kullanarak enerjimizi tüketmek anlamına gelir ki, bu davranış akılsızlıktır. Aklını kullanan toplumlar aralarında sosyal ve toplumsal mutabakatı sağlayabilen insanlardan oluşan toplumlardır.

Devlet, gerektiğinde “devlet” adından gelen gücünü ve otoritesini kullanacaktır ama güvenli ve serbest ortamı da oluşturarak yeni görüş ve düşüncelerin rahatça filizlenmesine de fırsat verecektir. Böylesine güvenli bir ortamda bireyler ve diğer kuruluşlar ile basın-yayın kurumları; kin, nefret, düşmanlık, bölücülük ve yıkıcılık içermeyen görüş ve önerileri konuşacak, tartışacak, yazacak ve yayınlayabilecektir.

Böylece millet olarak en doğruyu birlikte inşa ederek, güven içinde gelecek güzel günlere yürünebilecektir. Yeni kurulacak hükümetin ekonomik ve sosyal alanda atması gereken reformist adımlar yanında, diğer iki temel konu olan kısaltılmış ve sadeleştirilmiş, özgürlükçü bir anayasanın hazırlanması ile toplumsal kardeşliğin ve barışın sağlanması, karşı görüşlere rağmen önemli bir çoğunluğun beklentisi haline gelmiştir.

Muhalefetin yeni anayasa çalışmalarına muhalefet etmeden yapıcı katkı sunmaları milletin beklentisidir. Aksi tavırlar takınıp ilk sivil anayasa yapılmasını zorlaştırmak veya engel olmak niyetiyle hareket ederlerse bunun sorumluluğunu yerine getirme sebeplerini Türk Milleti'ne anlatmakta zorlanacaklardır.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber