Bugünlerde büyük bir tartışma başlatıldı. İstanbul kar felaketi nedeniyle felç durumda iken İstanbul’un Belediye Başkanı (Şehremini), bu felakete maruz kalan yollarda saatlerce bekleyen ve hatta sabahlayan insanlar tarafından başlangıçta aranıyor.

Sayın İmamoğlu’nun gizlice İngiliz Büyükelçisi ile bir lokantada yemek yediği basın yayın organları tarafından tespit ediliyor. Söylenene göre yemek , üç saat sürüyor.

Diplomatik görüşmeler, bir belediye başkanının görevi değildir. Ama yapabilir mi, elbette yapabilir. Bunu eleştirmek istemiyorum. Ancak, bu yemeğe böyle bir felaket durumda neden öncelik vermiştir. Bu yemekte, felaketzedelerin uğradıkları mağdureyitten daha önemli bir konu görüşülmüşse buna da eyvallah. Ama bunun da açıklanması gerekir. Neden İngiliz büyükelçi, hava durumu önceden belirtilmiş olmasına rağmen bu tarihi tercih etmiştir. İmamoğlu, bütün her şeye rağmen bu yemeği bir gün olsun erteleyememiş midir?

Buradan anlaşılan yemek ve yemekte konuşulanlar halkımızın önemli bir menfaatinedir ki öncelik halkın sefaletini gidermek için onların yanında yer alma yerine, büyükelçi ile yemek yemeye tercih edilmiştir.

Ekrem İmamoğlu’nun geçmişte de benzer davranışlar sergilediği bilinmektedir. Doğuda bir deprem (Elazığ depremi) felaketi sonrası Elazığ’a gidip depremzedelerin daha gözyaşları kurumadan oradan Erzurum’a geçerek Palandöken dağında kayak kaydığı, İstanbul’un her tarafı sele sağanağa giderken kendisinin Bodrum’da tatilde olduğu gibi vurdumduymazlıkları olduğu biliniyor.

Ben bütün bunların hepsini bir vatandaş olarak normal görebilirim. Eğer, İstanbul’da kurduğu yönetim tıkır tıkır işliyorsa, herkes bihakkın görevini yapıyorsa yapılan eleştiriler unutulabilir.

Daha önceki yönetimler zamanında Rusya’da karla mücadele konusunda eğitilmiş nitelikli elemanları görevlerinden alır yerlerine liyakatsiz kişileri atarsanız işiniz zaten zor demektir.

İmamoğlu, kendini savunurken, MOBESE kamera kayıtlarını kimin basına verdiğini sorgulayarak, o kimse benim gözlerime baksın anlar. Onun hakkında

gereken bütün yasal işlemler yapılacaktır. Takipçisi olacağım diye bir tehdit de savurmaktadır.

Elbette yasalara aykırı bir işlem yapan kim varsa gerekli müeyyideyi uygulasın. Buna kimse bir şey diyemez.

Siz güpegündüz milletin gözünün önünde yediğiniz yemeği kimsenin bilmesini istememenizin nedeni neymiş. Bizde onu bilmek isteriz. Eğer siz bir temsil makamında olmazsanız bu soruyu sormak hakkımız değildir. Ne var ki, 20 milyona yakın bir mega kentin yöneticisisiniz. Herkes haklı olarak hesap sorar.

Ekrem İmamoğlu, Ak partinin siyasi hataları nedeniyle seçilmiştir. Seçilmeden önce yaptığı vaatlerin hiçbirini yerine getirmemiş ve getirememiştir. Zaten ağzından çıkanların ne anlama geldiğini bilseydi o vaatleri yapmazdı.

İmamoğlu’nun yerinde o günkü şartlarda kim olursa olsun seçilecekti. Ancak,kendi bireysel çabaları ve ileri sürdüğü vaatlerinden dolayı seçilmemiştir. Bunu iyi bilmek gerekir.

İstanbul’da aynı hataları yapan bir Ak Partili Belediye başkanı olsa idi, muhalefetin feveranı mağripten maşruka ulaşmıştı. Şimdi hepsi sus pus hatta birkaç aykırı ses ( Can Ataklı-Fatih Portakal-Mehmet Bekaroğlu ) hariç hepsi bir ağızdan İmamoğlu’nu savunmaya başladılar.

Bütün siyasi partilerde maalesef bu alışkanlıklar vardır. Kendi kabahatlerini de savunurlar. Bunun adı siyasettir yerse.

Kimse burada inanmadığım şeyleri sırf siyaseten yazdığımı düşünsün istemem. Böyle bir anlayışım yoktur. Diğer yazılarımda Ak Partiye yönelttiğim eleştirileri okuyanlar beni daha iyi anlayacağını düşünüyorum.

28.01.2022 M.Sadullah SAĞLAM

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber