UEFA Avrupa konferans Liginde oynadığımız Basel maçalarının ilkinde, Trabzon’da sergilenen müthiş birlik beraberlik görüntüleri, İstanbul’un üç büyük kulüp taraftarının rövanş maçına da gelip Trabzonspor’u desteklemesi ile devam etti. 

Ülkemizin yaşadığı çok büyük acıların üzerine bu birlik beraberliğe ihtiyacımız vardı, buna katkı veren herkese bir kez daha teşekkür ederiz. 

Bu maçta tur için her türlü beraberlik ve galibiyet Trabzonspor’a yetecektir. Trabzonspor bunu bilerek maça daha temkinli başlayan taraftı ve zaman zaman da yaptığı atak ve baskıyla etkili olup pozisyonda aradı, birkaç pozisyonda etkilide  olan Trabzonspor maalesef golü bulamadı.

Basel, 13.dakikada geliştirdiği ani bir atakla kalecimiz Uğurcan’la karşı karşıya kaldı, bu pozisyonda Amdouni düzgün ve sert vuruşla Uğurcan’ı avlayıp takımını 1-0 öne geçiren golü kaydetti. 

Yedigimiz bu gol aslında takımın moralini ve oyun gücünü etkilemedi, çünkü bu skorla kaybedilmiş bir şey yoktu bunu oyuncular iyi biliyordu ve iyi oyunlarını oynamaya devam ettiler maçın 26. dakikasında Maxi Gómez’e yapılan faul penaltı olunca topun başına Bakasetas geçti, ancak Bakasetas bu penaltı atışından golü bulamadı.

Hakem lehimize penaltı verdi ama bu penaltı bizim hakkımız olan penaltıydı fakat, bu penaltı haricinde başka bir doğru kararını göremedik. Kısaca hakem inanılmaz kötü maç yönetti, Basel’li oyunculara net 1 kırmızı ve 5 sarı kartı vermedi.

Tabiki hakemi eleştirirken, kendi eksikliklerimizide göz önüne almalıyız, Doğucan, Bakasetas, Abdülkadir, Siopis ve Trezeguet ilk devre itibarıyla bekleneni sahaya yansıtamadılar. 

Ayrıca, belki benimle aynı görüşte olmayabilirsiniz ama bu takımın penaltıcısı Bakasetas olmamalı, neden sürekli o kullanıyor halâ anlamış değilim. 

Topa sert vurmak iyi penaltı atmak anlamına gelmiyor bunu anlamalıyız artık, yani hoca bunu anlamalı artık. Belki daha teknik, ayağı daha düzgün ve penaltı atışını daha akılcı kullanan oyuncular atmalı penaltıyı, mesela Gomez gibi, oynadığı zaman Vişça gibi oyuncular daha mantıklı. 

Trabzonspor ikinci devreyede arzulu istekli ve iyi oyunla başladı. Taraftar tribünde coştukça takımda sahada coştu ve Gomez ile kazanılan penaltı, haksız bir şekilde VAR tarafından döndü, akabinde Denswil müthiş bir kafa golü attı, hemde 61.dakikada attı fakat yine VAR ofsayt gerekçesi ile bu golü saymadı ki, bana göre pozisyon ofsayt değildi.

Aldığım istihbarat ve duyduğum dedikodulara bakılırsa, İspanyol hakem Lahoz, tam bir Türk düşmanıymış, dilerim öyle değildir fakat, maçta çaldığı ve çalmadığı düdüklerle verdiği kararlara bakılırsa bu söylenenlerin sanki haklılık payı var gibi, peki bu dedikoduların olduğu bir ortamda bu Lahoz denen müptezeli bu maça atamak UEFA’nın ayıbıdır. 

Hakemin bu kadar kötü yönetimine karşın, Trabzonspor ise çok şanssızdı, kazanılan penaltının gole çevirilememesi, başka bir penaltımızın VAR’dan dönmesi, verilmesi gereken kırmızı Kartı’n verilmemesi, yediğimiz ikinci golün Larsen’in bacak arasından geçmesi, Denswil’in buz gibi golü ofsayt gerekçesi ile sayılmaması, daha ne sayayım, bir maçta ancak bu kadar hikaye olur. 

Olmadı, deplasmanda Basel’e 2-0 kaybederek konferans ligine veda ettik. Bu veda maalesef İspanyol hakem Lohoz’un artçı sallantıları gibi Trabzon’u salladı ve yıktı, maalesef çok şanssız bir şekilde veda etmek zorunda kaldık. 

Basel’le oynadığımız iki maçta tek kazanımımız, ülkemizdeki futbol ailesindeki birlik beraberlik oldu, bu dostluk rüzgarları esmeye devam ederse ki edecek gibi duruyor, bu kazanıma sevinelim bari ne edelim başka. 

(FUTBOLUN ADALETİ YOK MAALESEF)

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber