
Aile hekimliği pilot uygulamasından günümüze kadar bu bir reform değil yıkım projesidir diyerek mücadele yürüttük. O günden bugüne ne kadar haklı olduğumuz sürekli açığa çıkıyor.
Koruyucu sağlık hizmetlerinin öncelendiği, bölge tabanlı birinci basamak sağlık sisteminin inşası mümkün diyoruz. Ülkemizin hem maddi kaynakları hem de sağlık alanındaki insan kaynağı bunu yapabilecek yeterliliktedir. Burada tek eksik siyasi iradedir. Sağlıkta şiddetten randevu bulunamamasına, ilaç yokluğundan aşı yokluğuna, sağlık çalışanlarının göçünden sağlığın ticarileşmesine yaşanan tüm sorunların da ana nedeni siyasi iradenin sağlık alanındaki politik tercihleridir.
Her gün yüz binlerce kişiyi sağlığına kavuşturmak, hastalanmalarını önlemek için çalışırken; şiddet, mobbing, performans dayatması, güvencesiz gelir, liyakatsiz yöneticiler, sağlıkta çeteleşme gibi saymakla bitmeyecek sorunlar içerisinde hizmet üretmeye çalışıyoruz.
Tüm bu sorunların çözümü için görev alması gereken kamu otoritesini ise yanımızda değil her seferinde karşımızda buluyoruz.
Sağlık Bakanlığı; toplumun ve sağlık emekçilerinin sorunlarına çözüm üretmek için bizlerin görüş ve önerilerini dikkate almak yerine, yeni yönetmeliklerle; otoriter emek rejimini tam anlamıyla yerleşik hale getirerek bizleri yok saymaya, itirazlarımızı sindirmeye çalışıyor.
Gördüklerimizi ve bildiklerimizi tekrar hatırlatalım. Aile hekimliğinde; aile sağlığı merkezi binası yok, mecburi hizmete gönderdiğiniz doktorlara masa sandalye yok, odalarda pencere yok, koridorlarda bekleme alanı yok, deprem bölgesinde iki yıldır yeni yapılan aile sağlığı merkezi yok, üreme sağlığı malzemeleri yok, dahası binlerce aile hekimliği biriminde ebe, hekim, hemşire yok. Elimizde çocukları korumak için aşı yok. Aşısız çocuklar hastalandığında tedavi olabilecekleri çocuk yoğun bakım yatağı yok ve tüm bu yokluklara bakan yok. Ama Sağlık Bakanı yine de bildiğini söylüyor. Bakan’ın bildiği şey, ceza ve aile sağlığı merkezlerini ticarileştirmek, Aile Sağlığı Merkezlerinde (ASM) çalışan hekimlerin, hemşirelerin, ebelerin yani sağlık emekçilerinin sözleşmesini feshetmek. Oysa sözleşmesi feshedilecek birileri varsa, bu yönetmeliği yazanlar, yayımlayanlar, algı çalışmaları ile pazarlamaya çalışanlardır. İstifa etmesi gereken biri/birileri varsa, 2024 yılında ülkemizi aşısız bırakanlardır.
Mevcut şartlarda aile hekimliği sistemi hekim, ebe ve hemşireler için çalışılabilir olmaktan çıkmıştır.
Bizler yaptığımız eylemlerle meslek onurumuza sahip çıkarken adil, şeffaf, toplumcu bir sağlık sisteminin kurulmasını ve halkımızın sağlık hakkını da savunuyoruz.
Aile Sağlığı Merkezlerinde Çalışan Sağlık Emekçileri Mücadeleden Vazgeçmiyor!
Bütçe Açıklarınızı ASM’ de Çalışan Sağlık Emekçilerinin Ücretlerinden Kesilen Sözde Cezalarla Kapatamazsınız!
Mayıs ayından itibaren Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan sağlık emekçilerinin maaşlarında hukuksuz, keyfi ve insafsız kesintiler yapılmaya başlandı. Halk sağlığını korumakla görevli bu emekçiler, “Eziyet Yönetmeliği” olarak tanımladıkları yeni düzenleme ile cezalandırılmak isteniyor.
Ücretlerimiz kamu bütçesinin açıklarını kapatmak için feda edilemez!
Performansa dayalı ödeme sistemi altında uygulanan bu kesintiler; hekimlerden 10.000 TL ile 16.000 TL, hemşire, ebe ve sağlık memurlarından ise 4.000 TL ile 6.000 TL arasında maaş kaybına neden oldu. Bu kesintilerin ardında hiçbir sağlık politikası yoktur. Tek amaç, sağlık hizmetini değersizleştirmek, birinci basamak sağlık hizmetlerini çökertmek ve sağlık emekçilerini itibarsızlaştırmaktır. Ama biz susmayacağız. Onurumuza, emeğimize ve mesleğimize sahip çıkacağız.
Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan Sağlık emekçilerine Hastalık Yönetimi Platformu (HYP) angaryası bitmiyor. Sürekli yeni algoritmalarla Koruyucu sağlık hizmetine zaman ayırmamız zorlaşıyor. Az personele çok iş gördürmek yetmezmiş gibi yaşlı izlem dayatması, boy kilo ölçümleri ve fazla mesai dayatılıyor.
Sağlık hizmetini daha fazla paralı hale getirmenin aracı olarak raporlar ücretlendiriliyor.
Emeği cezalandıran, hekimlik, ebelik, hemşirelik ve bir bütün sağlık emeğinin/emekçisinin onurunu zedeleyen bu uygulamalara son verilmelidir.
Bu hukuksuzluğu kabul etmiyoruz!
Halkın sağlığını koruyan, geliştiren, Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan sağlık emekçilerinin güvende olacağı, istekle çalışacağı, ülkemizin ihtiyacı olan Koruyucu Sağlık Hizmetlerinin öncelendiği başka bir sağlık sistemini hep birlikte inşa edeceğiz. Yeni bir sağlık sistemi inşa edilene kadar acil taleplerimiz şunlardır;
- Bakanlık, aile sağlığı merkezi binaları yapmalı ve donanımını sağlamalıdır.
- Halkımıza etkili bir sağlık hizmeti sunabilmemiz için yeterli zaman ve olanak sağlanmalıdır. Bunun için maddi kayıp yaşatmadan birim başına en çok 2.000 nüfus olmalıdır.
- Yeterli hemşire, ebe, sağlık çalışanı görevlendirilmeli, aşılama ve diğer koruyucu hekimlik uygulamaları desteklenmeli, geliştirilmelidir.
- Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan sağlık emekçilerine emekliliğe yansıyacak tek kalemden oluşan, yoksulluk sınırının en az 2 katının giydirilerek, izin kullanıldığımızda, hastalandığımızda, çocuğumuz olduğunda veya ailemizden biri öldüğünde kesilmeyecek maaş ödenmelidir.
- Gelir vergisi % 10 e sabitlenmelidir.
- Ceza yönetmeliği kapsamında yapılan tüm ücret kesintileri yasal faizi ile geri ödenmelidir.
Taleplerimizin karşılanabilir olduğunu ve randevu bulunamamasından şiddete kadar sağlık sistemindeki pek çok sorunun da çözülebilir olduğunu biliyoruz.
Sağlık Bakanlığına çağrımız;
Aile Sağlığı Merkezlerinde görev yapan sağlık emekçilerine maddi kayıplar ve iş güvencesizliği getiren, halkın sağlığına katkısı olmayan yönetmelik değişiklikleri yapmaktan vazgeçmesi ve taleplerimizi hayata geçirmesidir.
Taleplerimizin karşılanmasının sadece bizlerin çalışma ve yaşama koşullarımızı iyileştirmekle kalmayacak, tüm toplumun nitelikli ve erişilebilir bir sağlık hizmetine kavuşmasına neden olacaktır
Her kademede çalışan her meslekten hekim, diş hekimi, ebe, hemşire ve tüm sağlık emekçilerini ve tüm toplumu bizlere katılmaya, sesimize ses vermeye davet ediyoruz.
Önümüzdeki günlerde Türkiye’nin dört bir yanında, İl Sağlık Müdürlükleri ve uygun alanlarda, yapılan bu hukuksuz kesintileri protesto etmek amacıyla bordro yakma eylemleri gerçekleştireceğiz.
Bütün sağlık emekçilerini, halkımızı, sendikaları ve dayanışma güçlerini bu eylemlere destek vermeye davet ediyoruz.
Unutmayın: Sağlık bir haktır, pazarlık konusu yapılamaz!
Emeğimiz onurumuzdur, gasp edilmesine izin vermeyeceğiz!
Metin SERDAR
Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) Trabzon Şube Başkanı