
Öncelikle belirtmek isteriz ki çocuklara yönelik yapılan her iyi niyetli yardım bizim için kıymetlidir ve asla eleştirilecek bir konu değildir.
Kimsenin bu konuda bir itirazı olamaz. Bizim de yıllardır yaptığımız budur zaten.
Ancak ne gariptir ki, aynı samimiyetle bizlerde bir grup arkadaşımızla birlikte yardımı götürdüğümüzde, elimizdeki ürünlerin Ülker markasına ait olduğu gerekçesiyle dağıtımımıza izin verilmedi.
Kurs hocası, “Müftülükten gelen resmî yazıda bu ürünleri paylaşmamamız isteniyor” dedi. Konunun peşine düştük, ilçe müftüsünü aradık. Yazıyı doğruladı ama içinde herhangi bir marka geçmediğini, sadece Ülker’in de o ürünler arasında bulunabileceğini söyledi. Yani NET bir CEVAP YOK! Bu konuda ne müftülük ne de kurs hocaları net bir açıklama yapamıyor. Ortada ciddi bir bilgi kirliliği ve taraflı uygulama vardır.
Şimdi soruyoruz:
Aynı ürünü AKP dağıttığında sorun yok, biz dağıttığımızda yasak mı?
İktidar partisinin eliyle dağıtılan kek kutsal, vatandaştan gelince sakıncalı mı?
Daha düne kadar “yerli ve milli” diye Ülker’e sahip çıkanların, bugün ne hikmetse aynı markayı “boykot” listesine alması trajikomik değil midir? Biz yıllardır toptancılık yapan, piyasayı bilen insanlarız. Bu dönüşlerin nereden kaynaklandığını da, kimin kimle nasıl pozisyon aldığını da çok iyi biliyoruz.
Ama buradaki asıl mesele ticaret değil, çifte standarttır.
İktidarın eliyle yapılan her iş meşru, geri kalan her şey şüpheli ilan ediliyorsa; orada hakkaniyet değil, keyfiyet vardır.
Öte yandan daha vahim bir başka tabloyla karşı karşıyayız. Yine Beşiri’deki 4-6 yaş grubu bir Kur’an kursunda, yaklaşık 30-35 çocuktan aylık 1500 TL ücret alındığı tarafımıza ulaştı.
Bu nasıl bir uygulamadır?
Hangi yönetmelikte yeri vardır?
Bu çocukların ihtiyacı varsa biz buradayız, karşılarız. Ama dar gelirli ailelerin sırtına yük bindirmek ne vicdana, ne dine, ne ahlaka sığar.
Sonuç olarak:
Biz çocuklara yardım yapıldığı için değil, yardımların kimden geldiğine göre değerlendirildiği bir sistem kurulduğu için itiraz ediyoruz.
Cami de bizim, çocuklar da bizim. Bu konu, sadece birkaç yardım kolisi meselesi değil; kamu hizmetlerinde tarafsızlık, dini kurumların siyasi araç olmaması ve kamu vicdanını zedeleyen uygulamalara karşı duruştur.
Biz, çocuklara yapılan yardımı değil; yardımların “kimden geldiğine göre” değerlendirildiği adaletsiz yaklaşımı eleştiriyoruz.
Yetkilileri çifte standardı ortadan kaldırmaya, şeffaflığa ve kamuoyunu bilgilendirmeye davet ediyoruz.
Ortahisar Belediye Meclisi CHP Üyesi Ömer Dayı