Muhalefete mensup siyasi parti sözcüleri veya sivil toplum kuruluşlarının sözcülerini dinliyorum. Hepsinin tek hedefi var, her ne pahasına olursa olsun Ak Parti iktidarını yok etmek.

Bu hedefi gerçekleştirmek için Ak Partinin lideri olan Cumhurbaşkanı Erdoğan ilk hedef olarak ele alınıyor. Bütün oklar ona atılıyor.

İlk bakışta demokratik siyasetle yönetilen bir ülkede muhalefetin hedeflerinden biri de iktidar olmaktır. İktidar olmak ve kendi programlarını hayata geçirmek için iktidarın gitmesi gerekir.

İktidarı devirmek için onu halkın gözünden bir şekilde düşürülmesi ve yıpratılması şarttır. Bu nedenle muhalefet sözcülerinin Sayın Erdoğan’a yönelik eleştirilerini haklı görmek mümkündür.

Ben işin bu kısmında değilim asla. Muhalefet yapılırken zücaciye dükkânına girmiş fil gibi ortada ne varsa kırıp dökmek, onca emeği yok etmek kabul edilebilir bir yol veya yöntem değildir.

Aslına bakılırsa bu şekilde muhalefet yapmanın kendilerine hiçbir getirisi de olmaz. Tıpkı şimdiye kadar olmadığı gibi.

Millet ittifakının büyük ortağı CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçtaroğlu diyor ki, mealen söylüyorum siz bize oy verin gerisine karışmayın biz bu ülkeyi güllük gülistanlık yapacağız.

Mademki öyle diyorsunuz ben de diyorum ki, çıkın ortaya önce kaynaklarınızı gösterin sonra da bu kaynakları hangi önceliklerle nasıl kullanacağınızı bize anlatın. Biz de ikna olalım.

Bunu yapamazlar çünkü elma ile armut toplanmaz. Altı artı bir deniliyor ya bunların hepsi ne elma ne armut. Bunların her biri ayrı hava çalıyor. Hangisinin hangi havayı çaldığı da belli değil.

Hepsini bir tarafa koyalım hani konmaz ya. HDP gibi bir partiyi nasıl hazmedecekler. Bu parti ile ortak kurarak PKK terörüyle nasıl mücadele edecekler.

Oysaki, her ülkenin birinci öncelikli görevi güvenliktir. Güvenlik olmadan hangi icraatı yapabilirsiniz. Hiçbir iş yerinde kimse çalışamaz ve üretemez. Bütün ülke açlığa ve yokluğa mahkûm olur.

Bu gerçeği kendileri farkına varamamış diye Türk halkının kahir ekseriyetinin de farkında olmadığını mı zannediyorlar. Ben de işin burasını anlamıyorum.

İş bu kadar la da bitmiyor. Millet ittifakı özelleştirmeye karşı, yabancı sermayeye karşı, rejime karşı yani karşı olmadığı hiçbir şey yok.

Cumhurbaşkanlığı hükumet sistemini yeniden eski şekline döndüreceklermiş. Neden acaba o sistemin uygulandığı yıllarda ülkemiz daha rahat ve daha müreffeh olduğu için mi yoksa daha iyi hırsızlık yapılabildiği için mi burası bilinmiyor. Mutlaka özledikleri bir yanı ve yönü vardır.

11 Eylül 1980 günü TBMM Cumhurbaşkanını seçmek için 115. Turunu atmış yine de Cumhurbaşkanını seçememişti. 12 Eylül günü olanlar o günü yaşayanlar için malum. 1980 darbesi olarak tarihe geçmiştir. Acaba özlenen bunlar mıdır?

Yalnız bunlar olsa her gün onlarca memleket evladının teröre kurban gitmesi midir? Faili meçhul siyasi cinayetler midir? Bugünden yarına kurulup yıkılan hükümetler midir? Banka soygunları mıdır? Din ve vicdan özgürlüğüne açılmış savaşlar mıdır? Yargının verdiği 367 kararı gibi kararlar mıdır? Yargı mensuplarının askeri erkânı ayakta alkışlaması mıdır? yoksa Türk halkının bunları unuttuğunu zannetmek midir?

Herkes şunu iyi bilsin ki, zaman geriye akmaz. Daima ileriye akar ve biz insanlar da plan ve programlarımızı ona göre hazırlarız. Geçmişi özleyenlere gerici denir.

Milletimizin bundan sonra gericilerle işi yoktur ve olmayacaktır.

Dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de zaman zaman kimi ekonomik ve sosyal sorunlar olmaktadır. Bunların varlığını iktidar farkındadır ve canla başla çözüm aramaktadır.

Bu arada iktidar sütten çıkmış ak kaşık değildir. Onun da pek çok hataları yanlışları vardır. Onları da burada sonuna kadar eleştirmişimdir.

Yerinde ve haklı eleştirilerin daima başımızın üstünde yeri vardır ve olmalıdır.

27.06.2022 M.Sadullah SAĞLAM

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber