Evet çok değerli okurlarım. Bugün neden böyle bir başlık attım hep beraber okuyarak anlamaya çalışalım.
Miladi takvime göre 2025 yılının bitmesine şunun şurasında 20 gün gün gibi bir zaman kaldı.
Henüz Avrupa da Noel hazırlıkları başlamamışken bizim ülkemizde şimdiden bu hazırlıklara başlanmış bile.
Efendim, vitrinler gayri ahlaki giyesilerle donatılmış. Noel’i temsil eden figürün resimleri süslenmiş camlara boy boy konulmuş, güzelim çam ağaçları kesilmiş ışıklandırılmış, yılbaşı indirimleri başlamış hem de yüzde yetmişe varan indirimler, eğlence yerlerinde rezervasyonlar yapılmış. Boş masa kalmamış. Sanatçılarla anlaşmalar yapılmış.
Yılbaşını kutlayacak olanlar özellikle giysi alışverişi tamamlamak için gayret göstermekteler.
Efendim maaş yetmiyor, param yok hiç önemli değil yılbaşı bu senede bir defa kutlamayalım mı? Yani. Dediklerini işitir gibiyim.
Bütün bunlar bir gecelik eğlence için. Üstelik o akşam Emniyet her il de o ilin çapına göre güvenlik almak zorunda.
Öyle ya; adam içmiş sarhoş eve nasıl gidecek. Veya toplanma alanlarında taciz olur o olur bu olur vatandaşın taşkınlığını engellemek ve rahat bir isyan geçirmesini sağlamak için caba sarf edecekler. Ne diyelim Allah kolaylık versin. (Emniyet güçlerimize)
Bütün bunlar Müslüman bir ülkede üstelik Müslümanlar tarafından yapılıyor.
Hiç alim olmaya gerek yok. Şöyle aklı selim olarak bir düşünürsek bu davranışlar bize yakışı mı? Yakışmaz mı? Anlarız.
Anlarız, anlarız da gereğini yapabiliriyiz. İşte orası muamma. Kim çocuğunu bu akşamki eğlenceden işleyecek olduğu günahtan beri etmek için bir gayret sarf edecek. Yapanlara helal olsun.
Görünen köy kılavuz istemez. Bu konu da çaba sarf edilseydi bu durumlara gelinmezdi.
Değerli okurlarım. Toplum daha doğrusu İslami toplum her güne ahlaki değerlerini kaybediyor. Bunu fark edemiyor muyuz?.. Aileler olarak buna bir dur denmesi gerekmez mi?
Evet esasta Müslüman bir toplumda 21 Aralık da başlayacak olan Mübarek üç ayların konuşulması gerekmez mi?
Recep, Şaban ve Ramazan aylarının feyzinden, bereketinde, bolluğundan konuşulması gerekmez mi?
Peygamber efendimiz (s.a.v)' in bu mübarek üç aylar için bir hadisi de şu şekildedir: “Recep Allah'ın ayı, Şaban benim ayım, Ramazan ise ümmetimin ayıdır.” buyurarak bu ayların maneviyatını göstermiştir. Üç ayların Müslümanlar için öneminin bir diğer nedeni ise üç aylarda bulunan önemli gecelerdir.
Regaip kandili ve Miraç Kandili Recep ayı içerisinde Berat Kandili Şaban ayı içerisinde, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesi Ramazan ayının içerisinde yer almaktadır. Bu gecelerin hepsi Müslümanlar için ayrı ayrı değerlere sahiptir.
Bu günlerde Ramazan’a daha güçlü girmek için pazartesi ve perşembe günleri oruç tutulabilir. Veya her ayın başından üç gün, ortasından üç gün, sonunda da üç günü oruçlu geçirirsek Ramazan ayına daha sağlıklı kavuşmuş oluruz.
Hem ne demiş Peygamberimiz SAV “Oruç tutunuz sıhhat bulasınız”
Böylesine verimli olan bu ayları değerlendirelim. Bu ayları çocuklarımıza anlatalım. Bu aylarla öyle dalga geçtiler ki, eskiden çok yaygın olan Recep, Şaban, Ramazan isimlerini artık kimse çocuklarına isim olarak vermiyor.
Şimdi soru şu. Müslüman bir ülkede yılbaşı kutlaması mı? Yoksa Üç ayları sevinçle karşılamak mı? Hangisi doğru.
Bir soru daha. Siz hiç Dini bayramlarda veya dini günlerde indirim yapan bir market veya herhangi bir ticarethane gördünüz mü?




