Siyasetçinin esas görevi bulunduğu beldeye veya bölgeye faydalı olmak bu beldenin veya bölgenin kalkınmasında söz sahibi olmak, yeni bir şeyler üreterek halkın hizmetine sunmak. Yanlışları dillendirip doğru ile düzeltmek. Vatandaşa karşı adil olmak, vatandaşın dinine, diline, kiimliğine gelir düzeyine bakılmaksızın hizmeti ayağına getirmekdir.

Bir siyasetçi siyasete atıldığında, bunları düşünmeli. Bu Halk için ne yapabilirim’in derdine düşmeli. Kısacası her bazda üretken olmalı.

Eğer bir siyasi görüş bu düşünce ile yola çıkarsa başarılı olmaması için bir sebep yoktur.

Ama bazı siyasi gruplar var, onların düşüncesi de devamlı iyi yapanı yermek.

Sandıkta başarılı olamadıklarında başarılı olanları tehtit etmek. İşte! Bak, falancı da sizin gibi yaptı da sonu şöyle oldu böyle oldu.

Allah aşkına bırakın bu işleri, ya inanın biz bıktık. Bu Millet bu söylemlerden bıktı.

Ya! Kardeşim bir şey üret, işin gücün karşı çıkmak. Ortaya bir laf atıyorsun. Lafın muhattabı da bu sefer perdeyi yırtıyor. Yapmayın germeyin bu insanları. Önüne gelen hükümete ayar vermeye çalışıyor.

Emekli genarallerin yapmış oldukları işgüzarlık kamuoyunu ne kadar meşgul etti. Güya durumdan kendilerine vazife çıkarttılar. Şimdi de CHP li Engin Altay beyin sözleri. Sanki konuşacak başka bir şey yokmuş gibi Sayın Cumhurbaşkan’ımıza tehtitkar sözlerle veya örneklemelerle saldırması kabullenilemez.

Engin Altay beyin bulunduğu konumu unutmaması gerekir. Milletvekili sıradan bir insan değildir. Ne konuştuğunu veya konuşmuş olduğu kelimelerin nereye varacağını hesap etmelidir, edebilmelidir.

Madem herşey sandıkta bitiyor. O zaman sandığın isteğine göre siyaset yapmak gerekmez mi?

Anlayamadığım bir şey daha var. Yüzde elliiki mi? daha büyük yoksa yüzde kırksekiz mi?

İşin gerçeği, dört parti birleşip, bir partiye karşı galip gelemediniz. Ama bu millet kendinizi ispat için, elinizde bir fırsat verdi.

Büyükşehir belediyeleri elinizde, bu fırsatı iyi kullanın iyi icraatler yapın, bu millet de size oy versin iktidar olun.

Öyle korkutmayla beraber veya “aba altından sopa göstererek” bu iş olmaz.

Bu ülke bu darbelerden çok çekti. Artık bunları duymak istemiyoruz. Derbe seviciliği bizlere bir şey kazandırmaz. Bu olaylara insan olarak bakan kişi şunu diyebilmelidir. “Merhum Adnan Menderes’in asılması ne kadar yanlışsa, aynı şekilde Deniz Gezmiş’in asılması da o kadar yanlıştır.”

İnsanlar, icraatları ile veya düşünceleri ile yargılanabilirler, ama bunun sonu vatan hainliği, dışında asla idam olmamalı.

Siyasiler birbirlerine karşı dillerini kirletmemelidir. Yukarıda ki kavga tabana yayılmaktadır. Çok zor bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde neden siyasiler bir araya gelememektedir. Birbirlerine düşman kesilmiş durumdalar.

Bu ülkenin gidişatı açısından fevkalade önemsenecek bir meseledir.

Bunun en açık örneğini, Televizyonlar da yapılan proğramlarda görmek mümkün. Bakıyorsunuz proğramda fikirler değil, ideolojiler tartışılır olmuş bu çok tehlikeli bir durumdur.

Aynı şekilde bu proğramı izleyen bizler de taraf oluyoruz. Yukardaki kavga sokaklara, evlere, işyerlerine yanısyor. Bu keskin, ürkütücü, korkutucu dilden bir an evvel vazgeçilmesi lazım.

Son söz Herkes birbirine biraz daha saygılı olsun lütfen.

Hayırlı Ramazanlar. Kalın Sağlıcakla.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber