ABD’nin, Yunanistan’ın Türkiye sınırına çok sayıda üsler kurduğunu, 

                Sınıra silah yığdığını, uzun zamandır basından takip ediyor, öğreniyor, biliyoruz. 

                ABD Türkiye sınırına neden üsler kurar, neden silah yığar? 

                 Düşman pakt içinde, örneğin Rus ve Çin safında yer alsak, anlaşılır bir durumdur. 

                 Oysa bizde NATO’dayız ve sözde de olsa yıllardır müttefikiz! 

                 NATO, bir diğer NATO ülkesini, bir müttefik devlet ( ! ) müttefiki bir diğer  devleti  tehdit olarak görebilir mi? Bu nasıl NATO, bu nasıl müttefik! 

                  Bütün bu olanlar ve sorular, ABD’nin nasıl bir NATO üyesi ve nasıl bir müttefik  olduğunu artık sorgulamamızın, geçte olsa zamanının gelip geçtiğini  ortaya koymaktadır. 

                  Baştan beri sorgulanan ABD müttefikliği ve NATO, sınırımıza üsler kurması ile iyice güvenilmez olduğunu ve tümüyle sorgulanır hale düştüğünü ortaya koymuştur. 

                  İşin esası; NATO’ya dahil olduğumuz 18 Şubat 1952’den beri, bizi sadece Sovyet bılokuna karşı bir duvar, kalkan, savunma ve saldırı hattı ve kendi emperyalist yayılma ve çıkarları için askeri kuvvet olarak gördü ve öyle bir işlev yükledi. 

                  Dost ve müttefik değil, Sovyetlere karşı ileri bir karakol ve sınır muhafızı, aynı zamanda da uydu  olarak hep yanında tuttu. Hem bütün dünya, hem Müslüman alem ve hem de Türkiye için BÜYÜK ŞEYTANLIKTAN hiç vazgeçmedi. 

                    Hep aldı, hiç vermedi. Dışta tümüyle, içerde de büyük ölçüde müdahil oldu. 

                    Amerikan emperyalizmini ve vahşi kapitalizmi iliklerimize kadar yerleştirdi. 

                    BOP ile bizi de yanına alarak ve bir çok alanda desteğimizi sağlayarak, Müslüman alemi yerle yeksan eyledi. 

                    Afganistan’dan başlayarak, Irak, Libya, Suriye, Yemen, Filistin başta olmak üzere, bölgeyi kana boğdu. Böldü, parçaladı, mezhep kavgaları çıkararak iç savaşa sürükledi, istikrarsızlaştırdı. Bir daha toparlanamayacak ve ayağa KALKAMAYACAK HALE GETİRDİ. Irak’ta bir uydu devlet kurdu. Aynısını Suriye’de yaptı. Suriye sınırımızda, Suriye topraklarının yarısını işgal ederek, kendi himayesinde bir uydu devlet daha oluşturdu. 

                     Ülkemizi güneyden kuşatıp tehdit eder hale geldikten sonra, şimdide Kuzeybatıdan, Yonan sınırından tehdit eder hale geldi. 

                      Ayakta kalmaya çalışan iki ülkeden bir olan İran’ı, kırk yıldan beri ambargo ve sabotajlarla yıkmaya çalışırken, Türkiye’yi de hem Suriye tarafından hem de Yonan tarafından kuşatmakta, tehdit etmektedir. 

                      Suriye’de YPG terör şebekesini kullanırken, diğer tarafta da Yunanistan’ı kullanmaktadır. Yunanistan’ı kışkırtmakta, sınıra kurduğu üslerle alenen desteklemekte ve Türkiye ile kapıştırmaya çalışmaktadır. 

                      Yonan; ABD’den ve AB’den aldığı destek ve güçle, her türlü taciz ve tahriki yapmakta, adete Türkiye’yi savaşa zorlamaktadır. 

                     Yonan; Lozan antlaşması gereği silahsız olması gereken tüm adaları silahlandırmış, hiçbir uluslararası antlaşmayı ve NATO kurallarını dinlemeden efelenmekte, yalnızlaşmış ve iktisaden zor durumda olan ülkemiz üzerinde tarihi Haçlı hesaplarını tekrar yürürlüğe sokma çabasındadır. Kıta sahanlığı, 12 ve ardından da 18 Adalar meselesini ülkemiz aleyhine sonuçlandırmak, 1. Dünya savaşında tamamlayamadığı hain pilanlarını gerçekleştirmek istemektedir. 

                      Hiç şüphesiz bu şımarıklıkta, ABD’nin BOP ile Müslüman alemi çökertirken O’nun yanında yer almamızın ve Yonan’ın 18 küçük adayı işgal ele geçirirken ses çıkarmamamızın ve oraya yerleşmelerini görmezden gelmemizin payı  çoktur. 

                       Eskisi gibi ziyonist İzrail’i ve dolayısıyla hamisi BÜYÜK VE BAŞ ZİYONİST ABD’ni tehdit eden Saddamlı bir Irak, Kaddafili bir Libya, Mursili bir Mısır ve hep Filistin’in yanında olan güçlü bir Suriye yok. Hatta bu devletler şimdi yok hükmünde! 

                       Yonan’a  her taviz, yeni tavizleri doğurmuş, cesaretlendirmiş ve şımartmıştır. 

                        Amerika’yı ve NATO’yu da arkasına alınca, iyice zıvanadan çıkmış, eski rüyaları tekrar görmeye başlamıştır. 

                       ABD ve Batı’nın, Türkiye üzerindeki hesaplarını ve harita hayallerini, yüzyıllardır süregelen hesaplarını bilmeyenimiz yoktur. 

                       Bizi de yanına alarak yerle yeksan ettiği komşumuz ve dünkü topraklarımız olan ülkelerden sonra, son olarak İran ve Türkiye’ye sırayı getirdiğini, SARI ÖKÜZ hikayesini hayata geçirmek istediğini biliyoruz. 

                        Evet. ABD Yonan'ı destekliyor, kışkırtıyor. 

                         ABD'nin Yonan'ın Türkiye sınırını üslerle doldurması, güneyimizde Suriye'nin yarısında bir terör devleti kurması, oraya yerleşmesi, orayı üs ve silahlarla doldurması boşuna değil! 1.Dünya savaşında Osmanlı devletini paramparça edip, ikinci 100 YILIN SONUNDA HESAPLARINI VE HAİN HARİTALARINI BİİLİYORUZ. 

                       ABD destekli Yonan’ın bu oyun, taciz, ihlal ve hesaplarına karşı öncelikle yapılması gereken;  

                         Tahriklere kapılmadan, KIŞKIRTMALARA KARŞI KIŞKIRTICI DEMEÇ VE tavırlar almadan, İç siyasete alet etmeden, seçime doğru tiribünlere oynama malzemesi yapmadan, askeri olarak tacize karşı gerekli tedbirleri alarak ve usulünce gereğini yaparak, bağırma çağırmalarla, boş gürültü çıkarmalarla değil, sessiz ve sedasız, uhulet ve suhuletle hareket edilmeli, Uluslararası hukuk ve antlaşma yolları harekete geçirilmeli, NATO’ya  ilkeleri hatırlatılmalı ve gereğini yapmaya zorlanmalıdır. Bunlardan bize yarar bir şey çıkmayacak olsa da! 

                       EN MÜHİMİ DE; İÇ BARIŞ ACİLEN SAĞLAMALI, içerde birlik ve beraberlik tesis edilmeli, iç kavgalar sonlandırmalı, ACİLEN KUVAY-I MİLLİYE OLUŞTURULMALI, 

                       Komşularla, İran, Suriye, Irak, Mısır ile sorunlar giderilip, içerde ve sınırda güvenlik sağlanmalı, olası ABD destekli bir savaşa, başka yumuşak karınlar bırakılmamalı, çok temkinli olunmalıdır. 

                     Bölgemizde ve komşularımızla sorunlu hale getirildiğimiz ve hepsinin ABD tarafından mukavemetsiz bir hale getirildiği, ekonominin de iyi olmadığı bu zamanda savaşa  kapı aralanmamalı, olabildiğince engellenmeli, geciktirilmelidir. 

                         Hiç şüphesiz boyun eğmeden, taviz de vermeden, dik durarak ama diklenmeyerek, kurbağaları boşuna ve boş gürültülerle uyandırmayarak, usulünce gereği yapılmamalı, ülkemiz haklarından zerre taviz verilmemelidir. 

                         Savaş her iki taraf içinde yıkımdır ve kazananı olmayacaktır. 

                         Kazanan; Amerikan emperyalizmi,  malum bir kısım Batılı Haçlılar ve bütün bir Filistin’i işgal eden, Kudüs’ü başkent yapan, Mescid-i Aksa’yı bile ele geçiren ve Arz-ı Mev’ud için adım adım mevzi kazanan ziyonistler olacaktır. 

                         Aman dikkat!!! 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber