banner240
banner237
banner238

 '' Dövize endeksli mevduat' Açıklanan sistem, Türk Lirası cinsinden mevduatlar için örtülü bir faiz artışıdır. Hem de bu yeni faiz oranı döviz kuruna endeksli, sınırsız bir faiz oranıdır. 
İktidar tüm uyarılara rağmen ısrarla uyguladığı 'yüksek faiz, düşük kur' politikasıyla 19 yılda 520 milyar dolar kamu kaynağını faize aktararak Cumhuriyet tarihinde 'faiz ödeme şampiyonu' olmuştur. 19 yılda toplanan toplam verginin yüzde 20’si doğrudan faiz lobisine gitmiştir. İş işten geçtikten sonra, milletin ekonomik problemleri işsizlik ve ağır geçim sıkıntısına dönüştükten yani bıçak kemiğe dayandıktan sonra, neredeyse 20 yılın sonunda hatasını kabul eden hükümet “milleti faize ezdirmem” sloganıyla yıllarca kaynak aktardığı, ne istedilerse fazlasıyla gözü kapalı şekilde verdiği faiz lobisine savaş açarak, düşük faiz uygulamasına geçmeye karar vermiştir. Neredeyse 20 sene sonra akla gelen “Nas” hususu nedeniyle faizlerin düşürülmek istenmesi doğal olarak döviz kurlarında patlamaya yol açtı.  Pek belli etmek istemese de yüksek kurlardan ve bunun ekonomiye etkisinden iyice bunalan Hükümet,  bankalardaki  yüzde 65’ten fazlası döviz cinsinden olan mevduatların TL’ye dönüşü ve böylece kurların aşağı çekilmesi için bir uygulama başlattı.
'Bu sistem sınırsız faiz oranlı örtülü faiz  sistemidir'
"Bu uygulamanın kısa vadede dövizi aşağı çeken etkisi görülse bile,  orta ve uzun vadede yapısal problemlerimiz nedeniyle, üretmediğimiz için, yeterli düzeyde ihracat yapmadığımız için döviz tekrar yükselmeye devam edecektir. Zaten kısa vadede dahi döviz kurunun istenen oranda düşmediği de görüldü.

'Garibanın vergisi zenginin malına nema olacak'
Türk Lirası mevduatlara faiz getirisinin üzerinde, döviz kuru artışı kadar ilave ödemenin Hazine tarafından yapılacak olması demek,  yüksek birikime sahip yüzde 1’lik kısmına kalan %99’luk fakir ve gariban halktan toplanan vergilerle imtiyazlılara milyarlarca lira ödeme yapılması demek faiz geliri neması manasını taşımaktadır. Nasıl ki yaptırdıkları köprü-otoyol-havaalanlarından geçmeyen vatandaş da Hazine üzerinden geçiş ücretini ödüyorsa, bu uygulamayla bankada mevduatı olmayan vatandaş da mevduatı olanın kur farkı kazancının ödemesini yapmış olacak.

 Bu uygulama eğer beklenen sonucu vermez ve döviz artmaya devam ederse, zaten çok yüksek olan enflasyonu da daha da artıracaktır.  Çünkü bu ilave ödemeler Hazine’de yeterli miktarda kaynak olmaması nedeniyle, yüksek miktarda Türk Lirası basılarak karşılanacak, bu da enflasyonu artırıcı etki yapacaktır."

Sadece Merkez Bankası ve politika faizi üzerine inşa edilmiş zorlama bir yöntem yerine, faize kaynak aktarılmasını önlemek için borç-faiz ekonomisi modelinden bir an evvel vazgeçmelidir. Bunun ilk adımı olarak; derhal yıllardır uyguladığı hatalı “borçlanma politikasını” değiştirerek, merkezi ve mahalli yönetimler için “denk bütçe zorunluluğu” getirilmelidir.

Sürekli olarak “dış borç arayışı” yerine, milli kaynak üretmeye odaklanmalı, yatırımlar ve gerekli harcamalar dış borçlarla değil milli kaynaklarla finanse edilmelidir.

Yap-İşlet-Devret modeli ile imtiyazlı holdinglere milyarlarca lira aktarılmasına derhal son verilmelidir.
Bir an evvel üretim ve ihracatın artırılması için gereken iklimin oluşturulması için gerekli adımları atmalıdır. Başka türlü bu girdaptan kurtulmamız mümkün olmaz.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1

banner220



Günebakış Trabzon Haber