“Somali'de görev yapan TİKA görevlisi Galip Yılmaz Bey'in Somali İzlenimleri;    

                 Ülkenin %100'ü Sünni Müslüman.  

                 Her dört kişiden 3 ü hafız. Diğerleri de yarım hafız.  

                 Kuran eğitimine iki yaşında başlanıyor.  

                 Araziye çıktığınızda her ağacın altı, adeta Kur’an mektebi. Her yerden Kuran ezberleyen çocuk sesi geliyor.  

                 Ülkede aksatılmayan iki şey var. Beş vakit NAMAZ ve her gün Etiyopya ve Yemen'den gelen GAT uçakları.  

                GAT; Türkiye'de ve Dünya'da uyuşturucu kabul edilen ve ülkeye girişi yasak olan bir madde.  

                 Anlayacağınız esrar ne kadar haramsa, o kadar haram olan bir madde. 

                 Ama gel gör ki, tepeden tırnağa Kur’an toplumu olan bu ülkede gat'ı haram ilan edecek bir tane İslam âlimi yok maalesef.  

                Gat denilen ot ucuz bir şey de değil!. En küçük demeti 5 dolardan satılıyor. 

                Ülkede bir işçinin aylık maaşı 200 dolar civarında.  

               Somali de halkın % 100’ü Müslüman da olsa insanların toplumdaki statüsünü belirleyen en önemli faktör KABİLECİLİK (mikro ırkçılık ).  

              Eğer doğru kabileden değilseniz, alleme- i cihan olsanız nafile.  

              Ülkenin en zeki, en eğitimli adamı olsanız dahi, kabileniz ve ailenizin kabile içerisindeki yeri uygun değilse, en iyi ihtimalle deve çobanlığı yapabilirsiniz.  

              Ülkedeki siyasi güç, kabileler arasında paylaşılmış durumda.  

              Cumhurbaşkanı bir kabileden, başbakan başka kabileden, bakanlar başka kabileden.  

              Aslında fiziksel görünüm olarak aralarında bir fark da yok. Tek fark, kabilelerinin farklı olması. hepsi aynı boyda, aynı boyada. 

             1990 Yılında eski diktatör Siyad Baree devrilince, iç savaş çıkmış, bu kabileler arasındaki güç dengesi yüzünden, üç ayda bir milyon civarında İNSAN ÖLDÜRMÜŞLER  kendi aralarında.  

              Ben insan öldürmenin bu kadar ve ucuz olduğu başka bir yer görmedim.  

              Bir vakit NAMAZI kaçırmak bu insanların gözünde çok büyük bir problemdir.  

              Ama KARDEŞİNİN ÖLDÜRÜLMESİNİ o kadar da problem etmezler.  

             Arkadaşlar! Ben buraya geldikten sonra şunu öğrendim; bir ülkede fakirlik ne kadar taban yapmışsa, zenginlikte o kadar tavan yapmıştır.  

              Bu ülkede o kadar büyük zenginler var ki, aklınız durur.  

              Kenya'nın ekonomisini büyük oranda Müslüman Somaliler ayakta tutuyor.  

              Fakire yardım konusun da ise oldukça zayıf bu Müslüman (!) zenginler.”  

               Saadettin merdin’ den alınan bu yazı bir gerçeği ortaya koyuyor. 

              Bu da Müslümanların halihazır durumudur. 

              Elbette bu bir uç örnektir. Ama farklı tonlarda ve dozlarda da olsa Müslümanların durumu budur. Suriye’de, Irak’ta, Yemen’de, Libya’da, Afganistan’da, Afrika’nın bir çok yerinde, bazı tasavvufi akımlarda, DEAŞ, feto ve benzeri örgütlerde, partizanlıkta, cemaatçilik ve laikçilikte, bu çarpık Müslümanlık anlayışının, eğitiminin sonuçlarını görüyoruz. 

               Elbette farklı dozda olsa da ülkemizde de durum budur. 

                Oysa İslam; insanı “EŞREF-İ MAHLUKAT” olarak görür. Yani “ Yaratılmışların en şereflisi.” 

                 Yine İslam; insanı “AHSEN-İ TAKVİM” görür. Yani yaratılmışların en güzeli. 

                  Daha da mühimi; İslam (Maide, 32 ), “Bir cana kıymaya veya yeryüzünde fesat çıkarmaya karşılık olması dışında, KİM BİR KİMSEYİ ÖLDÜRÜRSE BÜTÜN İNSANLARI ÖLDÜRMÜŞ GİBİ OLUR. KİM DE BİR CAN KURTARIRSA BÜTÜN İNSANLARIN HYATINI KURTARMIŞ GİBİ OLUR.” Diye emreder. 

               Sorun; “İNSAN OLMADAN, insani vasıf ve erdemleri kazanmadan, bir üst basamak olan Müslümanlığa geçmek, ilkokulu bitirmeden üniversiteye başlamaktır. 

                  Sorun; Kur’an öğrenme, hafızlık ve namazdan önce, temel insani erdemleri, Müslüman ahlakını, KARDEŞLİĞİ, insanını önem ve kıymetini, can almanın ne büyük bir felaket olduğunu, doğruluğu, dürüstlüğü, adaleti, yardımlaşmayı, dayanışmayı, paylaşmayı, sevgiyi, yalan söylememeyi, haksızlık karşısında susmamayı, çevre duyarlılığı, tüm canlılara, tabiat ve kainata merhametle bakmayı, hepsinden önemlisi İNSAN HAKKI YEMEMEYİ öğreterek ve bu konuda İslam’ın emir ve yasaklarını anlatarak işe başlamadan geçmektedir. 

                   Bu temel alındıktan sonra namaz ve hafızlık bunların üzerine bina edilebilir. 

                POLİTİKA VE BASINDA DA YALAN VE ALGI SAVAŞLARI 

                 Tv. Seyretmem. Zira kimyamı bozar. 

                  Her gün yalan, algı, manipülasyon, dezenformasyon, abartma, saptırma, karartma, vaveyla, bağırma, çağırma, çığırtkanlık, ajitasyon ve reyting uğruna her türlü melanetin sergilendiği tv. ekranlarına bakamıyorum, bakmıyorum. 

                   Ama i. Net’ ten muhtelif iletişim kanallarından yazı ve az da resim olarak o haber ve yorumları okuyabiliyor, görebiliyorum. 

                   Gerek yazılı, gerek görüntülü ve gerekse sosyal basında görülen durum şu: 

                     Her şey algı için. Olguya nasılsa kimse bakmıyor. Her türlü algıyı yemeye dünya ve ülkemiz genelinde hazırlanmış milyarlarca kitle var. 

                 Akıl devre dışı, ver gazı, ver coşkuyu! 

                 MİLLETE GAZ VER, GAZINI AL, ondan sonra ülke ve millet aleyhine ne varsa yap! 

                     Ne yaparsan yap! 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber