Hemen hemen aynı kapıya çıkan ve aynı anlamı izah eden şeriat ile ilgili tanımları vererek, çok tartışılan ve  istismar edilen bu kavram üzerinde duralım. 

             Şeriat; “Kur’an’ın ayetlerine, Hazreti Peygamberin sözlerine ve yaptıklarına, bunlardan çıkarılmış yorumlara dayanan, insanın yaşamını, toplumsal yaşamı düzenleyici, İlahi olduğu için hiçbir zaman değişmeyecek olan dini kurallar bütünü, İslam hukuku” dur.               TDV Ansiklopedisinde Şeriat; “İslâm’a ait dinî, ahlâkî ve hukukî hükümler bütünü” anlamında bir terim olarak izah edilmektedir. 

              Şeriat terim olarak bir “dinin insan eylemlerine ilişkin hükümlerinin tamamını” ifade eder.                   

              İslam'da farz kabul edilen ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar. 

               İ.Net Ansiklopedisinde Şeriat ise;  “İSLAM HUKUKU anlamında, 

Kur'an âyetleri ile  Hz. Muhammed'in söz ve fiillerinden oluşan naslar ile alimler sınıfının (Fukaha)bunlardan çıkarımları (istinbat) ile oluşturulan dini kanunlar toplamıdır. 

               İslam'da farz kabul edilen ibadetler, muameleler ve cezalarla ilgili tüm kavram ve kuralları kapsar.” şeklinde izah edilmekte, tanımlanmaktadır. 

               Görüldüğü gibi Şeriat; bütün kaynaklarda ve her bir tanımda aynı şeyi izah etmekte, Kur’an ve Hz. Peygamberin sözleri ( Sünnetleri) kaynak olarak verilmekte ve İslam’ın kendisi, İslam’a ait dini, ahlaki ve hukuki hükümler bütününü izah eden bir kavram olarak net bir şekilde ortaya konmaktadır. 

                Buna rağmen şeriatın  ne olduğu ve Din’in/İslam’ın/ Kur’an’ın  kendisi olduğu net olarak bilinmesine rağmen, 

                İyi niyetli olmadığı ve maksatlı olduğu açıkça bilinen başka anlamlar yüklenmeye çalışılmakta, İslam’dan ve Kur’an’ dan ayrı imiş gibi gösterilerek üzerine gidilmekte, kötülenmekte hatta öcü gibi gösterilmeye çalışılmaktadır. 

               İslam’ı, Kur’an’ı ve Müslümanları karşılarına almak istemeyen birtakım çevreler, sinsice ve bu kurnazlıkla hareket ederek, daha kolay yol almayı tercih etmekte, İslam’ı bu yolla zayıflatacaklarına inanmakta, büyük ölçüde de sonuç aldıkları görülmektedir. 

                Sözkonusu bu malum çevreler, amaçlarına ulaşabilmek için, adı bile Şeriat olmayan, temel de Kırallık olan, ama uygulamada bazı şeriat kırıntılarını ya da tozlarını taşıyan, gerçekte  istibdat olan rejimleri maksatlı ve bilinçli olarak örnek göstermekte, bunlar üzerinden Şeriata/İslam’a vurmaya çalışmaktadırlar. 

               Hatta birçok kapitalist ve seküler demokratik rejimleri veya bu adlar altında uygulanan beşeri sistemleri bile, başında bulunan Müslüman kimlikli liderler üzerinden şeriat olarak yorumlamakta veya en azından şeriata gidiş olarak göstermeye çalışmaktadırlar. 

                 Oysa hiçbiri, gerek demokrasi  ve gerekse kırallıkla veya bu isimler altında  idare edilen ülkelerin hiçbirisi Şeriat düzeni ya da bu düzene giden rejimler, yollar  değildir. 

                Adı üzerinde demokratik, laik ve kapitalist rejimler veya KIRALLIK YANİ DOĞRUDAN İSTİBDAT/OLİGARŞİK/MONARŞİK düzenler, rejimlerdir ki, uzaktan yakından İslam/Şeriat ile ilgileri bulunmamaktadır. 

                Maalesef bu hataya, İslam’a/şeriata doğrudan karşı olanlar yanında bir kısmı cehaletlerinden, bir kısmı da bilerek ve kötü niyetle, bazı hocalar, tarikat mensupları, cemaatler ve hususen İlahiyat akademisyenleri de düşmekte ve kafaları karıştırmakta, faydadan çok zarar vermektedirler. 

                  Bu tip İlahiyat erbapları Hak ve Batıl arasında gidip gelmekte, her iki tarafa da bilinçli ya da bilinçsiz, iyi veya kötü niyetle savrulabilmektedirler. 

                  Bazıları bunu sinsice yapmakta, açık vermemeye çalışarak, ambalajı İslam tutarak, içini boşaltmakta ve başka şeylerle doldurmaya çalışmaktadır! 

                  Çoğu zaman da, gündeme gelmek için bu yolu denemekte, tanınma, şöhret olma ve varlıklarını diri tutmak için bu yolu seçmektedirler. 

                  Bu çevreler, küresel güçler, emperyalizm ve ziyonizmin fiili pıropagandaları ve bazı kötü uygulamaları ile öcüleştirilmiş Afganistan-Taliban, Suudi Kırallığı ve İran üzerinden hareket etmekte, içlerindeki esas amaçlarını bunlar üzerinden meşrulaştırmaya çalışmaktadırlar. 

                  Kılişeleşmiş sıloganları, iddia ve argümanları da; “Taliban Şeriatından kaçıp Türkiye’ye sığınan Afganlılar” olmakta, bunları örnek vermekte  ve bunun üzerinden Türkiye’deki Müslümanları, “Türkiye’yi Afganistanlılaştırma” ile suçlamaktadırlar. 

                   Onlara göre veya bilinçli olarak sunduklarına göre ŞERİAT; İlme ve tekniğe karşı, babadan oğula geçen istibdat/kırallık /oligarşi / monarşi, kadınlara hak tanımayan inanç ve yasalar, emperyalizme ve sömürü düzenine karşı kanaat, şükür ve sabrı öneren, kafa ve kol kesen, düşünceye zincir vuran, özgürlüğü kısıtlayan bir düzen olarak gösterilmektedir. 

                   Oysa Şeriat, göstermek istedikleri, süfli amaçları uğrunda tarif ettikleri  değil, bütün bunların tam tersidir.                     İnsan tabiatına, fıtratına, dünya ve ahiret saadetine, sağlık ve selametine zararlı tüm davranışlara özgürlük demeyen, tutsaklık olarak gören ve gerçekte de hürriyet değil, esaret olan fiillere karşı olan şeriat, gerçek hürriyetin ta kendisi, adaletin bir diğer adıdır. 

                    Yine maalesef, iddia edilenlerin tam tersi olduğunu bilmeyenler olduğu gibi, bilinçli ve maksatlı olarak  tam tersi olmadığını iddia etme çabasında olan birçok çevreler yanında hususen İlahiyat akademisyenleri bile vardır. 

                     Sorunun temelinde ise; Başta şeriat kavramı olmak üzere, birçok İslami ilmi mevzunun, bir “ Her görüşten İlim heyeti/ Alimler şurası” oluşturulup, orada tartışılıp, çıkan sonucu halka arzetmeyip, dini pazarcı, işportacı metoduyla  tartışılmaları, her bir alimin, hocanın, ilahiyat erbabının, ayrı bir yerde ayrı ayrı din pazarlamaları ve satmaları, avamın önünde tartışıp, kafaları karıştırmaları, söylediklerinde doğrular olsa bile ya da doğru söyleyenler olsa bile fayda değil, zarar vermeleri yatmaktadır. 

                     Evet. Çözüm; ilmi mevzuları avamın önünde tartışmamak, tartışmayı ilim adamları arasında yapıp, çıkan sonucu halka arzetmektir. 

                    Ayrıca şeriata, tanım ve kapsamına, emperyalist ve ziyonist gözlükle ve amaçla bakmamak, Kur’an penceresinden bakmak gerekmektedir. 

                    Bir tahrif edilmiş Tevrat, Yahudi şeriat eşkıya şebekesi olan ve kendilerinden gayrısını insan görmeyen Ziyonist izrail şeriatını görmeyip, ağzına bile almayanların, hep Afganistan, İran ya da monarşik kırallıklar üzerinde durması ve hep onları öne çıkarması, emperyalist ve ziyonist pıroje hakkında bizi uyarmaya yeterlidir! 

                    DİN İSLAM’DIR VE ALLAH’IN VAHYİDİR. 

                    KİTABI KUR’AN, AHKAMI ŞERİAT, PEYGAMBERİ HZ.MUHAMMET’TİR. 

                    ŞERİAT; DİNİN, İSLAM’IN TA KENDİSİDİR. 

                      ŞERİATI İSLAM’DAN AYRI VE ÖCÜ GÖSTERENLER İSE, EMPERYALİZMİN, ZİYONİZMİN, VAHŞİ KAPİTALİZMİN VE KÜRESEL DERİN GÜÇLERİN BAKTIĞI, BAKTIRDIĞI  VE KULLANDIĞI  KANDIRILMIŞ, ALDATILMIŞ YA DA MAŞA OLARAK KULLANDIĞI  ÇEVRELERDİR. 

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber