banner240
banner237
banner238

Ukrayna ve Rusya arasında gelişen olaylar, Rusya’nın Ukrayna topraklarına girişi ülkemizi çok yakından ilgilendirmektedir. Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne yapılan bu saldırı kabul edilemez ve Dünya dengelerini sarsacak ciddi bir tehdittir.

Ancak olaylara bir bütün olarak bakıldığı takdirde Rusya’nın bu davranışını anlamak çok da zor değildir. ABD, NATO aracılığı ile son 15 yıldır Rusya’yı tahrik etmek için ne mümkünse yapmaktadır.

ABD, NATO tatbikatları bahanesi ile 2009’dan başlayarak Gürcistan’ı devreye sokmuş ve Rusya’yı kuşatmak istediğini açıkça göstermiştir. ‘Turuncu Devrim’ ve ‘Gül Devrimi’ adı altında Ukrayna ve Gürcistan’da yapılan iktidar değişimleri de bu maksatla gerçekleştirilmiştir.

Benzer şekilde ABD tarafından eğitilen Mihael Şaakaşvili’nin Gürcistan’ın başına getirilmesi ve Gürcistan’ın yönünü ABD’ye çevirmesi de tesadüf değildir. Ancak ABD’nin Gürcistan’daki faaliyetleri Gürcistan lehine olmamış, birçok karışıklık sonrası Gürcistan Güney Osetya ile Abhazya’yı kaybetmiştir.

ABD şimdi de Ukrayna’yı NATO şemsiyesi içine alarak, Moskova’yı orta menzilli füze tehdidi altında tutmak istemektedir.


Rusya da ABD’nin tüm bu adımlarına karşılık hamle yapmakta, kuşatma altına alınmasını engellemek üzere Ukrayna’yı kontrol altına almak istemektedir.

Rusya’nın elindeki en önemli kozlardan biri de Avrupa’nın ihtiyacı olan doğalgaz kaynaklarıdır. Şu anda Ukrayna üzerinden Avrupa’ya sevkiyat durdurulmuştur. Rusya AB’yi de doğrudan karşısına almamak için Slovakya üzerinden yaptığı sevkiyatı iki misline çıkarmıştır.

Tüm bu gelişmeler karşısında ABD ve NATO’nun ekonomik yaptırımlar dışında bir harekete geçmeyeceği düşünülmektedir.

Bu işgal ile Rusya orta menzilli füzelerin hedefi olmaktan şimdilik önemli ölçüde kurtulmuştur. Zira Ukrayna’nın NATO’ya girişi bilinmez tarihlere ertelenmiştir.

Rusya ekonomik yaptırımlarla çok fazla sıkıştırılırsa Avrupa’ya karşı doğalgaz silahını kullanabilir. Böyle bir durumda AB’nin çok fazla direnmesi pek mümkün değildir.

Bu tablo karşısında Türkiye’nin; Ukrayna’nın toprak bütünlüğüne sahip çıkması, NATO ve Rusya nezdinde yapılacak girişimlerle savaşın bir an önce sona ermesi için etkin şekilde arabuluculuk yapması, Montrö Anlaşması’na tavizsiz şekilde uyması son derece önemlidir.

Elbette ki Türkiye olarak bugün döviz sıkıntısı ve çok yoğun dış borç ihtiyacı içinde olmasak, savunma sanayi ve teknoloji alanında dışa bağımlılıktan kurtulmuş olsak, bugüne kadar Türkiye öncülüğünde D-60 kurulmuş olsa, elimiz çok daha güçlü olur, arabuluculuğumuz ve diplomatik girişimlerimiz çok daha etkili olabilirdi.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol

banner1

banner220



Günebakış Trabzon Haber