İnsan hayatta yol alırken, bir yandan da başladığı yere geri döner. Her yıl yeniden sonbaharı yaşamak gibi. Ancak her yıl bir yıl daha değişmiş olarak yaşar insan. Bundandır ki hiçbir sonbahar insana bir önceki ile aynı gelmez. İnsan "Ben bu sonbaharı daha önce yaşamıştım" demez. Her yıl başka biri olarak başka bir sonbahar yaşar. Kaç bin yaprak düşmüştür sonbaharda kim bilir? Eylülü takvimden bir ay olarak zannedenler olabilir. Oysaki Eylül; Vuslatı mahşere kalmış bir hikâyenin adıdır.

Seviyorum seni sonbahar. Yazın verdiği o rehaveti havadan alıp götürüyorsun beni uzaklara… Varlığa, varlıktan ötesine. Cana, candan can almaya… Mutlu tebessümleri hüzünlü gözyaşlarına çevirensin sen. Şairin diline şiir, ressamın fırçasına ilham verirsin. Şairlerin mevsimisin ya bu yüzden. Hüznü yazdırırsın mısra mısra. Dökülen gözyaşlarının mürekkeplenmiş haliymiş şiirlileri oluşturan mısralar…

Sonbahar… Bulutları ağlatırsın hep, ağaçların boynunu büken, yaprağından ayıransın. Baharın sonusun. Seviyorum seni sonbahar. Yağmurundaki damlaların ferahlığı doluyor; yüreğime bazen. Bir ferahlık serpiliyor içime. Baştan aşağı sarıyor beni. Rüzgârın esiyor düşüncelerime. Dökülen yapraklar gibi dökülüyorum hayatın ellerinden. Köşe bucak saklanıyorum kaldırım taşlarının üstündeki sararmış fındık yaprakları arasında.

Seviyorum seni sonbahar. Perde perde hayatsın sen. Keşkelerin belkilerle buluştuğu, yalnızlıkların yalınlıklara uzadığı mevsimsin. Her sonbahar, hayatımın son baharı gibi sanki. Ölümün varlığısın, bundandır yaprakların dökülmesi, bundandır hüzünlerin varlığı…

Üç mevsimdir seni bekler dururum. Geldin, gidiyorsun; ardında kışın, ardında soğuğun… Karlar altında eriyor yokluğun. Ne zaman gelirsin bir daha, üç mevsim daha sensiz geçer mi? Üç mevsim sonra ben olur muyum, üç mevsim daha eser miyim hayatın rüzgarıyla, üç mevsim daha ben, ben olur muyum? Ya sen sonbahar? Sen, sen olur musun? Sonbahar bir başka mevsime dönüşür mü üç mevsim sonra? Değişir mi, değiştirir mi? Ben İlkbaharımı yaşadım, yazımı bitirdim sana geldim sonbahar.

Her mevsim sonbahar olsa, yazsam defterim kalemim, satırlarım ve sararıp solan yapraklarını seviyorum seni sonbahar… Biliyorum en olgun mevsim sensin. Biraz yorgun ama kendinden en ödün vermeyeni... Bir sonbahar daha başladı işte, sarının, kızılın, kahverenginin mevsimi... Etrafta neler oluyor fark ediyorsunuz değil mi, doğada... Ama tuhaf bir hali bu sonbaharın, insana nedense hep aynı şeyi düşündürüyor; sunduğu güzelliklerle beraber.

Daha kaç sonbaharımız kaldı acaba ya da yaşadığımız kaç sonbaharı istediğimiz gibi yaşadık? Belki de hiçbirimiz istediğimiz gibi yaşayamadık hiçbir sonbaharı, hayatı... Hep ‘bir dahaki sefere’ dedik... Hep erteledik hayatı... Niye ertelediğimizi anlamadan, ertelemenin aptalca olduğunu sezerek, hatta hiçbir zaman o ertelediğimizi gerçekleştireceğimiz zamanın gelmeyeceğini bilerek... İşte şimdi o pişmanlık tenimize deyip yakacak bizi belki de bu sonbahar... Sonbahar, tüm pişmanlıkların ‘ben de buradayım, ben de buradayım’ diye insanın ruhuna üşüştüğü bir mevsim. Aniden bütün duyguların en altından hüzün çıkıyor...

Kaybettiklerimizden, yapamadıklarımızdan, yapıp bir daha tekrarlayamadıklarımızdan, unuttuklarımızdan, unutamadıklarımızdan arta kalan bir hüzün...

Sıcağın soğuğa, yeşilin sarının tonlarına, kuraklığın yerini yağmura bıraktığı sisli ve bulutlu günlerde kendinle göz göze geliyorum. Âmâ bu hüznün beni acıtmasını tam sevmesem de beni değiştirmesini seviyorum... Her yıl sorularla, hesaplaşmalarla, kendi içime ve hayata bakarak, hem aynı kalıp hem değişerek sonbahardan geçmeyi seviyorum. Işıklar değişiyor, su değişiyor, yollar değişiyor, hava değişiyor, tabiat değişiyor düşler değişiyor, hayaller değişiyor ben de değişiyorum her defasında.

 İnsanı üşütmese de ürperten bir serinlik var. Işıklar değişti... Kokular değişti... Bir bakıyorsunuz gökyüzü balya balya bulutlarla kapanıyor, gri bir renk basıyor kenti. Bir sağanak patlıyor, kuruyup kavrulmuş yapraklar savruluyor rüzgarda... Sonra hiçbir şey olmamış gibi bunaltıcı bir yaz sıcağı geliyor.  Ardından akşam yeniden ıslak bir karanlık dolaşıyor sokaklarda. Hüzünleniyor sokaklar belki yoruyor temizlikçileri fakat seviyorum uçuşan yaprakları işte.

Cömert bir güzellikle rengarenk çiçeklerini görsel bir şölen sunan baharın ilki biter. Kırlara, bayırlara, bahçelere ve gönüllerde neşe biter. İlkbahar umudu, Sonbaharda olgunluğu ve kemale ermeyi hatırlatır. Sonbahar demir attı yüreğime. Bir geldi pir geldi sonbahar. Öyle bir yerleşti ki hazan rengine boyar anıları. Sonu gelmiştir artık o güzel baharların ne varsa güzel olan gitmiştir, bitmiştir bir kere. Yaptıklarının derdinde olmaz sonbahar onun en büyük gönül yarası yapamadıkları ve Belki de zaman var sanıp öteledikleri dertlendirir.

 Bu sebeple sonbahar hırçındır, çok çabuk değişime uğrar duyguları. Sabah esen soğuk rüzgarlar, öğlene doğru ısıtır yürekleri, akşama doğru ise yine buz keser hava. Duyguları değişkendir sonbaharın. Haklı sebepleri var elbet. Kırışıklar ortaya çıkar anıların izi olarak. Saçlara aklar iner tane tane. Daha bir çabuk yorulur yürek ile beden oysa yapılacak o kadar çok iş vardır ki beyinde. Ne beden düşünceleri anlar ne düşünceler bedeni. En çok kendini sorguladığın Belki de acımasızca yargıladığın hatta mahkum ettiğin mevsimdir sonbahar. Başaramadığın ne varsa sonbaharda daha çok canını yakar. Zamanın boldur bu mevsimde bu sebeple eski defterler sık açılmaya başlanır.

 Yaprak dökümü çoktan başlamıştır güçlü sandığın o yaşam ağacında. Sevdiğin kim varsa usulca çıkar ebediyetin merdivenlerini. Bazen veda etmeye zamanın olmamıştır. İş güç, yaşam mücadelesi ile ne çok sevdiğini ihmal ettiğinin farkına varırsın bu mevsimde. Oysa pişmanlıklar ve yaşanmışlıklar fayda sağlamaz. Seninle baharı yaşayan ne çok yaprak bu sonbaharda dalını terk etmiş ve seni yalnız bırakmaya başlamıştır. Bu mevsimde belki de en çok sende dalından kopup sonsuzluğa gitmeye korkarsın.

 Sonbahar hiç bitmesin istersin. Yaşayabildiğin kadar güzel yaşamaya, taze yaprak gibi görünmeye çabalaman sebepsiz değildir. İlkbahar geride kalmış, yaz çalışıp çabalayıp kendini en çok yorduğun mevsim olmuş, sonbahar; ise kıştan önceki son güzel mevsimdir artık. Sonbahar bu sebeple çok anlamlı, çok güzel ve çok uzun yaşanan bir mevsimdir. Bahardır neticede son olan kalıcı olan bahardır. Sonbahar sarının bin bir çeşit tonunda, sonsuz maviliklerde kaybolma mevsimidir.

 Yavaş yavaş ekinlerin toplanma zamanı geldi. Yeni şartlara göre yeni hazırlıklar yapılmalı. Zira, yeni mevsimi karşılamak adına şimdiden gerekli hazırlıklar yapılmalı. Ölçmeli, tartmalı, hesaplaşmalı ve helalleşilmeli.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber