Eski Yıl veya Yeni yıl diye bir şey yoktur aslında.

Var olan tek gerçek “Yaşanmışlıklar”dır.

Ülkemize şöyle bir baktığımız da.

783.562km kare yüz ölçümne sahip.

Bunun yanında 83 milyon genç ve dinamik nüfusa sahip.

7 Coğrafi bölgesi, 4 iklimi ile mükemmel bir coğrafyaya sahip olmasının yanında birçok etnik grubu ve Azınlıkları da içerisinde barındıran ve barışık bir şekilde yaşayan bir ükede yaşıyoruz.

Birçok Avrupa ülkesinin bizlere gıbta ile baktığını biliyoruz. Onlarda olmayıp da bizde olan çok şey var.

Dolayısı ile böylesine güçlü olguları bir arada barındıran bir Ülkenin de hertürden olaylara gebe olacağı aşikârdır.

Bunlar, Başta terör, deprem, afet, büyük yangınlar, orman yangınları, trafik kazaları, uçak kazaları, salgın hastalıklar gibi sıralanabilir.

Geriye dönüp baktığımızda, bu saymış olduğumuz olayların hemen, hemen hepsi Türkiye’mizde vuku bulmuş olaylar olarak karşımıza çıkıyor.

Allah’a hamdolsun ki, bunların üstesinden Millet olarak hep beraber kalkabildik.

Ancak bunların içinde birisi var ki; o da Kovit 19 salgın hastalık halinde tüm dünyayı etkisi altına aldığı gerçeğidir.

Kovit 19 2019 yılı sonlarındaÇin’in Vuhan kentinde vuku bulmuş daha sonraları da yavaş, yavaş tüm dünya da etkisini göstererek “Pandemi” ye dönüşmüş bir hastalık oldu.

Her birimizin bu hastalıkla ilgili bir anısı olduğu kesin.

Kimimizin Annesi, babası, kardeşi veya arkadaşı bu hastalığa yenik düştü.

Birçok siyasetçi, sanatçı, akademisyen, doktor, sağlıkçı maalesef bu hastalıktan hayatını kaybetti.

Ama Allah’a şükürler olsun ki, işin sonuna yaklaştık. İnşallah aşılar gelince işimiz biraz daha kolaylaşacak.

Bu süreçte tabii ki en çok etkilenen Sağlık Çalışanları oldu. Onlara tekrar yürekten teşekkür ediyoruz ve “İyi Varsınız” diyoruz.

Değerli okurlar;

İnsaoğlu hep birşeyleri değiştirme peşinde koşagelmiş bir varlıktır.

Hani, dağları iş makineleri ile eritiyor, getirip denizi dolduruyoruz.

Şehirleri bölüyor kanallar açıyor, denizi onuniçinden geçirmeye çalışıyoruz. Küçük evler yerine büyük katlı evler imal ediyoruz.

Yollar yetmiyor. Yeraltından, denizin altından yol yapıyoruz.

Kısacası Yüce Yaratanın kuralları ile tabiri caizse oynuyoruz.

Bunun yanında İnsanlar ve hayvanlar üzerinde deneyler yapıp sanki “Haşa” Allah’ın yarattığını beğenmiyoruz da. Deneyler yapıyoruz. Son zamanlarda insanların beynine “cip” yerleştirme ile ilgili çalışmalar var. Bütün bunları söylerken asla ve kat’a İlime karşı değilim. Ancak,” DNA” ile de uğraşılmasına karşıyım. İşin özüne değer verip öyle hareket etmek lazım.

Elimizden gelse başka türde bir insan…

Bütün bunlar bana Rabbimizin şu ayetini hatırlatıyor.

Şura süresi 30ncu ayetin meali şöyle;

“Başınıza gelen Musibetler kendi yapıp ettikleriniz yüzündendir. Kaldı ki Allah birçoğunu da bağışlar.”

Diyeneti’in Meal sitesinde bu ayet’in manası şöyle aktarılmış.

“İnsanın başına gelen her musibetin kendi yapıp ettikleri yüzünden olduğu belirtilirken, gerek evrendeki fiziksel ve sosyal yasaları görmezden gelmesi ve gerekli önlemleri almaması, gerekse Allah’a isyan teşkil eden davranışlarda bulunması sebebiyle dünyada karşılaştığı sıkıntı, acı ve felâketlerin kendi kusurunun bir sonucu olduğuna dikkat etmesi istenmektedir. “

Bu ayete bakınca insanın ve doğanın dengesini bozan herşeyin yanlış olduğunu bir kez daha anlıyorum.

Yeni yılımızda yeni ve güzel yaşanmışlıkların olması dileği ile Kalın sağlıcakla.

Dikkat!

Yorum yapabilmek için üye girşi yapmanız gerekmektedir. Üye değilseniz hemen üye olun.

Üye Girişi Üye Ol



Günebakış Trabzon Haber